Bir MİT'çi ifşa edildi diyeler…

Özgürlükler sadece başkalarının özgürlükleriyle değil güvenlikleriyle de sınırlıdır aynı zamanda; "devlet" dahil.

Dolayısıyla MİT'in hem faaliyetlerinin, hem de mensuplarının kimliklerinin kanunla korunması, ifşalarının "suç" sayılması son derece olağan ve anlaşılabilirdir. Ve bu ölçü, -Kanunda nitelendirilmiş bir kapsam yahut "bazı MİT mensupları" gibi bir ifade bulunmadığına göre- aynı şekilde bütün MİT faaliyetleri ve mensupları için geçerlidir.

Bu sebepten dolayı da, (ifşanın ifşası garabetine girmiyorum bile) "devlet" dediğimiz sistemin, Libya'da şehit düşmüş bir MİT mensubun kimliği ifşa edildiğinde sergilediği refleksle, Bosna'da, Afganistan'da, Kafkaslar'da, Batı Asya'da, Cumhuriyet tarihinin, belki de gizli/örtülü kalmaya en muhtaç operasyonlarını yönettiği varsayılan bir MİT mensubunun adı, sanı, fotoğrafları, ifşa edildiği gün sergilediği refleksinin aynı olması beklenir.

Peki böyle mi olmuştur?

***

Örnekleri çoğaltmak mümkün de ben en kör gözün parmağına olanı hatırlatayım:

Kaşif Kozinoğlu, -tesadüfe bakın ki Oda TV kumpası kapsamında- ifadesine başvurulacağı bildirilip de, bir telefonla, ifade vermek üzere Afganistan'dan Türkiye'ye geldiğinde, onu ellerinde kameralar ve fotoğraf makinalarıyla havaalanında karşılayan "gazeteci(!)"lerden kaçı "MİT Kanunu'na muhalefet"le suçlanmıştır? Ya, adliyeye giriş ve çıkışlarında şakır şakır fotoğraflarını çeken "gazeteciler"den kaçı? Ya, o fotoğraf ve görüntüleri döndüre döndüre yayınlayanlardan, yani "bir MİT mensubunun kimliğini -tek kimliğini de değil saat saat yerini yurdunu da- ifşa edenler"den kaçı? Ya, Kozinoğlu'nun iddia olunan "sicil"ini; eylemlerini, operasyonlarını yayınlayanlardan kaçı, "bu sebeple" yargılanmış yahut tutuklanmıştır?

***

Hiçbiri.

***

fşa"nın suç olup olmayacağının, "kanun"da yazılı ölçülere göre değil de, ifşayı yapanın kimliğine, ifşası yapılanın kimliğine, ifşanın yapıldığı günkü siyasi birlikteliklere, konjonktüre göre değiştiği bir sistemin önceliğinin sahiden de "devletin güvenliği/menfaatleri" olduğu kim ve hangi mantık çerçevesinde savunabilir?

***

Kişisel "güven" duygumu çoktan rafa kaldırdığım bu mahallede kimseye kefil filan olacak değilim ama 'Bir Barış yetmez diğer Barış'ı da alın, sitelerini de kapatın, Murat'ı da yakalayın, Batuhan'a da uzanın' kampanyası yürütenlerin cemaziyelevvellerine bakıyorum da…

"Türk bayrağı" ifadesinden dahi rahatsızlık duymuş ve bu tanımın değiştirilmesini teklif etmiş, PKK açılımını savunmuş, terör örgütünün cani başı Öcalan'ı cilalamaya, meşrulaştırmaya(!) çalışmış, "Kürdistan(!)" borazanlığı yapmış, Atatürk'e "virüs"ten "rakı bardaklarına sığınan bir İslam düşmanı"na kadar sıralamadığı hakaret kalmamış, "Dağlarına bahar gelmiş memleketimin/Gülen de görse bu güneşi" diye şiirler döşenmiş, Gülen'in Fatih Cami kürsüsündeki eski görüntülerini paylaşıp paylaşıp "Hocaefendi'nin tekrar bu kürsülerden sesleneceği günler gelecek mi" diye iç geçirmiş, "Hocaefendi'ye edilen sözleri kendisine edilmiş gibi incitici bulacak" kadar kendisini o hain yapıyla öyle özdeşleştirmiş, "cemaatin bu ülkenin başına gelen en iyi şeylerden biri" olduğunu savunmuş, devleti defaatle "katil" ve dahi "seri katil" ilan etmiş kimselerin, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güvenliği/menfaati" diye bir dertleri, hassasiyetleri olduğunu düşünmek, sizce de biraz ahmakça olmaz mı?

KAPATIYORUZ(!)

Ankara için sezonun son kitap fuarı da bitmek üzere; kapanışı birlikte yapacağız.

ATO Congresium'da, 14. Ankara Kitap Fuarı'nın son gününde, 8 Mart 2020, Pazar günü,  703-B Galeati Yayınevi standında, saat 13.30'dan 18.00'e kadar birlikte olacağız.

Siyasilerin dev seçim vaatleriyle yarışamayız elbette ama -evvelce gelen okurlarımız bilir- dileyene, bizim de ikramlık çayımız, kekimiz var.

Bekleriz; 'konuşacak çok şey var ama ortam yok' diyen herkes gelebilir.

NOT: Stant numaralarını takip ederek yol ve yön bulmak son derece kolay ama yine de fuar alanına girince kendisini "labirentte" gibi hisseden okurlarımız varsa, hiç öyle çok içerilere girmelerine gerek yok, stantların bulunduğu alana en sol koridordan girip, birkaç adım sonra başınızı bir kere daha sola çevirirseniz, bir dakikanızı bile almayacaktır göz göze gelmemiz. Bulması, girip çıkması son derece kolay bir mevkideyiz.

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları