Bir yanda 16 kilo 15 yaşta ölü bir beden, diğer yanda oy

Bir kaç gün önce bir televizyonda bu meseleyi konuşan bir gruba rastladım. 6 kişiydiler, içlerinden biri kadındı. Berkin’in ölümünden gerçekten acı duymuş 3 kişiye karşılık ölümü oy hesabına vuran 3 kişi.
“Gerçekten”  derken aklıma Cumhurbaşkanının  “çok üzüldüm, gerçekten” deyişi geliverdi. O  “gerçekten” kelimesi orada öyle eğreti duruyordu ki, insan yeniden sormak istiyordu;  “Sahi gerçekten mi?”  Üzülen 3 kişi ön yargısız herkesin söyleyeceği şeyleri söylüyorlardı. En önemlisi de benim de o anda aklıma gelen elektriklerin kesilmesi meselesi idi. İlk ölüm haberini duyunca 2009’da seçimlerde elektriklerin kesilmesini hatırladım. Kimse sesini çıkarmamıştı, kimse hesap soramadı. Gene öyle, kimse hesap sormuyor. Kimse tam da o saatte elektriklerin neden kesildiğini, tam da o saatte Burak Can’ın öldürülmesini  “gerçekten”  mesele yapmıyor.
Öteki 3 kişi ise, insanın yüreğini kavuran bir soğukkanlılıkla seçim günlerinde olduğumuzu, Başbakan için bir ’oy’un bile önem taşıdığını bu yüzden tabanını sağlam tutmak için o kadar kızgın ve öfkeli davrandığını söylüyordu. İnsanın aklını başından alan bir açıklama. Üstelik bu grubun içinde bir de kadın vardı. “Gerçekten”  çok üzüldüğünü söylemişti ama ne yapsın ki Başbakan seçim sırasında provokasyonlara gelmediğini göstermek zorunda idi (!)

***

En baştan başlayalım. Gezi ölümlerinden mesela. Provokasyonları yapanlar kimlerdi? İnsanların gözüne ve kafasına ateş eden kimlerdi? Gençleri yerlerde sürükleyen, basınçlı suyla havaya uçuran kimlerdi? Suyla havaya uçurulan o adamcağız ölmüş, sonradan öğrendim.
Ne hale geldik! Dindarlara merhameti, insanca acıları bu ülkede Müslümanlar değil de laikler öğretiyor. Müslümanlar niye böyle katı kalpli oldular? Bu tartışmalarda çalınan dolarlar, salıverilen suçlular, alınan rüşvetlerden hiç bahsedilmedi. Belki de bahsedildi de ben rastlayamadım. Çünkü Başbakan’a acayip bir şekilde toz kondurmuyorlardı. 
Allah’ın lütuf ve keremi ile, gene bu laik medyadan aklı başında insanların sağ duyusu ile şehit babaları ibret için kucaklaştılar. İbret için dediğim dünya aleme ibret oldu bu kucaklaşma. Kanunların yetmediği yerde acılı ve çaresiz insanların birbirlerinin sıcaklığında teselli araması idi bu.

***

Çocuğun mezarına neden bilyeler ve kırmızı karanfiller konmuş? Bunları suç diye ilan eden Başbakan şöyle diyordu  “Benim de evlatlarım var, ben de bunları bilirim ama bu kırmızı karanfillerle bilyelerin neden konulduğunu bilmem” . Bilmezsiniz çünkü sizin çocuğunuz ölmedi.

Hurşit Tolon Paşa

Tahliyeler başlayalı beri, tahliye edilenlerin listesinde Hurşit Tolon Paşa’yı duymaya çalışıyorum. Bu kadar büyük bir haksızlığa maruz kalmasından ötürü çok üzgünüm çünkü ona suç atmak için öne sürülen misyonerler işini çok haksız buluyorum. Misyoner tehlikesini o yıllarda hepimiz yazdık. Hatta Diyanet İşleri bile bu konuda kitaplar yayınladı. Gerçi konuşmada böyle bir şey yokmuş ama olsaydı ne olurdu? Bu işleri Diyanet’ten çok mu iyi biliyorsunuz? Hurşit Tolon Paşa’nın ek dilekçesini Malatya Ağır Ceza Mahkemesi kabul etmemiş. Orada 3 kişiyi boğazlayan, hatta boğazlamayıp kıtır kıtır kesen insanlar dışarıda bu duruma gülüyorlardır. Yapmayın, bu kadar vebal altına girilmez.

Yazarın Diğer Yazıları