Bir yıl men ne demek?

Böyle bir süreçte, böylesi bir ortamda, böylesine bir ivme yakalamışken, Trabzonspor'un UEFA kararı ile Avrupa Kupaları'ndan bir yıl men edilmesi çok ama çok fazla şey demektir!

O çok şeyler mi nedir?

Birincisi, 2016'da imzalanan ve UEFA'nın "2019 yılı için finansal koşulların yerine getirilmemesinden dolayı" diyerek verdiği ceza öncesi Trabzonspor yönetiminin yaptığı anlaşmayı unuttuğu, ya da gönderilen uyarıları dikkate almadığı demektir!

İkincisi; Türkiye'de geçerli olan "Bir şey yapar hallederiz" mantığındaki Türk tipi çözümlerin UEFA'da karşılığı olmamasına rağmen Trabzonspor yönetiminin bu anlayıştan vazgeçmediği demektir!

Üçüncüsü; lider olarak girdiği Süper Lig'in son 8 maçlık kovid19 bölümüne şampiyonluk hesabı ile giren Trabzonspor'un konsantrasyonunun bozulması  ve demoralize olması demektir!

Dördüncüsü; birinci, ikinci, üçüncü veya dördüncü olsa dahi Avrupa kupalarına katılamayacağı için, uluslararası arenada kendini göstermek isteyen yerli ve yabancı futbolcuların hüsranlarının kursaklarında kalması demektir!

Beşincisi; darmadağın olmuş Trabzonspor'un bataklıktaki hesap defterini yeniden derleyip toparlayıp temizleyen mali işlerden sorumlu Başkan Yardımcısı Ertuğrul Doğan'ın, "Kimseye borcumuz yok. (Bankalar hariç). İcrada dosyamız da yok" demesine rağmen, UEFA'nın "finansal koşullar" diye gösterdiği gerekçelerin de akçeli işlerden ibaret olması nedeniyle insanların kafasının karışması demektir!

Altıncısı; bu kafa karışıklığı için de BİST'te (Borsa İstanbul) işlem gören ve akçeli işlerin tümünü KAP'a bildirmek zorunda olan Trabzonspor'un hisselerinin ister istemez olumsuz etkilenmesi demektir?

Yedincisi; Trabzonspor kulübünden karar ile ilgili yapılan ilk açıklamada; UEFA'nın açıklamasına; "Karara  saygılı olmakla birlikte" denildikten sonra; "Söz konusu karara katılmadığımızı özellikle vurguluyoruz" vurgusunun ilave edilmesiyle, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" derb-i meseline örnek teşkil etmek demektir!

Sekizincisi; ilk maçını 12 Temmuz'da Göztepe ile deplasmanda yapacak olan Trabzonspor'un, UEFA'nın söz konusu kararına itiraz için 10 gün süresi bulunduğu göz önüne getirildiğinde, ilk maçını da, hatta ikincisi olan Alanyaspor maçını da flu bir ortamda oynayacağı, bunun da futbolcuların üzerinde negatif etki yapmasının muhtemel olduğu demektir!

Dokuzuncusu; CAS'ta da kabul görürse Trabzonspor'un şampiyon olsa dahi akçeli işler için yaptığı plan ve programın aksaması, yenisinin sil baştan düzenlenmesi demektir!

Onuncusu; UEFA'nın daha öncede aldığı bu gibi kararlarda olduğu gibi, işin perde arkasında yerli malı müdahalelerin olup-olmadığının kafalardaki soru işaretlerini yeniden gündeme getirmesi demektir.

Onbirincisi; 2010-2011'in şampiyonluğunu kupasız elde eden Trabzonspor'un, şayet ligi ilk sırada bitirirse, bu kez de "Şampiyon olup şampiyonlar ligine gidemeyen" unvanını da elde edip, Fenerbahçe ile bu konuda kanka olması demektir!

Sonuncusu; eksik evrak, ya da doğru dürüst kontak kuramama nedeniyle yaşanan anlaşmazlığın CAS kararı ile kaldırılması ile tüm bunların bir çırpıda çöpe atılsa da, artçı sarsıntılarının önümüzdeki süreçte de devam edeceği demektir.

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002-016.jpg

 

Yazarın Diğer Yazıları