​​​​​​​Bireysel OHAL'lerimiz ve Devletin OHAL'i

Koronavirüslü vaka ve ölüm sayısı arttıkça, salgının yayılmasını önleme ve verdiği zararı azaltma amaçlı alınan tedbirler de artmaya başladı.

Ancak bu defa, geç mi kalındı zamanlama doğru muydu tartışmalarından ziyade dikkat çekmek istediğim başka bir konu var.

O da şu: "Tedbirlerin hukukiliği"

Zaten kendi sağlığımız ve göremediğimiz yakınlarımızın sağlığı için endişe ettiğimiz şu dönemde, hukuksal güvenliğimiz için de endişe duymayı hiçbirimiz istemeyiz.

2 yıllık OHAL tecrübemizi hatırlayalım

15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) dönemde alınan tedbirler arasında OHAL'in ilan edilme sebebiyle alakası olmayan, dolayısıyla hukuki temeli bulunmayan, olağan döneme dönme amacının ötesinde, olağan dönemi etkileyen tedbirleri aylarca tartışmıştık.

Araç, amacı aşmış; terörle mücadele edilirken kış lastiği uygulaması dahi OHAL düzenlemeleri ile yapılmıştı.

O halde şu bilgiyi hatırlayalım: OHAL'de alınabilecek tedbirler yalnızca "olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda" ve yalnızca "OHAL süresince" alınabilir.

Peki, gelelim Kovid 19 ile ilgili kısma…

OHAL ilan edilmeden, OHAL'e özgü tedbirlerin alınması mümkün mü?

Mesele "can" iken, amaç meşru diye hukuk dışına çıkılması normal mi görülmeli? Yoksa tıpkı OHAL döneminde hukukun dışına çıkılmaması gerektiği gibi, şartlar ne olursa olsun önce "hukukun üstünlüğü" mü demeliyiz?

Pek tabii şartlar her ne olursa olsun, hukuka uygun düzenlemeler yapılmasını istemek en doğal hakkımız. İnsanca yaşayabilmemiz için hukuk, en büyük, hatta tek güvencemiz.

Yanlış anlaşılma olmasın!

Tedbirlerin alınması gerekli. Hatta arttırılması da gerekli ve artacak da.

Ancak her şey, hukuk kurallarına uygun olmalı.

Bildiğiniz üzere son açıklanan tedbirlerle birlikte 30 büyükşehir açısından şehirlerarası yolculuk yapmak "valilik iznine" bağlandı.

Bahçeşehir Üniversitesi'nde akademisyen Doç. Dr. Ahmet Yayla, bu konuyla ilgili şöyle diyor:

"Olağanüstü hal ilan edilmeden CBK (Cumhurbaşkanlığı kararnamesi) ile dahi yapılamayacak bu tedbirlerin Valiliklerin "genel emir" ya da süreli genel düzenleyici işlemler v.b. adlarla ifade edebileceğimiz işlemlere bırakılması hukuka uygun değil. Maksat unsuru hukuka uygun tabii ama seçilen enstrüman yanlış."

Bu tarz tedbirler için öncelikle OHAL ilanının gerekli olduğunu belirten Yayla, OHAL sürecinin beraberinde getirebileceği keyfilik tehlikesine karşı da uyarıyor: "OHAL'in ya da olağan dönemde defacto alınacak olağanüstü yetkilerin "geçici" olması ve bir an önce olağan dönem şartlarına geri dönme yükümlülüğünü içermesi ve bu amaçla kullanılması hukuk devleti için şarttır."

***

OHAL ilanıyla birlikte kişi hak ve hürriyetleri durdurulabildiğinden;

Anayasa Mahkemesi, bu dönemde çıkarılacak olan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin Anayasaya aykırılığının denetiminden (son içtihatlarına göre) OHAL süresince kaçındığından;

OHAL'in amacını aşan, kalıcı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılma ihtimali bulunduğundan;

OHAL ilan edilmesinden endişe duyan herkesin haklılık payı vardır. Ancak önümüzdeki örnekler, sokağa çıkma yasağının bir noktada kaçılmaz seçenek olacağını göstermektedir. Bu açıdan belki meclisin yapacağı düzenlemelerle OHAL ilanı olmaksızın hukuken meşru bir temel yaratması düşünülebilir.

Özetle, evet, tedbirler alınsın, hatta artsın istiyoruz. Artmak zorunda kalacağını öngörebiliyoruz. Ama tedbirler alırken de bu tedbirleri uygularken de hukukun çizdiği çerçevelerin dışına çıkılmasın.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları