Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Birilerini memnun etmek

Türkiye'nin, uluslararası hukuk çerçevesinde ulusal hak ve çıkarlarını korumak, güvenliğini ve bekasını sağlamak için yaptığı girişimler, birçok ülke ve kuruluş tarafından kendi çıkarlarıyla çatıştığı için tepkiyle karşılanmıştır.
Bu ülke ve kuruluşlar, uluslararası hukuka uygun olarak uzlaşıp hakça paylaşım yerine, yaptırım tehdidinden cephe genişleterek güç gösterisine kadar uzanan bir yelpazede, Türkiye'yi geri adım atmaya zorlamışlardır.

Türkiye de, ABD ve AB'ye beyaz sayfa açma çağrısında bulunma, Oruç Reis'i geri çekme, Yunanistan'la istikşafi görüşmelere başlama gibi manevralarla ortamı yumuşatıp üzerindeki baskıyı azaltmaya çalışmıştır. Bu davranışın kısmen amacına ulaştığını söylemek mümkün olmakla birlikte, bunun bir taviz politikası olduğu ve yeni tavizlere sebep olabileceği unutulmamalıdır. Şimdi ülke ve kurumların tavırlarına bir göz atalım.
AB'nin tavrı
AB dışişleri bakanları toplantısından sonra yüksek temsilci Borrell, "Türkiye'yle ilişkileri ele aldıklarını, konsey kararları ve Türkiye'nin mesajını not ettiklerini, jestlerini gördüklerini, tavizkar yaklaşımından memnuniyetlerini" dile getirmiştir. Ancak, Türkiye'yle ilişkileri geliştirmek ve işbirliğini sürdürmek için iletişimde kalınması gerektiğini, istikşafi görüşmeleri ve Kıbrıs konusunun BM kapsamında çözülmesini desteklediklerini belirterek yapılanların yetmediğini ortaya koymuştur.
Demek ki AB, daha fazla taviz beklentisi içindedir. Uluslararası hukuk çerçevesindeki hak ve menfaatlerimize kulağını tıkamaktadır.
Fransa'nın tutumu

Fransa, AB üyesi olmasında rağmen, kendi menfaatlerini ön plana çıkarmakta ve sömürgeci yaklaşımını devam ettirmektedir. Macron, Türkiye'nin batıya yönelik tutumundan oldukça memnun olduğunu ifade etmiş, ancak o da bununla tatmin olmadığını açığa vurmuştur.
Şimdi sıranın, Türkiye'nin Libya'dan askerlerini çekmesine, Dağlık Karabağ, Suriye ve Doğu Akdeniz'de tansiyonu düşürücü adımlar atmasına geldiğini söylemiş, bu bölgelerde AB ve NATO'daki ortaklarına karşı dostane olmayan politikalar uyguladığını da öne sürerek ancak bu şekilde iyi sonuçlar alınabileceğini belirtmiştir. Bu durumda Fransa'nın da yeni tavizler beklediği anlaşılmaktadır.

Yunanistan'ın doyumsuzluğu
Yunanistan'ın, Türkiye karşıtlığı tutumu tarihidir. Vazgeçmesi beklenmemelidir. ABD ve AB'nin Yunanistan'ı Türkiye'ye karşı koçbaşı olarak kullanmaları ve ona verdikleri politik, askeri ve ekonomik destek, Yunanistan'ın iştahını kabartmakta, bu nedenle söylem ve eylemleri de doyumsuz ve şımarıkça olmaktadır.
Yunanistan Başbakanı, ABD ve AB'nin yaptırım tehditlerinin Türkiye'yi yumuşattığını, ancak bunun daha da inandırıcı olması gerektiğini, S-400 konusunda da "bulgur dövücüsünün hık deyiciliği" yaparak, bu sisteme Türkiye'nin sahip olmasının kabul edilemez olduğunu söylemiştir. Adalarımızı işgalini ve kendi silahlanmasını görmezden gelerek, Türkiye'nin silahlanarak kendisine tehdit oluşturduğunu belirtmiştir. Müteakip istikşafi görüşmenin, AB zirvesinden önce Atina'da yapılacağını açıklaması, görüşmede, AB yaptırım baskısını kullanma niyetinde olacağını göstermiştir.
ABD'nin Atina Büyükelçisi'nin "Ortak stratejik hedeflere doğru ilerlemeyi hızlandırmak ve Yunanistan'ın bölgedeki liderliğini güçlendirmek için birlikte çalışıyoruz." ifadesi ise tam bir garabettir. Sonuçta Yunanistan, "memnunum ama dahası" demektedir.

ABD'nin durumu
ABD, yaptırımların kaldırılması için S-400'den vazgeçmemizi şart koşmaktadır. Yunanistan'ı da bütün alanlarda destekleyerek ona güven vermeye devam etmektedir. KKTC'de Kapalı Maraş'ın açılmasını, provokatif bir hamle olarak görmekte, adanın, Türk tezinin tamamen aksine, iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon temelinde birleşmesini desteklemektedir. Suriye'de de SDG/PYD/PKK'ya olan desteği devam etmektedir. Görüldüğü üzere ABD, tamamen kendi politikasını dikte eden ve çıkarlarını gözeten bir tutum içindedir.

Sonuçta; ulusal hak ve çıkarlarımızı korumak, güvenliğimizi ve bekamızı sağlamak için takip edilen politika ve stratejilerde hata yapma lüksümüz yoktur. Planlı ve dengeli politikalarla düşman yerine dost edinmeye çalışılmalı, birilerini memnun etmek için de tavizkar davranışlardan kaçınılmalıdır.  

Yazarın Diğer Yazıları