Bitmeyen tartışma

Önceki gün "Fahrettin Altay'ın şahitliği" başlıklı yazımda, Atatürk üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Hikmet Özdemir'in gönderdiği, M. Kemal'in "Mason olmadığına dair" İstiklal Savaşı komutanlarından Fahrettin Altay'dan naklettiği anekdotu verirken: "Masonluğu tartışacak değilim. Bize uymayan, bizim dışımızda bir örgütlenmedir." diye yazmıştım. Bir nazik itirazî meyil geldi:

"Değerli Arslan Bey / Başlığı ilgimi bilhassa celp eden yazınıza dair, tenkit yahut katkı olarak kabul edebileceğiniz naçizane birkaç kelam etmek isterim.

İttihatçılık ve Masonluk arasındaki, amiyane tabirle yumurta-tavuk ilişkisini analiz edebilmek, bu giriftlikteki münasebetler bütününü doğru okuyabilmek zannım odur ki beyhude bir çabadır. Masonluk felsefesinin, muhtevasındaki hangi özellikleri nedeniyle 'bize' uymadığını ileri sürdüğünüzü anlamakta güçlük çekmekteyim. Gazi Paşa'nın; Masonluk hususunda peşin hükümler taşıyanlarca, ve daha da mühimi bu hükümlerini sarih bilgilerle desteklemeyenlerce, Mason olduğu öne sürülerek kötülenmesini birçok bakımdan sakıncalı buluyorum. Dr. Rasim Ferit ve kardeşi Avukat Sadettin Ferit Beylerin Gazi Paşa'nın hayatlarındaki yerlerini düşünmek; bilhassa ağabey Talay olan Avukat Sadettin Bey'in Şehit Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'in de vekaletini üstlenmiş olduğunu hatırlamak bile; tarihe malolmuş bir şahsiyeti, Masonluğa intisabı zaviyesinden değerlendirmenin ne ölçüde yanlış olduğunu gösterecektir. Gazi Paşa'nın Mason olmadığını tarihsel belge ve tanıklıklara dayanarak göstermek, O'nu, Masonluk konusundaki birtakım hassasiyetler taşıyanların nezdinde makbul kılma gayesini taşıyorsa da; onun yanıbaşında, kurtuluş ve kuruluşta çalışmış yol arkadaşlarından nura kavuşanlarının ruhlarını muazzep edeceği kesindir. / İttihatçıları ve Milli Mücadelecileri Masonlukla vurmaya çalışanlara; hedefe koyduklarının Mason olmadıklarını ispata çalışmakla değil, Masonluğa dair önyargılarını kırabilmeleri için bu hususta noksan kalmış bilgilerini tamamlamakla mukabele etmek tutulması gereken yol olacaktır. / İyi dileklerimle. / Dr. Arda H. CİVELEK"

Daha önce Masonluk üzerine yazdığımızda, Mason derneği yöneticisi bir zatın meyilini vermiştim.

Dr. Arda H. Civelek Bey farklı bir bakış açısı getiriyor.

1931'de Türk Ocakları kapatılmıştı. M. Kemal'in yakınındaki isimlerden Mahmut Esat Bozkurt, Anadolu gazetesinde, Türk Ocakları'nın kapatılmasını tenkit ederken, "Millet düşmanı Mason cemiyetinin niçin kapatılmadığını" sormuş, Masonlar için "İnsanlık sözü aldatmacadır. Irk, din, dil gözetmeden kardeşlik sözleri aldatmacadır. (…) Hülasa Masonluk, tatkbikatta Yahudilerin bir tuzağı ve aletidir." diye yazar. 

Masonlar da, Hizmet gazetesinde karşı atağa geçerler. Gazetenin başyazarı Zeynel Besim, milliyetçiliği reddetmediğini, bütün dinlere müsamahalı olduğunu ve insanlığa hizmet ideali taşıdığını hususiyetle belirtir. 

M. Esat cevabında "Birgün Türk Milleti ağlayacağına, varsın dünya Masonluğu ağlasın, milletim sağolsun" der.

M. Kemal pragmatisttir ve şartları mutlaka dikkate alır. (Belki de M. Esat Bozkurt'u kendisi yönlendirmiştir.) İstanbul'da 21 ülkeden gelen Masonların toplanmasına izin veren M. Kemal, "kökü dışarıda" salvoları artınca Mason cemiyetinin kapısına kilit vurdurur.

Dr. Arda Bey, yukarıda, "Masonluğa dair önyargılarını kırabilmeleri için bu hususta noksan kalmış bilgilerini tamamlamakla mukabele etmek tutulması gereken yol olacaktır." diyor.

Biz de "Nasıl yani?" diye soralım.

 

Yazarın Diğer Yazıları