Biz size dönemezsiniz demiyoruz…

Tükürdüğünü yalamak insanlık tarihinde görülmemiş şey değil. Hele siyasi tarihte, bundan çok tekerrür eden hal yoktur herhalde.

Bir türlü karar veremedim ben yine de…

Milletvekili seçildiğin siyasi partiden, "Türk Milliyetçiliğini daha etkin kılmak ve Türklerin iktidar yürüyüşüne ulaşmak için çıktığımız yol beklentileri karşılayamamıştır" diyerek istifa edip de, "Türkler" demeyi "kabilecilik", "kavmiyetçilik", "ırkçılık", "kafatasçılık" diye tanımlamış, "Türk'üm"le başlayan andımızı yasaklamış, "Ne Mutlu Türk'üm Diyene"yi memleketinden taşından toprağından dahi silmiş,  "Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını" ilan etmiş velhasıl Türk ülkesinde bir "Türk sorunu" yaratmayı başarabilmiş bir siyasi partiye katılmak mı daha büyük garabet…

***

"Atatürk'e sövdüğü, Atatürk'e sövenleri koruduğu ve dahi teşvik ettiği", "tek adam rejimi" inşa ettiği, "seçime giren siyasi partileri yok saydığı, engellediği, baskıladığı", "PKK'yla açılım süreci yönettiği", "FETÖ'nün siyasi ayağıyla hesaplaşmaktan kaçındığı", "Mehmetçiği Suriye cehennemine gönderdiği", "Suriyelileri Türkiye'ye doldurup, Türkleri, kendi vatanlarında yabancı/azınlık hissettirdiği", "Arapça'yı örtüsü şekilde resmi dil haline getirdiği", "bakanlarını damatlardan seçtiği", "ABD vatandaşından büyükelçi, büyükelçi kızından Cumhurbaşkanı danışmanı atadığı", "çocuk evliliklerine yol verdiği", "kapitalizmin iktidarı olduğu", "Meclis'i işlevsiz hale getirdiği", "EYT'lilerin kazanılmış haklarını vermediği", "ormanları talan ettiği/ettirdiği" gibi sayısız gerekçeyle muhalefet ettiğin, milleti iktidardan tasfiyesine davet ettiğin siyasi partinin "neferi"ne dönüşmek mi?

***

Yoksa…

***

"Yıkım ittifakı" dediğin, "zillet ittifakı" dediğin, "kiyafetsiz", "milli irade yüzsüzü", "hadsiz", "çapsız" olarak nitelendirdiğin, "millete ihanet içinde" olduğunu iddia ettiğin bir yapının, söylem ve eylemleriyle bütün bu kabul edilemez ithamların muhatabı olmuş bir mensubunu, "milletin bekası"nın teminatı varsaydığın partine kabul etmek, buyur etmek mi asıl garabet?

***

Hangisi daha geniş bir meşrebi gerektirir?

***

Neredeyse, Hasan Cemal'in bile mert kalacağı günlerden geçiyoruz.

Velev ki değiştin, dönüştün, döndün; o zaman, hiç değilse dönmeliğinin arkasında duracaksın arkadaş!

Öyle sosyal medya hesaplarını kapatıp, kaçmayacaksın. Düne kadar eleştirdiklerinin arkasına saklanmayacaksın! Düne kadar şaibeli, lekeli, gölgeli bulduğun güce güvenip de, hesap vermemezlik etmeyeceksin sana "vekaletini" verenlere.

Çıkacaksın, "parlamenter sisteme sahip çıkacağın" taahhüdüyle oyunu aldığın insanların karşısına ve diyeceksin ki, "Ben sizi yarı yolda bırakıyorum. Size ihanet ediyorum. Sizin oyunuzla, size mücadele etmeyi vaat ettiğin düzene biat ediyorum. Tak sepeti koluna, herkes kendi yoluna…"

Diyeceksin ki, "Ben artık, düne kadar Atatürk'e sövdükleri için kınadığım insanlarla omuz omuza yürüyorum."

Veya tam tersi…

Çıkacaksın, aylarca "Millet İttifakı"nın ne fena, ne beter, ne tehlikeli bir yapı olduğunu anlattığın kitlelerin karşısına ve -yapmadığın şey değil- "Pardon" diyeceksin; "Biz bu arkadaşlara atmadığımız çamuru, iftirayı bırakmadık ama gerçekten de kötü oldukları için değil, bizden olmadıkları içindi hepsi. Bizim tarafımıza geçtiklerinde hepsini unuttuk gitti!"

***

Yoksa zinhar biz size "dönemezsiniz" demiyoruz ki…

 "Millete bunun hesabını veremezsiniz", dediğimizin tercümesi.

SORU-YORUM

Türkiye'de de Koronavirüs vakası bulunduğunun resmen açıklanmasından sonra akla gelen ilk tedbirlerden biri -Korona suikastı ihbarı aldılar zahir- Meclis kapılarına termal kamera yerleştirmek olduğu için sormadan edemiyorum:

Vekillerin canı asillerinkinden daha mı kıymetli?

Okullara, otogarlara, tren garlarına, metro istasyonlarına, pazar yerlerine, camilere, alışveriş merkezlerine yerleştirdiniz de mi sıra Meclis'e geldi?

Ha, "Yaş yükseldikçe tehdit de yükseldiği için önceliği Meclis'e verdik" diyorsanız, o anlaşılır tabii!

Trajikomik…

"Elleri yıkamak, hapşırırken ağzı kapatmak, dışarda her yere dokunmamak gibi normal insan davranışlarını benimsememiz için dünyayı bir virüsün kasıp kavurması lazımmış. Arkadaşlar dişlerimizi de fırçalayalım. Bunu öğrenmek için de ayrıca bir belaya gerek yok, düzenli fırçalayalım."

Önder Şeren (Twitter)

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları