Bizans ve Osmanlı İstanbulu’nu yazdı

Bizans ve Osmanlı İstanbulu’nu yazdı
İhtifalci Mehmed Ziya Bey’in “İstanbul ve Boğaziçi: Bizans ve Osmanlı Medeniyetlerinin Âsâr-ı Bakiyesi” başlıklı eseri Latin harflerine çevirerek İBB Kültür A.Ş. tarafından yeniden yayımladı.

Otoriteler tarafından İstanbul tarihine ilişkin Türkçe kaynaklar arasında Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden sonra en değerli eserlerden biri olarak kabul edilen Osmanlı kültür tarihi araştırmacısı İhtifalci Mehmed Ziya Bey’in “İstanbul ve Boğaziçi: Bizans ve Osmanlı Medeniyetlerinin Âsâr-ı Bakiyesi” başlıklı eseri Latin harflerine çevirerek İBB Kültür A.Ş. tarafından yeniden yayımladı.

İlk cildi 1920’de Maarif-i Umumiye Nezareti, Telif ve Tercüme Dairesi yayını olarak basılmış olan, ikinci cildi ise Cumhuriyet döneminde 1928’de yayımlanan eser, 8500 yıllık kentin milattan sonraki tarihine ışık tutuyor. Bizans döneminden başlayarak 1920’lere kadar İstanbul’da yaşanan olayları, kentte dilden dile dolaşan efsaneleri ve kentin kültürüne, mimarisine, mahallelerine, meşhur simalarına dair ayrıntıları geniş ve kapsayıcı bir perspektiften nakleden Mehmed Ziya Bey’in eserinde, İstanbul’un topografyasına dair pek çok bilgi bulmak mümkün. Eski resimler, gravürler ve fotoğraflarla süslenen eserde yer alan her fotoğraf tarihî birer belge özelliği taşıyor. Mehmed Ziya Bey’in edebî bir üslûp ve ilmî bir anlatımla kaleme aldığı, İstanbul’un tarihi hakkında en hacimli bilgileri veren yerli kaynak niteliğindeki 826 sayfalık eser, İstanbul’daki Bizans ve Osmanlı şaheserlerine dair zengin bilgi ve görsel malzeme içeriyor.

Tek ciltte toplanan 2 kitaptan Birinci Kitap, 8 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, İstanbul’un Bizanslılar dönemindeki kuruluşundan başlayan bir girizgâh iken, ikinci bölümde şehrin on dört mıntıkası hakkında geniş malumat yer alıyor. Üçüncü bölümünde Thèodosius Surları ve şehrin Batı yakasındaki diğer hâkim mevkiler, mülkî ve askerî kapılar, Topkapı civarındaki Harbî Mescidi, İstanbul’un Araplar tarafından kuşatılması, İstanbul’un Osmanlılar tarafından kuşatılması ve nihayet Fatih Sultan Mehmed ile Kayser Emanuel’in Beşiktaş’taki görüşmesine dair tarihî bilgilere yer veriliyor.

İkinci Kitap, 7 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde yazar, İstanbul’un Bizanslılar zamanındaki revnak ve ihtişamı üzerine odaklanırken, ikinci bölümde şehrin merkezindeki sokaklar ve binaların yanı sıra Revânî Çelebi’nin ve Payzen Yusuf Paşa’nın mezarları hakkında da malumat veriyor. Üçüncü bölümde Bizans imparatorlarının ve ahalisinin resmî ve toplumsal hayatları ele alınıyor; imparatorların yaşantısı, merasim kültürü, ruhban sınıfın ve askerlerin giyim kuşam tarzları, Bizans toplumunun yemek kültürü, sanayi ve ticaret hayatı, aile hayatı ve çocuk terbiyesi anlatılıyor. O bizans ve Osmanlı İstanbulu’nu yazdı.

Ömrünü kültür tarihine adadı

İtibarlı bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Mehmed Ziya Bey, 1866’da İstanbul Süleymaniye’de doğdu. 1911’de İstanbul’un tabii güzelliklerini ve tarihî eserlerini tanıtmak ve korumak amacıyla İstanbul’da bulunan Fransa elçisinin eşi Madame Bompard’ın öncülüğünde kurulan İstanbul Muhipleri Cemiyeti’nin idare heyetinde yer aldı, 1917’de kurulan Muhafaza-i Âsâr-ı Atika Encümen-i Daimîsi’ne seçildi. Encümen’in, bugünkü Arkeoloji Müzesi’nde yer alan arşivinin oluşturulmasında büyük gayretleri görüldü. Mezar taşlarına varıncaya kadar birçok eser hakkında ayrıntılı notlar tuttu, tarihî eser fişlerinin pek çoğunu bizzat hazırladı. Bazı kitabelerin kopyasını aldı, kimilerinin fotoğraflarını çektirdi. Bugün çoğu kaybolan bu eserler hakkında Mehmed Ziya Bey’in tuttuğu kayıtlar birer vesika değerini taşımaktadır.

Tarih-i Osmanî Encümeni, Maarif Nezareti Telif ve Tercüme Heyeti gibi komisyonlarda da görev alan yazar, bu görevleri vesilesiyle İstanbul’un tarihî eserlerini yakından tanıma ve inceleme fırsatı buldu. Mehmed Ziya Bey’i İstanbul’da meşhur eden asıl faaliyeti ise, zor şartlarda halkın moralini düzeltmek ve kendine güvenini arttırmak için Türk tarihinin önemli olaylarının yıldönümlerinde veya kişilerinin ölüm yıldönümlerinde ihtifaller düzenlemesi ve bu toplantılarda konuşmalar yapmasıydı. “İhtifalci” lakabı da buradan gelmektedir. Mehmed Ziya Bey, 27 bMart 1930 tarihinde İstanbul’da vefat etti.

İBB Kültür AŞ Yayınları Tel: (0212) 467 07 00

 

***

 

Dikkat çeken kalemden hayatın içinden öyküler

 

Dikkat çeken kalemden hayatın içinden öyküler Edebiyat dergilerindeki çarpıcı insan öyküleriyle
dikkat çeken Mithat Önal’ın ilk öykü kitabı “Şefkat Usta” okurla buluştu. Mithat Önal, “Şefkat Usta” da, hepimizin hayatında yer alan ama hayatın bir köşesinde kalmış pek az insanın bildiği öyküleri kaleme alıyor. Küçük bir pencereden bakar gibi bakıyor onlara. Sade bir üslupla kaleme aldığı öykülerinde kahramanlarının kısa anlarına tanıklık ediyor. Öykülerin arasında gezinirken bazen bir merhameti, bir babanın çaresizliğini, bir annenin yaşmağına düşen gözyaşı damlalarını, bküçük bir çocuğun hayat mücadelesini görmek mümkün. bÖykülerin de sıradan insanların hayatını tüm sadeliği bile anlatan yazar, Türk Edebiyatına edebi ve kalıcı eserler bırakmayı bamaçlıyor. Kitapta yer alan öyküler: Şefkat Usta, bÖlemedim, Kırmızı Misket, Gün Alacası, Ekmek, Dünyayı bTaşıyor, Çakmaklara Gel, Rıza, Pardesü, Eylem, Son Cigara, Bir Günlük Anne, Acemi Cellat, Vakit Yaklaşıyor, Sessizliği Kimse Bozamaz, Ranzadaki İhtiyar Kadın, Mendiller, Isıtmıyor, Aliye Abla, Aferimci Şefika Nine, Yıllar Sonra, Yanık Yüzlü Kadın, Pörtlek Gözlü Adam, İki Adam, İdamlık, Yusuf, Can Dostum, Çıngırak.

Kavim Yayıncılık TEl: (0212) 513 42 59

 

***

 

Âdeta Balkan İmparatorluğu addedilebilecek OsmanlıDevleti’nin son asrında cereyan eden Balkan Savaşları; Türk milliyetçiliği ve Anadolu topraklarında kurulan millî devlet için bir dönüm noktası teşkil eder. Balkan Savaşları, Osmanlı Devleti’nin ilk topyekûn savaşları addedilebilir.
Osmanlı toplumunda yerleşik sınırların ve ikiliklerin nispeten aşılması; askerler ve sivillerin, Müslümanlar ve gayrimüslimler, berkekler ve kadınların kısacası tüm Osmanlı vatandaşlarının siyasî ve içtimaî hayata etkin biçimde dâhil olması, söz konusu savaşlar ile mümkün olmuştur. Bu sebeple Balkan Savaşları, o ana kadar rüşeym hâlinde olan Türk milliyetçiliği fikrinin geliştiği, palazlandığı, entelektüel bir vâkıa olmaktan çıkıp geniş kitlelere yayıldığı bir dönemi ifade eder. Yahya Kemal Taştan “Balkan Savaşları ve Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu” adlı önemli araştırmasında İmparatorluğun çöküşe uzanan sıkıntılı ve sancılı dönemini şu sekiz başlık altında ele alıyor: “Savaş, Toplumsal Seferberlik ve Millî Kin”, “Biz Bize Yeteriz: Etnik Dayanışma ve Millî İktisat Projeleri”, “Millî Bilinç: Biz ve Ötekinin İnşâsı”, “Milliyetçi Tarih Yazımının Doğuşu”, “Imperial Vatandan Arta Kalanla Yetinmek: Mahdut Vatan Milliyetçiliği”, “Ontolojik Güvensizlik ve Yeni Vatan Arayışları: Manevî Yurt”, “Gideyim Arayayım Turan Nerede?”, “Anadolu: Mutedil Turan Yahut Muvakkat Ergenekon”.

Ötüken Neşriyat: TEl: (0212) 251 03 50

 

***

 

KÜTÜPHANEMDEN

 

Yavru vatanda Türk direnişine tanıklık eden Büyükelçi

 

Siyasal Bilgiler’de bir öğrenci iken gelecekte girmeyi düşündüğü diplomasi mesleğini yakından ilgilendiren kitaplara merak saran Emekli Büyükelçi Ercüment Yavuzalp o yıllarda bir karar alır. Diplomat olmaya hevesli bir öğrenci olan Ercüment Yavuzalap, “Eğer dışişleri mesleğine girebilir ve büyükelçiliğe yükselebilirsem ben de kitablarını okuduğum büyükelçiler gibi anılarımı yazacağım” der. Daha sonra Dışişleri Bakanlığına girip meslekte belli bir tecrübe edindikten sonra, uluslararası ilişkilerimizde bgörev alan kişilerin yaşadıkları, içinde aktif bir şekilde rol aldıkları bolayları anılar şeklinde kaleme balmanın, öğrencilik yıllarındaki btahminlerinin de ötesinde önem taşıyan bir hizmet olduğuna kanaat bgetiren Yavuzalp yazmak için harekete geçer. İlk olarak Başbakan Adnan Menderes’in özel kalem
müdürlüğünü yaptığı 27 Mayıs öncesi 15 aylık dönemi kaleme balır. Ercüment Yavuzalp’in bugün bbahsetmek istediğim ikinci kitabı “Kıbrıs Yangınında Büyükelçilik” 1993 yılında Bilgi Yayınevi tarafından yayınlanmış. 1967 yılının başından b1970 yılının sonuna kadar b4 yıl Kıbrıs’ta Büyükelçi olarak Türkiye’yi btemsil eden Yavuzalp, milli
Kıbrıs davamızın en sıkıntılı dönemlerinden birine ışık tutan eserini şu sözlerle takdim ediyor: “Ada’daki kan ve zulüm döneminin 4 yılını Kıbrıs Türkü ile yaşadım. bGörmeden tasavvuru mümkün olmayan sıkıntı ve eziyetlere
rağmen Kıbrıs Türkünün varlığınınasıl bir özveri ve kararlılıkla savunduğunun yakın tanığı oldum. Kıbrıs’ta soydaşlarımızın verdiği bu mücadele, Türklük tarihinde şanlı bir gurur sayfasıdır.”

Ahmet Yabuloğlu