Bizi, Atatürk bile kurtaramayacak mı?

Bizi, Atatürk bile kurtaramayacak mı?
Üniversitelerde türban “özgürlüğü”  sağlayacak, Anayasanın  “değiştirilemez”  maddelerini  “değiştirecek”  ve türbanlı kızların Üniversitelerde eğitim görmelerini mümkün kılacak, Anayasa değişikliği teklifi TBMM’de 411 ’evet’ile kabul edildi! Sırada, açılan bu yoldan YÖK yasasında, uygulamaya çene altı mı çene üstü mü olur  “şeklini”  belirleyecek madde var! Bu maddenin de aynı  “kahir-ezici” ekseriyetle geçeceği, sonra da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, bu yasayı tasdik edeceği de muhakkak! 

Umut  “Anayasa Mahkemesi dağının”  arkasında...
TBMM’de son oylama yapılıyorken, Ankara’da Sıhhiye meydanında toplanan her sınıftan insanların ve hatta başları örtülü hanımların da katıldığı en az 200 bin kişi, bu yasayı protesto ediyordu! Bundan sonra başka yerlerde de toplama türbanlı, çarşaflı hanımlar mukabele olarak, yasayı alkışlayacaklar!

Bu yasayı, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli destekledi.  “Koltuk değneği”  olmasa da, AKP’ye  “payanda”  oldu! Bahçeli’nin hesabı  “türban sorununun çözümünü”  ve  “oyları” , AKP’nin elinden almakmış. Bu, milletin ve MHP’nin üzerinden en azından, tehlikeli bir kumar,  “Rus Ruleti” ! Sonunda Bahçeli’nin elinde, sadece Gül’ü Çankaya’ya çıkarmak için uzattığı ip,  “urgan kalacak” . Rahmetli Başbuğ Türkeş, herhalde  “cennet mekânında”  mustariptir... O, bana bizzat, Bahçeli’ye güvenmediğini söylemişti; haklı çıktı. Ancak neye yarar, MHP’nin güzel ismine ve mazisine gölge düştü bir kere!   Zaten, birçok MHP’linin, çok rahatsız olduklarını biliyorum.


Asıl tehlike
Fakat asıl tehlikeli olan; Türkiye’yi, içeriden dışarıdan bölmeye çalışanların yapamadıklarını  “türbancı” Erdoğan’la  “urgancı” Bahçeli yaptılar!  

Bu olay, sadece  “laiklerle”    “inananları” ;  “ türbanlılarla”   “başı açıkları”  bölmedi; tasarıya  “taraf”  liboşlarla, karşı olan  “liberal” entelektüelleri, yargıyı, profesörleri, avukatları da, böldü... MHP ile AKP, malların -oyların- paylaşımında çarpışacaklar! Hatta çok geçmeden, türbanlılarla baş örtülüler de bölünecek! Ülkede arbedelerden öte, tehlikeli bir kargaşa yaşanacak!
 Kimse,  “Laik-üniter, T.C. devleti ”  gönüllüsü, yüz binlerin protestolarına,  “provokasyon” demesin;  asıl  “provokasyonu”  türbana  “siyasi simge”  diyen ve bunu  “oy için”  kullanan Recep Tayyip Erdoğan yaptı ve yapıyor! Ama  “türban” , tabanın çoğu hanımları geleneksel başörtüsü taksalar bile, Atatürk Milliyetçisi MHP’nin  “siyasi simgesi”  olur mu? Ve bu  “simge”  yarışı Türkiye’yi nerelere götürür? 
Ülkemiz girift, kuyrukları birbirlerine değen, sorunlarla bölünmekte. Başka hiçbir ülkede bizde yaşananlar yaşanmıyor! 
Pandora’nın kutusu
Pandora’nın kutusunun kapağını açtılar, çorap söküğü artık başladı; “kutunun” içinden başka  “solucanlar” , musibetler çıkacak ve  “sökük” , T.C.’nin yok olmasına kadar gidecek! Şimdi, muhakkak Anayasa değişikliğinin açacağı kapıdan -aynı mantıkla- türbanın her alanda serbest olması istenecek ve de istenmekte! Ve TBMM’ye bütün kamusal alanlara, sarıklı, takkeli, fesli cübbelilerin girmesi de istenecek ve mümkün olacak... Hem niçin olmasın;  “kadınlara özgürlük”  olur da bu tür giyimli erkeklere neden özgürlük olmasın!
Kayıtlara geçsin diye  “tarih düşürüyorum”  bu gümbürtünün ve arkadan gelecek, şimşek ve yıldırımların sorumluları, Erdoğan -AKP- Bahçeli ve bugünkü MHP’dir!
Asıl soru şu; Atatürk ve sonrası yıllarda sorun olmayan bu sorun, neden böyle bir sorunlar yumağına dönüştü? Yumağın ucunu aramaktan,  değişikliğin hukuki boyutlarını, Anayasaya uygunluğunu, maddelerin nasıl değiştirilip değiştirilemeyeceğini tartışmak, ahkâm yürütmek  “teferruatla”  iştigal!
 “Şubat 2008 yılında” , ülkede  “umumi vaziyet” durdurulamazsa, Türkiye’nin duvarlarına yapıştırılacak  “Büyük Tablo” ; dinci gazetelerde, çarşaf çarşaf yayınlanan  “Karşı Devrim”  manifestosu!... 
Bu hiç kuşkusuz, bir karanlık  “Ortaçağ Tablosudur” ve ana hatları da şimdiden bellidir!


Ortaçağ
Malûmlardan Fehmi Koru medrese ağzıyla,  “Ortaçağlara”  dönmek söylemine takılmış!
 “Orta -karanlık- çağlar”  denince akla gelen ve hakikaten, Avrupa’nın MÖ 467’den,1000 yılına kadar uzun süren kara çağlarıdır! Ve doğrudur; o yıllarda İslam medeniyeti en doruk noktasındaydı...  İspanya’da Ortaçağ Engizisyonunu İslam oradan kovdu! Ama asıl irdelenmesi gereken şu:  “Sonra İslama neler oldu” . Nasıl içinden bölündü ve Avrupa, Ortaçağlardan kurtulup uygarlık düzeyinde ilerlerken İslam, hocalar tarafından yorumlana yorumlana, özünü kaybetti, içinden bölündü ve Müslüman devletler çok geride kaldılar. Ünlü tarihçi Bernard Lewis, bunu Müslümanlığın özüne değil, onu istismar edenlere ve yanlış, kendilerine göre yorumlayanlara atfeder!

İşte;  “Ortaçağlar”  dediğimiz de, o  “Ortaçağdır” bütün alamet ve görüntüleriyle! Bu kadere razı mıyız? AKP, yüzde 50’ye yaklaşan oylarıyla Türkiye’ye tamamen egemen mi olacak, Türkiye bütün kadro ve görüntüleriyle,  “Ortaçağlara”  dönüşecek mi?   

O güzelim, çağdaş Atatürk Türkiye’sinin yarınlarına veda edip,  “Ortaçağlara” mı döneceğiz? 
Ve sorarım, bizi bu kâbustan “Atatürk bile kurtaramayacak mı?”  Biz ,tevekkülle kendimiz bu kâbustan kurtulmayı, ağlama duvarı haline gelen Anıtkabrindeki Atatürk’e mi bırakacağız!
İran’da Humeyni rejiminin gelmesine neden engel olunamadı diye sorduğumda İranlı bir dostum,  “Çünkü” dedi  “Maalesef Şahın Ordusu, Türk Ordusu değildi” diye cevap verdi... 

Yazarın Diğer Yazıları