​​​​​​​Bizim bir "kefen parası" olacaktı, ne oldu o?..

Pulitzer ödüllü Sheri Fink, New York Times için yaptığı araştırmada, Koronavirüs'ün, sadece ABD'de, 160 ile 214 milyon arası insanı enfekte edebileceğini, 2,4 ile 21 milyon arası insanın hastanede yatmasını gerektirebileceğini, 200 bin ile 1.7 milyon arasında insanın da ölümüne yol açabileceğini ileri sürüyor.

Guardian'ın ulaştığını iddia ettiği gizli rapora göre, "Koronavirüs, İngiltere'nin yüzde 80'ine bulaşabilir ve 2021 baharına kadar sürebilir."

Dünya genelinde bu virüse maruz kalması öngörülen kişi sayısı tam 2 milyar!

Karantina hastaneleri, mahalleleri, şehirleri değil "karantina ülkeleri"nden söz eder haldeyiz.

Tayland'da şehri istila eden Lopburi maymunlarını bile aratır bir gözü dönmüşlük içeriyor market raflarına hücum şeklimiz.

Ölmeye gelene kadar uzun bir korku zinciri var bünyede; eve kapanmak, aç kalmak, işsiz kalmak, parasız kalmak… En iyisi, varken (ve dışarıdayken), ne alabiliyorsak almak… En az sağlık kadar bu ekonomik endişe de tetikliyor oluşmamasına çalıştığımız paniği.

Dolayısıyla, en az Sağlık Bakanı kadar ekonomiyle ilgili bakanların da konuşmasını bekliyor insanlar; tıpkı Sağlık Bakanı gibi, onların da artık bir an evvel  -açıklama yapacaklarını açıklamaktan vazgeçip- günü gününe "durumumuz"u ve "alınacak önlemleri" bildirmesini.

***

DPT Müsteşarlığı da yapan CHP Milletvekili İlhan Kesici'yle konuştum; Anayasa'da da olmasına rağmen nedense işletilmeyen bir mekanizmayı hatırlattı:

Ekonomik ve Sosyal Konsey.

Başında Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu ve ekonomik-sosyal politikaların oluşturulmasında, toplumsal uzlaşma/katılım ve işbirliğini sağlamak üzere oluşturulmuş olan bu konseyin bir an önce toplanması gerektiğini savunan Kesici, "Kişisel bilgilere dayanarak, 'Şöyle olmalı, böyle olmalı' denilebilecek aşamayı geçtik. Devlet, Sağlık Bakanlığı bacağıyla, ulaştırma bacağıyla, ticaret bacağıyla büyük bir konuşma içine girmeli. Konsültasyon yapmalı. Özel sektörü de dahil ederek… Ekonomik ve Sosyal Konseyi de dahil ederek… Alınacak tedbirlerin çok, çok ciddi olması lazım. New York Times'daki makalenin konuyu taşıdığı boyut çok ciddi. Tehlike gerçekten bu çapta ise, kaynakların da, tedbirlerin de çok daha ciddi olması lazım. Önceki günkü umrecilere kadar yurt dışı gidiş-dönüşlerinde ciddi bir karantina yok, kongreler, toplantılar devam ediyor. 'Biz önlem aldığımız için bizde yok'. Aferin. Olur mu böyle şey! Yapmamız gereken ilk şey işin çapını doğru algılamak ve ona göre pozisyon almak olmalı. Her türlü hafiflikten kaçınmak lazım…"

***

Norveç, Almanya, İtalya… Bir çok ülke ard arda "kara gün paralarını" kullanmaktan söz etmeye başladılar. Bizim kara gün paramız olan "kefen parası" da dediğimiz "yedek akçe"nin hazineye devrinden sonra bizde durum nedir?

Onu da İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı'ya sordum.

"Yok" dedi;

"Ne ak gün, ne kara gün paramız yok. Merkez Bankası rezervleri çok az. Biraz altınımız var. Kamu bankaları yoluyla yüksek faizle kredi alıp piyasaya döviz sürerek kuru baskı altına almaya çalışıyorduk. Jeopolitik ve ekonomik risklerle, yükselen CDS primimize ek olarak bir de Koronavirüs eklenince bu da zorlaştı…"

Küresel boyutta 1.1 trilyon dolarlık bir maliyeti/tahribatı olacağından bahsedilen Koronavirüs'ün sağlık anlamında olduğu gibi ekonomik anlamda da Türkiye'yi teğet geçmeyeceğini ve buna karşı derhal hazırlık yapılması gerektiğini dillendiren ilk ve tek siyasi parti olmalarına rağmen, uyarılarının yok sayıldığına dikkat çeken Paçacı'nın, "Paniğe yol açmaması için her cümlesini düşünerek ve özenle seçtim" dediği açıklamasından bir cümle aktarayım:

"… yaşanması muhtemel iflaslar adeta domino etkisi yaratarak ekonomimizde kriz ötesi bir buhran ve çöküşe yol açabilir."

Eğer iktidar bir an evvel "rasyonel önlemler" almazsa.

Zira, son 20 yıllık dönemde küresel büyümenin önemli bir kısmının Çin'den kaynaklandığını ve küresel ticaretin önemli bir bölümünün Çin üzerinden gerçekleştiğini düşünürsek Çin'den ara malı ithal ederek üretim yapan her ülke gibi Türkiye'nin de buradaki yavaşlama ve düşüşten etkilenmesi kaçınılmaz Paçacı'ya göre.

Dünya ticaretindeki yavaşlamanın ihracata etkisini ve hızlı döviz artışının muhtemel sendromlarını da ekleyin…

Yandı gülüm cep, cepken artık ne varsa!

***

Vergi kolaylığından, borç ertelenmesine, bankalara olan borçların yapılandırılmasından, su ve enerji fiyatlandırmalarına, yeni kaynak imkanları yaratmaya kadar bir dizi çözüm de öneriyor Paçacı iktidara ama en acili "bankaların stres testinden geçirilmesi", ki dağıtabilsin toplumda hızla yayılan "Ya paramızı ödemezlerse" paniğini!

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları