Bizsiz Suriye mümkün mü?!

R. T. Erdoğan, şubatın sonuna kadar çekilmezseniz biz gereğini yapacağız, dedi ama, Beşşâr (Yani Putin) hiç oralı değil. Yine saldırdılar.

R. T. Erdoğan, önceki akşam bir konuşmasında, İdlib'de, Beşşâr'ı, son zamanlarda işgal ettiği alanlardan çıkarmak için şubatın sonunun beklenmeyeceği sinyalini verdi.

Reis, bilmem neyin açılışında, her gün birkaç yerde konuşuyor. Nerede söylemişti bu sözleri diye arasak bulamıyoruz. Kulağımıza ne çalındıysa artık. O konuşmadan anladığım, harekâta geçtik, geçiyoruz. 

(Araya gireceğim: Reis, neden oradan oraya koşturuyor? Neden hep konuşuyor? Yurt dışını da Dışişleri Bakanı'na bırakmıyor. Her işimi ben hallederim, her yerde ben olurum, hep ben konuşurum, herkesle ben görüşürüm... Bir insan her yere yetişemez ki... Bu kadar ortalığa saçılma, işin ciddiyetini de giderek yok ediyor. Zaruret duyuldukça, yeri geldikçe ortaya çıkmalı devlet adamı. Her yere el uzatmamalı, her yere illâ ben giderim dememeli, Her daim seferî; namazı bile iki rekâta indirilmiştir. Bu kadar efor insan takatini aşar. Düşünüyorum da Otacı (ot mütehassısı) Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nu, kendisine ot terkipleri hazırlasın, vücudunu, zihnini zinde tutsun diye mi başdanışman yaptı? Herhâlde! Kimya mühendisi olduğu için veya Almancayı ana dili gibi bildiği için değildir! İbrahim Hoca, bilmiyorum Saray'da laboratuvar kurdu mu? Ancak otlar bile bu kadar eforu kaldıramaz!)

İdlib son derece önemli. İdlib'in Beşşâr'ın (Putin'in) eline geçmesi, mezhepçiler için nihaî zaferin başlangıcıdır. Artık, elimizdeki Suriye topraklarına saldıracaklar ve hiç şüpheniz olmasın, alacaklar. Sonra sıra Türkiye'ye gelecek.

Eylül 2018'de Soçi'de varılan mutabakata göre, Rusya'nın terör örgütü saydığı IŞİD ve En-Nusra, İdlib'den çıkarılacaktı. En-Nusra adını değiştirdi. Tahrîru'ş-Şam (Suriye'nin Kurtuluşu) adını aldı. Rusya'ya bakarsınız, Beşşâr'a ve onun mezhepçi gruplarına kim karşıysa o teröristtir.

Putin'e şunu sormak lâzım: Türkiye'ye bu kadar saldıran PKK ve Suriye uzantısı YPG senin gözünde muteber ve üstelik Moskova'da bu terörist gruplara büro açtırıyorsun. Bize gelince, şunu şunu terörist kabul edeceksin ve girdiğin bölgelerden temizleyeceksin! Emrin olun Putin!

Türkiye, neden Suriye'deki farklı grupları mümkün olduğu kadar kendisine yakınlaştıramadı?

MİT mutlaka bu grupların liderleriyle temas kurmuştur. Bu gruplar asıl güçlerini nereden alıyorlar? Bir dış bağlantı olmadan bu kadar güçlenebilirler mi? Bu güçlenmeyi Türkiye sağlayamaz mıydı? Grupları kendisine mecbur edemez miydi?

Neler olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz sadece ÖSO'nun "Millî Suriye Ordusu" (MSO) adı altında toparlandığı. Bu yapı, tamamen Türkiye'ye bağlı. Belki diğer örgütleri MSÖ çatısı altında toplamak istiyoruz.

Teşkilât-ı Mahsusa'yı tekrar hatırlatacağım. Nasıl örgütlendi, kimler nerede vazife yaptı? Bir bir incelenmelidir. Bugün ne yapılması ve ne yapılmaması gerektiğini öğrenebiliriz.

Dr. Ahmet Tetik, görevli olduğu Genelkurmay ATASE Başkanlığı arşivini didik didik ederek Teşkilât-ı Mahsusa belgelerini ortaya çıkardı; Teşkilât-ı Mahsusa Tarihi adıyla iki cilt hâlinde yayınladı. (İş Bankası Kültür Yayınları) Bilmiyorum Saray Erkânı inceledi mi? Bir ışık yakalanabilir.

Suriye'de mutlaka yerimiz olmalı.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları