Boğaziçi'nden "Yeni Anayasa" çıkarmak!

Geçtiğimiz günlerde Abdülkadir Selvi, iktidarın yaptıklarını Rus devriminin mimarlarından Troçky'nin "sürekli devrim" teorisine benzetti.

Selvi'nin yazdıklarına bakalım:

"AK Parti döneminde yapılan reform niteliğindeki değişiklikler, 'sessiz devrim' adı altında bir kitapta toplanmıştı. Reformların görüşüldüğü toplantıda, 'Biz devrimi AK Parti iktidara geldiğinde bir defalığına yapılmış bir şey olarak görmedik. O nedenle sürekli devrim vurgusunu yapıyoruz.' deniliyor.

Sosyalist liderlerden Troçki, 'sürekli devrim' teorisini ortaya atmıştı.

AK Parti'nin yeni reform paketiyle ilgili çalışması da bu perspektifi anımsatıyor. Buna reform sürekliliği demek de mümkün.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grubunda, 'Türkiye'yi temel hak ve özgürlüklerden ekonomide güven ikliminin güçlendirilmesine kadar geniş bir alanda geleceğe hazırlayacak bu reform sürecine hep birlikte destek vereceğiz' demişti.

Troçki'nin sürekli devrim tezine vurgu yapmamın nedeni o. Keşke bu süreç, 'sessiz devrimden sürekli devrime' geçiş süreci olabilse, buna hem AK Parti'nin hem de Türkiye'nin çok ihtiyacı var. Hele siyasetin kutuplaşmaya döndüğü, hakaretlerin havada uçuştuğu şu dönemde."

***

Türkiye'de gerçekten de sürekli devrimler yapılıyor ama cumhuriyet kazanımlarından geriye doğru... Hem de "sürekli gerilim taktiği" kullanılarak…

Twitter kullanıcısı Yusuf Elmas mesajında diyor ki "Bir atama! Atamayı protesto! Protestoya müdahale! Müdahalenin gündem oluşturması! Kâbe provokasyonu... Öğrenci fişleme skandalı... Dinci grupların ortaya çıkması... Krizin Gezi eylemlerine ve bir savcımızın odasının basılarak şehit edilmesine bağlanması… Sırada ne var? Farkında mısınız; gerilim sürekli taze tutuluyor."

Aslında 15 Temmuz da bunlardan çok daha büyük bir gerilimdi! Sonuçlarını sistem değişikliği olarak hep birlikte yaşıyoruz. Gezi'nin sonuçları gibi Boğaziçi geriliminin sonuçları da olacak.

Bütün bunlar, inceden inceye planlanmış süreçlerdir. Hiçbiri kendiliğinden oluşmadı.

***

Erdoğan ve Bahçeli'nin açıklamalarından gerilimin daha da devam edeceği sonucu çıkıyor.

Bahçeli, eylem yapan öğrencilerin arkasında terör örgütlerinin bulunduğunu, kafalarının ezilmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan ise "öğrenci misiniz, terörist mi?" diye sordu. Bu arada İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi Erdoğan da rektör odasının basılmak istendiğini söyledi. Soylu bu açıklamayı savcı Selim Kiraz'ın odasında teröristler tarafından şehit edilmesiyle birlikte gündeme getirmişti!

Bu arada, "anayasa değişikliği" ile yönetim sisteminin değiştirilmesi kesmemiş olacak ki "Yeni Anayasa" tartışması da başlattılar.

Peki Boğaziçi krizinden Yeni Anayasa çıkar mı?

***

Bu arada Türkiye'de neler oluyor hatta dünyada neler oluyor? Hazinedeki 130 milyar dolar nasıl boşaltıldı ve rezervler eksi 49 milyar dolara kadar nasıl çekildi? Yani 130 milyar dolar gitmiş, bir de 49 milyar dolar, hemen ödenmesi gereken borç takılmış! Kime? Yerli yabancı bankalara...

Piyasa ise tamamen kontrolden çıktı. Gıda maddeleri fiyatları, yüzde 100-200 arasında arttı. Boğaziçi krizi, bütün bunların konuşulmasının önüne geçiyor.

***

"Bu daha tavşan Anayasa" başlığı altında 17 Ocak 2017 tarihindeki uyarımı hatırlatayım:

"Şimdiki anayasa değişikliklerini, süreci hızlandırarak, Murat Çulcu'nun benzetmesiyle 'Tavşan Anayasa' olarak kullanacaklarını ve sıranın ilk dört maddeye de geleceğini, bir milletvekilinin ağzından kaçırdılar!"

Şimdi de Selvi'ye göre ilk dört madde ve üniter yapının korunacağı konusunda garanti veriyorlar ama son Anayasa değişikliğine göre Cumhurbaşkanı bir maddeye göre tarafsızdır bir maddeye göre partili olabilir! Hangisi uygulamada? Bu çelişkiler boşuna oluşturulmadı… Hem "ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz…"

Yazarın Diğer Yazıları