Borç darbesi olabilir mi ?

Moody's, Türkiye, Rusya, Polonya, Macaristan ve Çek cumhuriyetinin pandemi nedeni ile fonlama ihtiyacının arttığını, bunlardan Türkiye hariç diğer dördünün 2021'de gelirlerini de artıracaklarını açıkladı. Ayrıca, bunlar içinde Türkiye, Macaristan ve Polonya'nın borç yükünün artması nedeni ile büyük darbe alacaklarını da ilave etti.

Dikkat edersek bu beş ülkede de demokrasi ve hukuk sorunu var. Borç darbesi alacaklar dediği üç ülkeye karşı da Avrupa Birliği kararları var.

AB'nin en son Türkiye raporunda;

'Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ile daha önce mevcut olan birçok denge ve denetleme mekanizması ortadan kaldırılmış ve TBMM'nin rolü zayıflamıştır. Yeni sistem, kamu yönetiminin ve yargının daha fazla siyasileşmesine yol açmış ve Cumhurbaşkanı'na, birçok düzenleyici kamu kurumunun başkanını atama yetkisi vermiştir. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığına ilişkin kötüleşen durum, rapor döneminde de devam etmiştir.'' deniliyor.

Macaristan'da, Viktor Mihaly Orban, güçler birliği istediğini, yargı bağımsızlığını istemediğini söylüyor. Polonya'da, Adalet ve Hukuk Partisi lideri Jaroslaw Kaczynski de, yargı bağımsızlığını kendi anlayışı içinde görüyor. Yargı bağımsızlığı diyerek mevcut mahkeme sistemi değiştirildi ve yeni hâkimler atandı. Yargıyı felç edecek önlemler alındı.

Oysaki bu iki ülkede AB'ye üyedir. Bu  ülkeler hukukun üstünlüğüne de uyacaklarını taahhüt etmişlerdir.  Ne var ki her iki ülke de bu şarta açıkça uymayan ülkelerdir. Bu nedenle 2018 yılında Avrupa Parlamentosu, Macaristan'ı Avrupa Birliği (AB) içerisindeki temel siyasi haklarından yoksun bırakabilecek bir tasarıyı kabul etmiştir.

Geldik Türkiye de borç sorununa:

1. Banka kredilerinde, takibe düşen kredi oranı yüzde 5 dolayına yükseldi. Bu sene bu oranın daha çok artacağı anlaşılıyor. Çünkü kredilerin ödenmesi için önce gelir yaratmak gerekir. Oysaki Türkiye'nin 2020 ikinci çeyrekte yüzde 7,5 daralacağı tahmin ediliyor. (BETAM ) yüzde 7,5 daralma fert başına gelirin yaklaşık yüzde 8,5  düşmesi demektir. 2020 de de fert başına gelirin yüzde 6 dolayında daralması bekleniyor.

2. Kamu bankaları kurları ve faizleri düşürmek veya tutmak için zararına işlem yapıyor. Bu zararlar bütçeden ödeniyor. Bütçe açıkları artıyor… Bütçe dengesi bozuluyor. Bu defa siyasi iktidar doğrudan veya dolaylı olarak reel sektörün vergi yükünü artırıyor. Vergi yükü finansman ihtiyacını artırıyor. Ekonomik istikrar bozuluyor.

3. Bankaların yabancı para net genel pozisyonu 13-14 milyon dolar eksidedir. Yüksek değil fakat dış borç ödemeleri için yeniden borçlanmaları gerekir. Dahası bankalar dövizle borçlanıp, TL kredi verdilerse  takibe düşen krediler ve kur artışı nedeni ile döviz sıkıntısı yaşayabilirler.

4. Türkiye'nin dış borç yükü yüksek değil… GSYH'nın yüzde 60'ı kadardır. Ancak dış borç ödemek için önce gelir artışı yaratmak sonra döviz kazanmak gerekir. Bu yıl gelir artışı olmayacağı gibi, pandemi turizm döviz gelirlerini de vurdu. Buna karşılık ithalat talebinin düşmesi nedeni ile döviz ihtiyacı azaldı.

Dış borçlarda temel sorun kur artışı nedeni ile dış borç yükünün artması, cari açığın devam etmesi ve Türkiye yüksek risk nedeni ile diğer istikrarlı ülkelere göre yüzde 5 oranında daha pahalı borçlanmasıdır.

Bu sorunlar atlatılabilir fakat bu yüzden ekonomik istikrar daha çok bozulacaktır. 

Yazarın Diğer Yazıları