Boş kasadan Euro vermeye devam!

Söz konusu futbol olduğunda transfer dönemi başlayınca ben diyeyim "geçmiş", siz söyleyin "içinde bulunulan zor şartlar", birileri deyiversin "tüm borçlar" adeta hafızalardan siliniyor. Borç haneleri yüklü olan kara kabuklu defterler adeta bir kenara itiliyor!

Bu kanaate nasıl vardık?

Gazetelerin spor sayfalarına, ekranların transfer haberlerine, internet medyasının yazıp çizdiklerine bakın nasıl bu kanaate vardığımızı anlarsınız.

Anlamak ile kalmaz, kulüplerin yabancıları birer ikişer yine yüz binli, milyonlu eurolar, dolarlar vererek aldıklarına dair haberleri okur, dinlersiniz. Dahası, sırada bekleyen onlarca lejyonerle ilgili haberleri, önerileri de fark edersiniz.

Örnek mi istersiniz?

Herkes yanına yakınına penceresinden baksın akıl gözü var ise görmek o kadar kolay ki!

Mesela, geçen sezon değilse bile, ondan önceki sezonlarda çarçur edilen, sokağa atılmayarak hak etmeyen futbolcular ve menajerlere verilen Trabzonspor'un milyonlarına bakın, yeter de artar bile!

Önümdeki gazetenin baştan aşağı yabancı isimlerle dolu spor sayfasına bakıyorum, yeni transfer Stiven Plaza'nın fotoğrafının yanında "Bu Plaza sağlam mı?" sorusu manşetten verilmiş.

"İlk yıl 800, ikinci yıl 580, üçüncü yıl 900, son yıl ise 950 bin Euro garanti para alacak" haberine konu edilen Norveçli Trondsen için de, "Ülkesinin liginde çok az görev aldı" uyarısı yapılmış.

Adeta; "Ne çıkarsa bahtınıza" babından!

Tabii, söz konusu Norveç olunca ister istemez akla, geçen yıl sadece Türkiye'de değil, dünyada yıldızı parlayan Sörloth geliyor. Gelince de "Sörloth'tan da böyle bir beklenti yoktu. Ama bakın ne oldu?" sorusu ile muhatap olmak var. O da ayrı bir konu!

Bordo-mavili formaya daha şimdiden 2 tane geldi.

Ama haberlere baktığınızda sırada önerilenler duruyor!

Dany Drinkwater, Mendy, Andy King gözümüze çarpanlar.

Daha zaman var, arkası da gelir!

İyi de söz konusu öz kaynaklar, kendi evlatları kısacası Türk futbolcuları olduğunda akla gelen ilk kulüp olan Trabzonspor'da bile öncelik yabancılar haline dönüştüğüne göre, kimse çıkıp ta TFF'ye "Önce sınırlandırdı, sonra kaldırdı" diye kızmasın, "sözünde durmadı" diyerek eleştirmesin!

Demek ki TFF, hemen hemen herkesin hangi kafada olduğunu ve de bu kafayı değiştirmek için çaba göstermeyeceğini biliyordu. Onun için de kulüpler ve onların birliğinin düşüncelerine önem verdi ve "eski hamam, eski tas" usulüne devam dedi.

Ancak burada gerçek manada "devam" denilenin çoğu borç batağında (biraz erteleme yapıldığı için tam hissetmiyorlar) olan kulüplerin kasalarından euroların, dolarların çıkmayı (hem de FIFA garantisi ile) sürdürdüğünü yine görmüyorlar.

Ezcümle, futbol adına kulüplerin boş olan kasalarından dolarlar, eurolar paralı asker misali olan lejyoner futbolculara dağıtılmaya devam ediliyor.

Ama diyeceksiniz ki; "Burası Türkiye! Dağıtılmayan yer var mı? Dış borç nerede ise 500 milyar dolara gelmiş dayanmış! Futbol da onlara uydu, uyduruldu. Oldu bitti!"

Haklısınız! Ne diyebiliriz ki?

Rahmetli Cem Karaca'nın şarkısında dediği gibi:

"Hep bir hallı, Turhallıyız. Biz bize benzeriz."

 

Yazarın Diğer Yazıları