Bozcaada’dan selam ve sevgiler

Sayın okurlarım, ben tiyatro sanatkârı Sumru Yavrucuk kızımın yardımları ile on yıldır, Bozcaada’mızın güzelliklerinden istifade ediyorum.
Bozcaada’mız, Ege Denizimizin kuzey doğusunda Çanakkale ilimize bağlı, iki bin beş yüz nüfuslu bir adamızdır. Anadolu yarım adamızdan dört deniz mil uzaklıkta ve çevresi otuz sekiz kilometre uzunluğundadır. Ulaşım araba vapuru ve deniz otobüsleriyle rahatça sağlanmaktadır.
Bozcaada, tarih ve mitolojik olarak çok zengin bir bölgede yer almaktadır. Bu yüzden de birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bulunduğu konum itibariyle Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. Doğal bitki örtüsü maki, bunun yanında ufak çalılıklar ve yer yer çamlıklar yer alır. Bitki örtüsünün büyük bölümünü bağlar oluşturur. Bu sebepten dolayı Bozcaada’mızın en büyük geçim kaynağı “bağcılık”tır. Bozcaada, bağcılık, şarapçılık ve turizm demektir. Adanın iklimi, toprağı ve suyu bağcılığa çok uygundur ve onun için de her yeri üzüm bağları ile kaplıdır.
Adamız, Çanakkale Boğazımızın tam çıkışında yer alır. Bu sebepten kuzey rüzgarları adada çok fazla hakimdir. Böylece dünyanın en lezzetli çavuş üzümünün ve çeşitli üzümlerin yetişmesine olanak sağlar ve bunun yanı sıra da şaraplık üzümler yetiştirilir. 
Adanın tarihine baktığımızda M. Ö. 3000’lere dayanan bir geçmişi vardır. Göz kamaştıran görkemli taştan yapılmış büyük bir tarihi kalesi, Bozcaada’nın en belirgin özelliğidir. Her türlü sosyal toplantılara ve eğlencelere cevap veren tarihi taş kale, görülmeye değer eski eserdir. Meryem Ana Kilisesi, Aya Paraskevi Manastırı, Namazgâh çeşmesi ve camileri ile birbirinden güzel koyları ve yüzme alanları Bozcaada’mızın özelliklerindendir.
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra, İmroz adası Gökçeada, Tenedos adası da Bozcaada adlarını almışlar ve Osmanlı topraklarına katılmışlardır. O tarihlerde Bozcaada Kalesinin içine cami ve evlerden oluşan ufak bir mahalle kurulmuş ve bir geçiş noktası olmuştur. Osmanlı Padişahları ile görüşmek isteyen yabancı uyruklular, burada misafir ediliyorlar ve Padişahın müsaadesi alınarak İstanbul’a geçişleri başlıyor.
Bu arada Fatih Sultan Mehmet İstanbul’da yaşayan Türk vatandaşların adaya yerleşmelerine vesile olmuş ve bu uygulamalardan sonra, adada Rum mahallesinin yanında bir de Türk mahallesi olmuştur. O zamanlardan bu günlere kadar, bu iki halk topluluğu beraber yaşama becerisini göstermişlerdir. Bugün Bozcaadamızda artık Rum kökenli vatandaşlarımızın miktarı, İstanbul’da olduğu gibi çok azalmıştır.
Bugünkü Bozcaada’mız, bir şehir kuruluşunun bütün özelliklerine sahip olarak yaşantısını sürdürmekte ve yaz aylarında da yerli ve yabancı turistlerin ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Adada yaşayanlar turizmin yanında bağcılık, balıkçılık, süngercilikten de gelir elde etmektedirler.
Bozcaada’daki bu yenilikler, beş yıla yakın kaymakamlık görevinde bulunan İbrahim Cenet ve Belediye Başkanımız Mustafa Mutay’ın birlikte gösterdikleri gayretlerle devam etmektedir. Belediye Meclisi bu yıl bir karar alarak şehrin kirliliğini önlemiş ve poşet yerine bez torbaların kullanılmasını sağlamıştır ve diğer belediyelere önderlik etmiştir. Adadaki bütün eski Rum evleri devamlı olarak onarılıyor ve pansiyonluk görevi yapıyorlar. Bozcaada’mız, Türk turizminin emrinde çalışıyor.
Tanrı Türk’ü Korusun.

 

Not: Değerli gazeteci kardeşim Behiç Kılıç’ın vefatından duyduğum üzüntüyü dostlarımla paylaşır, merhuma Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı dilerim. Mekanı cennet olsun.

Yazarın Diğer Yazıları