Bozulan ortaklık ve “paralel yapı”

Dış politikada en önemli esas, ülke güvenliği ve menfaatleridir. Eğer küreselleşme çağında milliyetçiliğe gerek yok gibi sakat ve gerçek dışı bir anlayışla hareket ederseniz; sürekli hak ve toprak kaybedersiniz. Tek taraflı dostluk ve iş birliği gösterileri pratikte ülkemize hiçbir şey kazandırmamıştır. Sayın Başbakanın son Yunanistan gezisi, Sayın Gül’ün Ermenistan’a yaptığı futbol maçlı ziyaretine benzemektedir. Barışı hiçbir zaman düşünmemiş olan kendini güçlü hissettiği zaman Türkiye’ye saldıran, güçlü olmadığı zaman Türk tehlikesi yaygarası çıkaran Yunanistan, sürekli aleyhimize genişlemektedir. Ege’de karasularımız ve hava sahamız artık korunamaz hale gelmiştir. Ege’de vatan toprağımız olan birçok küçük ve büyük adamızda Yunan bayrağı dalgalanmakta, Yunan askeri birlikleri cirit atmaktadır. Bunlar pek basında yer almaz, çünkü baş patronca engellenmektedir. 
2004 yılında Yunan parlamentosu sözde Pontus soykırımını kabul etmişti. Şimdi de sözde Ermeni, Pontus ve Küçük Asya soykırımını inkarı suç sayan yasayı kabul etmiştir. Buna karşılık biz bir adım önde gitme hastalığına tutulduğumuz için sürekli barış mesajları veriyoruz. Kıbrıs’ta Rumların yaptıkları soykırımı ve Karabağ’da, Hocalı’da Ermenilerce yapılan soykırımları TBMM’de kabul edebildik mi? Ayn el-Arab’a geçen silahlı peşmerge sürüsüne yasaları çiğneyerek izin verirken, biz de Kandil’e geçeceğiz ve yakın tehlikeyi ortadan kaldıracağız diyebildik mi? Türkiye içeride birbiriyle boğuşmaktan bu ve benzeri konulara eğilemiyor. Yapay gündem maddeleri ile uğraştırılıyor. 
Azerbaycanca ne kadar yanlışsa, Osmanlıca da o kadar yanlıştır. Bunun doğrusu Osmanlı Türkçesidir. 1299’daki kurucu irade ve güç olan Türk ile uzun bir dönem yabancılaşan Osmanlı düzenini içimize sindirmekte zorlanırız. Bize göre, bir Türk Devleti olarak kurulan ve az da olsa dönem dönem bu özelliğini koruyan Osmanlıya karşı alerjimiz olamaz. Ancak Osmanlıyı kullanarak Güneydoğu’daki devlet boşluğunu örtmeye çalışanları, Kürtleri temsil dahi etmeyen bölücü ve ırkçı terör örgütüne özerklik verme peşindeki cahilleri de kınarız. Yaklaşan seçimler dolayısıyla her türlü tavize göz yumanlara ve ülkenin birlik ve bütünlüğünü koruyamayanlara karşı gerçekten alerjimiz vardır. 1970 ve 80’li yıllarda bölücü ve ırkçı terör örgütüne, haksız ve belgesiz Ermeni iddialarına karşı  “masa”lar kurulmuştu. İngilizce, Fransızca, Almanca broşürler çıkarılmıştı. Şimdi bunlardan eser yok. Terör örgütü ile muhabbet ve Ermenistan’a taziye mesajları var. Şimdi bu masalar hangi antikacıda ise; söyleyin de alıcısı olalım. 
Türkiye üzerindeki operasyonlara rakiplerini alt etmek için müsaade edip, ortak olup milli kurumları ve milli direnç noktalarını zayıflatanların, kullanılanların şimdi ağlayıp sızlaması neden? 12 senedir iktidarla ortak iş yapanların günahları saymakla bitmez. Bunlar İslâm’la bağdaşır mı? Şimdi ’paralel yapı’ya yakın gazetecilerin tutuklanmasına karşı endişelerini ve hayal kırıklıklarını beyan eden, aşırı tepki gösteren ABD ve AB çevreleri yüzlerce suçsuz mazlum sivil ve askere oynanan hukuk dışı uygulamalar ve kumpaslar karşısında neden tepki göstermediler? Birçok kişinin istikbali ve hayatı ile oynanırken, intiharlar ve yargısız infazlar görülürken, bugün ne olduğu ortaya çıkan Ümraniye ve benzeri davalarda adalet çiğnenirken, bu işlemlerde merkez rol oynayan, şimdi adalet isteyen cemaat mensupları dün neler yaptılar ve yazdılar? Paralel yapı, devlete karşı devlet içinde devlet gibi hareket edebilmektir. Buna göre kadrolaşmaktır. Buna yıllardır imkan sağlayan iktidar şimdi hiç şikayetçi olmasın. Milli iradeden ve sandıktan sıkça bahsedenler, kendilerine emanet edilen milli iradeye ortak ve ortaklar yarattılar. PKK-KCK, bir paralel yapı değil mi? Dün yanlışları, baskı ve hukuksuzlukları bizzat yapanlar ve alkışlayanlar şimdi demokrasi ve özgürlük kahramanlığına soyundular. Ortaklar arasındaki mücadele öyle bir şiddetlendi ki 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları iktidarı zor duruma düşürdü. Bugün de yolsuzlukları ortaya çıkaranlardan adeta öç alınıyor. Haksızlık ve hukuksuzluk kime yapılırsa yapılsın savunulamaz. Dün de bugün de... Hukuk herkese lâzımdır.

Yazarın Diğer Yazıları