Bu bizim öykümüz !

Ne diyor şarkıda;

-Bu benim öyküm, birazcık yaralı,

Kalbimin pek çok yeri yamalı,

Kan akar kanadımdan, düşer yere kalanım..

**

Ve şöyle devam ediyor;

-Böyle yazılmadı ya da ben öyle kandım,

Şimdi tek başımayken kimin öyküsü bu?

**

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim;

Bu bizim öykümüz..

Birazcık yaralı falan da değil üstelik..

Bildiğin, yara bere içindeyiz..

**

Bizim hikayemiz ama, uzaktan, tepkisiz, sessiz, dişlerimizi sıkarak izlemeye devam ediyoruz..

Gören-görmeyen hesabı yok artık..

Herşey gayet açık;

"Simit hesabı yaparak, parmağındaki yüzükle iktidara gelenlerin,

altlarına çektikleri 500 milyon dolarlık uçaklarla, Simit Sarayı'nın 500 milyon dolarlık borcunu, devletin bankası üzerinden, milletin sırtına yıkmaya kalktıkları bir öykü bu.."

Ve bu bizim öykümüz..

**

Millet eline kağıt kalemi alıp, hesabı yapmaya başlayınca..

Muhalefet meclis kürsüsünden bu ayıbı yüzlerine vurunca..

Var olsun, Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, "Tank Palet gibi milli ve stratejik bir fabrikamız için 50 milyon dolar bulamazken, simitçinin 500 milyon dolar borcunu milletimizin sırtına yıkamazsınız" diye haykırınca..

Yenilen haltı duyduğunda, yediği simit milletin boğazına dizilince..

Dört gün sonra devreye girdi, simit hesabıyla iktidara gelen Tayyip Erdoğan..

Dedi ki;

"-Ziraat Bankası Genel Müdürü'yle görüştüm.. 'Gündeme geldi ama almaya niyetimiz yok" dedi..

Karşıymış zat-ı şahaneleri..

Onu da ekledi..

**

Satışından 3 ay sonra, Katarlı işadamı(!) yarısına 300 milyon dolara ortak olduğuna göre, fiyatı 600 milyon dolar olan şirketi, 'Kendisine aşık' işadamına 200 milyon dolara veren kendi değilmiş gibi..

Ankara'nın göbeğindeki devasa ve çevre kirliliği alışveriş merkezini devletin bankasının sırtına yıkıp, milletvekili hanımefendinin eşini kurtaran kendi değilmiş gibi..

Türk Milleti'ni 25 yıllığına köprü ve otoyol şirketlerine borçlandıran kendi değilmiş gibi..

Türkiye'den büyük(!) gördüğü müteahhitlerden birinin, üstelik millete küfredenin, 500 milyonluk vergi borcunu ıslık çalarak silen kendi değilmiş gibi..

Tüm bunları yaparken, genciyle-yaş almışıyla, milleti tanzim satış kuyruklarına mecbur bırakan kendi değilmiş gibi..

Ekonomiyi bir damadına, savunma sanayini diğer damadına teslim edip, Türkiye Cumhuriyeti'ne aile şirketi muamelesi yapan kendi değilmiş gibi, 'Şiddetli karşı çıktı..'

**

Neden?

Çünkü, vatandaşın da benim de aklım almaz hazinenin hesabını yapmaya..

Çünkü, vatandaşın da benim de aklım ermez, savunma sanayiinde dönen milyarlarca doların hesabını yapmaya..

Uzak rakamlardır onlar..

"1 milyar dolar kredi aldık.. 11 milyar euroluk da bir iş aldık" gibi cümleleri, uzaylıların Dünya'ya mesajı gibi dinlerim ben.. Çoğumuz da öyle dinleriz..

Ama simitin hesabını iyi bilirim..

Hepimiz biliriz..

Altına 500 milyon dolarlık uçaklar çektiğimiz kişi de bilir o hesabı..

O hesaba çalışarak gelmedi mi iktidara, nasıl bilmesin..

İşte o yüzdendir karşı çıkışı..

Hayatın gerçeğinden değil, anketin gerçeğindendir aslında..

Onlarca örneği çatır çatır yaşanırken, niye durup durup da 'Simitçi' işinde sesini yükseltti sanıyorsunuz..

Unuttu çoktandır 'Çay-simit' hesabını..

500 milyon doları milletin sırtına yüklemekte sorun yok aslında da, mevzu simitçi olunca iş karıştı..

33 milyar euroluk iş yapacak işadamına, yalnızca 50 milyon dolara askeri fabrika devretmeyi hiç dert ediyor mu?

Ama mevzu simit olunca iş farklı..

**

Gözümüzün önünde yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor..

Yazının başını unutanlar için tekrar edeyim;

"Bu öykü, simit hesabı yaparak, parmağındaki yüzükle iktidara gelenlerin, altlarına çektikleri 500 milyon dolarlık uçaklarla, Simit Sarayı'nın 500 milyon dolarlık borcunu, devletin bankası üzerinden, milletin sırtına yıkmaya kalktıkları bir öykü.."

Hiç sağa sola bakmayın.. Bu bizim öykümüz..

 

Yazarın Diğer Yazıları