Bu kadar şehit niçin verildi?

HÜDAPAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, İmralı ile görüşmelerin bir yıldır sürdüğünü söyledi.

Bunu söyleyen tek kişi o değil.

Mümtazer Türköne de, yaza kadar Apo’nun serbest kalabileceğini, Anayasa ve ana dil meselesinin çözüleceğini söylüyor. Bu,pazarlıkların ne üzerine yapıldığının bir itirafı. Önce Binali Yıldırım, ardından Ahmet Davutoğlu’nun ana dilde eğitim ve vatandaşlıkla ilgili söyledikleri, Türköne’nin açıklamalarını doğruluyor.

Açıkça egemenliğin etniler arasında paylaşılacağı, iki dilli eğitime geçileceği bir döneme giriyoruz. Bunun adı çok ulusluluktur. Egemenliğin paylaşılması, vatandaşın yerine anayasada etnilerin merkez alınmasıdır.

Bu sadece milli devletin tasfiyesi değil, aynı zamanda devletin tekliğinin, birliğinin de tasfiyesidir.

Türköne’nin söyledikleri gerçekleşirse, artık bir Türk devletinden bahsetmek mümkün olmayacak…

Dili parçalanan ülkelerin ne hale geldiğini görüyoruz; ülke dil bölgelerine ayrılıyor, zamanla iletişim dilinin yerini bölgesel diller alıyor. Birbirini anlamayan topluluklar ortaya çıkıyor. Bir ailede birbirinin dilini bilmeyen aile üyelerinin diyalog kuramaması neyse, ülke içinde farklı dil gruplarının oluşması da öyledir.

Şu son çözüm sürecinin bize öğrettiği en önemli husus,birçok maskeli etnikçiyi teşhir etmesidir. Meğer ne kadar milliyetçi veya İslamcı maskeli etnikçi varmış…

Birinci çözüm sürecinde hangi aktörler varsa bu süreçte de aşağı yukarı aynı aktörler devrede. Kimi tercümanlık kimi teşvikçilik, toplumu hazırlama görevi yapıyor. Tek tek gerçek yüzlerini gösteriyorlar.

Yola gelmeyenler ise en yetkili ağızlar tarafından tehdit ediliyor.

Yargı ve siyasi baskı ile muhtemel dirençleri yok edeceklerini, herkesi susturacaklarını sanıyorlar. Ümit Özdağ ondan içeri alındı. Belli ki bazıları da ondan serbest bırakılmış. Gerçek vatanseverlik, milliyetçilik bu süreçte ortaya çıkacak. Bir kişinin yeniden seçilme hırsı yüzünden bir milletin ismi anayasadan siliniyor. PKK silahlı mücadele ile elde edemediğini şimdi barış adı altında milliyetçiliği bastıranların eliyle alıyor. Tepki beklediğimiz birçokları “koltuğuma, statüme dokunmasınlar ne yaparlarsa yapsınlar” çıkarcılığını tercih ediyor.

Evlatlarını, çocuklarını kaybedenlerin çığlıklarını kimse duymuyor. Dün PKK karşıtlığının rantını toplayanlar bugün onunla masa kurmanın rantını topluyor. Bu iç kanatıcı durum karşısında insan sormadan edemiyor; Madem PKK’nın taleplerine evet denilecekti bu kadar şehit niye verildi?..

NOT: Zafer Partisi Genel Başkanı hukuksuz bir şekilde tutuklandığı Silivri’den sosyal medyada yaptığı talihsiz açıklamayı da daha sonra değerlendireceğim.

Yazarın Diğer Yazıları