Bu kadarı hakikaten gülünç oluyor...

Ama öyle keyiften göbeğini hoplata hoplata değil ağzının kenarıyla, acı acı gülebiliyor insan ancak Nagehan Alçı'nın şu satırlarına:

"…Rasim'in polis tarafından yakalanıp zorla mahkemeye götürüldüğü gibi fantastik şeyler yazmışlar. Arkadaşlar, yalan haberin de bir sınırı olur. Siz hayal kurup haber diye yayınlıyorsunuz. Yahu Rasim'in zaten 24 saat polis yanında. Devlet kararı ile yıllardır korunan bir isim. Daha önce de bizim evin kapısına polisin dayandığı gibi yalanlar yazılmıştı… Kara propagandayı da zeka ile yapın lütfen. Bu kadarı hakikaten gülünç oluyor."

***

Niye "fantastik" olsun ki?

24 saat polis korumasında olan hiçkimsenin evi polis tarafından basılmadı bu ülkede sanki!

Hem de sabaha karşı…

Hem de "kaçma şüphesi" olduğu gerekçesiyle…

Niye "kara propaganda" olsun ki?

24 saat polis korumasında olan kimselerin, sabaha karşı evlerine yapılan baskınlarla yaka paça gözaltına alınmaları üstelik de alkışlanarak, desteklenerek, takdirle, hiç haber yapılmadı bu ülkede sanki!

Hem de bizatihi Nagehan'ın da içinde yer aldığı, şimdi bir kısmı FETÖ kumpaslarıyla ilişkili oldukları gerekçesiyle cezaevinde, bir kısmı da firari olan malum medya korosu eliyle…

***

Rasim Ozan Kütahyalı'nın "gazeteci" olduğu iddiasındaki eşi, madem ki, devlet korumasındaki birine "operasyon" düzenlenmesini, buna inananların zekasıyla alay edecek kadar "fantastik" buluyordu, madem ki böylesine "fantastik" bir hale dair yazıp çizmenin "kara propaganda" olduğunu düşünüyordu…

O vakit;

Neden, 83 yaşındaki İlhan Selçuk'un, kapısında devletin polisinin beklediği evine sabaha karşı polis baskını düzenlendiği, yahut yıllarca terörle mücadele eden Türk Ordusu'na komuta etmiş ve yine "devletin koruması altında" bulunan Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ'un, PKK'lı teröristlerin "tanık" olduğu bir dava kapsamında, "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla "tutuklandığı" kumpas günlerinde "demokrasinin zaferi", "sivilleşmenin zaferi", "hukukun önünde eşitliğin zaferi" naraları attı fırsat bulduğu her mecrada?

Neden "darbe" heyulasına dönüştürülmüş iftiranameleri "esas" diye sunarak toplumun gözünün perdelenmesine çalıştı da, "usul"deki hukuksuzlukları yok saydı?

Sahi, Suriyeliler neden buradalar?

İktidar yanlısı gazetelerden birinde yer alan "Suriyeliler" analizinde "Meseleyi doğru tartışabilmek için Suriyelilerin neden burada olduğunu unutmamak gerekiyor" diyordu dün.

Ha şunu bileydiniz!

Türkiye'deki "Suriyeli" mevcudiyetinin daha "milyonlar"la ifade edilmeye başlanmadığı günlerden beri biz de bunu söylüyoruz işte;

"Suriyeliler neden burada?" diyoruz.

"Ne oldu da "Esad kardeşim", bir günde "diktatör, katil, Esed" oldu?" Diyoruz.

O "olan" her ne ise;

"Arap Baharı"nın devamı ise mesela; "ondan vazgeçin" diyoruz!

"BOP"un gereği ise; "şeytana uymayın" diyoruz, "BOP eş başkanlığını bırakın" diyoruz!

Doğu Akdeniz'i ele geçirme projesiyle ilintiliyse; "Suriye'nin KKTC politikasını hatırlayın, tuzağa düşmeyin" diyoruz!

Bunca insan Suriye parçalandığı için ülkelerinden kaçıyorsa; "Suriye'yi parçalayanlar ve onların maşaları yerine Suriye Devleti'yle işbirliği yapın" diyoruz!

Velhasıl şimdi de…

Baştan bu yana sizi uyardığımız halde, "Suriyeliler" vakasının ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik bedelini ödemek zorunda bırakılan niye biz oluyoruz, diye soruyoruz?

Ve, bu uyarıların hiçbirine kulak asmamış bir iktidar olarak, siyasi bedelini niye siz ödemiyorsunuz?

Madem, iktidar yanlıları da "unutulmasın" istiyorlar.  "Fantastik" olmayan bir cevap talebiyle bir kere daha soralım:

Sahi, Suriyeliler neden buradalar?

İnsanın okudukça okuyası geliyor…

Baksanıza Özlem Albayrak, Yeni Şafak'taki köşesinde nasıl güzel, nasıl açık seçik izah etmiş, "Başkanlık Sistemi"nde niye "reform" istediklerini:

"…Türkiye'deki Erdoğan karşıtlarının; görüş, ideoloji, inanç, yaşam biçimi, etnisite ayrımı olmaksızın bir araya gelmelerine hem zemin, hem de olanak sağlamasıyla, sözü edilen o mutlak gücün tehdidi haline de geldi.

…muhalefeti aynı çatı altında ve tek bir aday çevresinde toplaması nedeniyle, 25 yıldır İstanbul ilk kez muhalefete geçti.

…ilk kez Erdoğan'ın iktidarını sona erdirme ihtimali ufukta belirmiş oldu."

Siz söyleyin, insanın okudukça okuyası gelmiyor mu Allah aşkına!

Şaka bir yana da, amiyane tabirle çok afedersiniz "yemişim bekasını bize(iktidara) bir şey olmasın" bundan daha naif nasıl itiraf edilebilir topluma!

 

Yazarın Diğer Yazıları