Bu kanal, kime para akıtacak?

Kanal İstanbul Projesi, yeniden gündeme yerleşti. Çünkü iktidar, "çılgın proje" olarak da adlandırılan Kanal İstanbul Projesi için 75 milyar TL büyüklüğünde ihale açmaya çalışıyor.

Hatırlayalım, neydi bu proje?

Küçükçekmece, Avcılar, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek 45 kilometre uzunluğunda, 150 metre genişliğinde ve 21 metre derinliğinde bir kanal açılacak. Çıkan hafriyatla suni adalar yapılacak.

(Çünkü örnek aldığımız Arap ülkelerinde var bu adacıklar, biz de neden olmasın değil mi? Onlar palmiye yaptılarsa, biz de "ampul" yaparız mesela!)

Kazı aşaması, 4 yıl sürecek, projenin nihayete ermesi 7 yılı bulacak. Tabi bu açıklanan süreler ve açıklanan maliyetler. Projenin 10 yıl da sürmesi mümkün, açıklanandan iki kat fazla maliyete sebebiyet vermesi de.

Çıkacak hafriyat miktarı 1 milyar 155 milyon 668 bin metreküp.

Bu kadar hafriyatın taşınması sırasında yaşanacak çevre kirliliğini siz düşünün. İstanbul'da temiz hava almak zaten zorlaşmışken, iyiden iyiye imkansızlaşacak.

Uzmanlar, projenin açıklandığı 2011 yılından beri bas bas bağırıyor.

Çevre kirliliği, ekolojik denge, doğal hayat, canlılar diyor. Seslerini duyan yok.

Deprembilimciler uyarıyor: Küçükçekmece'nin altındaki fay hattı tetiklenebilir, bölgede heyelan riski artabilir... Uyarıları kale alan yok.

Karadeniz kıyıları, kuzey ormanları, mera alanları, tarım…

Nafile… Hiçbirini umursayan yok.

Susuzluk tehlikesi var deniyorken, bu proje Sazlıdere Barajı'nı tehlikeye düşürecek.

Ama kime ne! İstanbul'un başında muhalif bir başkan var nasılsa, günahı onun boynuna, faturası ona kesilir.

Peki her şeyi geçtim de… Bilime, akla bu kadar ters düşecek bir projenin neye yararı var?

Ekonomiye mi?

Devlet üç kuruşa muhtaç hale gelmiş, vatandaşın faturasından, vergisinden, trafik cezalarından bu üç kuruşu tahsil etmeye çalışırken, girdiği borç batağı yüzünden hazineyi bile tüketmişken; böylesine maliyetli bir projenin de borçlanarak yapılması mı ekonomiyi kurtaracak?

Yap-işlet-devret modelinin bizi daha çok borca batırdığını anlamak için daha ne kadar zarar etmemiz gerekiyor?

O halde anlaşılan o ki, soru yanlış oldu. Sanırım doğru soru şu olmalı idi:

Bu projenin "kime" yararı var?

İstanbulluya mı?

Havası kirlenen İstanbullu, suyu tehlikeye giren İstanbullu, deprem korkusu yaşayan yine İstanbullu.

Üstelik olası İstanbul depreminin gerçekleşmesi, yalnızca İstanbul'un değil, maddi ve manevi tüm ülkenin sorunu.

Hal bu olunca da biz, kanaldaki ters akım suyu ve sebep olacağı ekolojik sorunları konuşuyoruz. Ancak suyun akış yönüne değil, paranın akış yönüne bakmak gerekiyor.

Birilerinin ranttan cebi doluyor mu? Doluyor. O zaman İstanbul batmış, sen yanmışsın ben yanmışım kimin umurunda! Anlaşılan İstanbul'un ihaneti affetmemesi yetmedi, ihanetlerin durması için tüm Türkiye'nin yapılan bu ihanetlerin bedelini -sandıkta- ödetmesi gerekiyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları