Bu karar, kanun yararına bozulmalı!

Bu karar, kanun yararına bozulmalı!

İki MİT mensubu Libya''da şehit oluyor. Cumhurbaşkanı, "şehitlerimiz var" diyor... MİT, şehitlerin cenaze namazlarının kılındığı camilere, üzerinde "Teşkilât Başkanı" yazısı bulunan çelenkler gönderiyor...

Arkadaşları, şehitlerimizden birinin adını ve fotoğrafını sosyal medyada paylaşıyor. Akhisar ilçesindeki cenaze törenine, siyasi parti ilçe başkanları da bilgilendirilerek davet ediliyor. Akhisar Belediyesi''nin basın biriminde çalışan memur, cenazede fotoğraf çekiyor ve bunları Hülya Kılınç adlı gazeteciyle paylaşıyor. Tabii bu fotoğraflarla cenazeye katılanlar da yayınlanmış oluyor. Oda TV, 10 gün sonra, şehit isimlerinin baş harflerini vererek haberi yayınlıyor. Murat Ağırel de kendi Twitter hesabından, isim vermeden sadece bir başsağlığı mesajı yayınlıyor.

***

Derken, açılan davanın görüldüğü İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklar Yeni Yaşam Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ile gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik ve Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel''in "istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek" suçundan 4 yıl 8 ay 7''şer gün hapisle cezalandırılmasına hükmediyor, eski Odatv Genel Yayın Yönetmeni sanık Barış Pehlivan ve gazeteci Hülya Kılınç''a da aynı suçtan 3 yıl 9''ar ay hapis cezası veriyor...

Mahkeme heyeti, tutuklu kaldıkları süre ve aldıkları cezayı göz önüne alarak tutuklu bulunan sanıklar Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç''ın tahliyelerine, savunması alınamayan firari sanık Erk Acarer''in dosyasının ayrılmasına karar veriyor.

Sanık Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci''nin tüm suçlardan beraatine karar veren mahkeme, ayrıca tüm sanıkların "devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak" suçundan ayrı ayrı beraatini kararlaştırıyor...

İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi''nin kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından 28 Ocak 2022''de onanıyor.

Onama kararı üzerine haklarında verilen hüküm kesinleşen sanıklardan Pehlivan ve Ağırel, cezalarının kalanının infazı için Çağlayan''daki İstanbul Adalet Sarayı''na giderek teslim oluyor ve cezaevine gönderiliyor.

***

Olayı kamuoyuna "Libya''da şehitlerimiz var" diye duyuran kişi, Cumhurbaşkanı... Cenazelere çelenk gönderen kişi, adı üzerinde "Teşkilât Başkanı"; cenazeye siyasi parti ilçe başkanlarını davet eden ve bilgilendiren kişi, bir devlet görevlisi; cenazede görüntü alan kişi, bir devlet memuru; konuyla ilgili şehitlerden birinin evinin bulunduğu mahallenin muhtarının ifadesine iddianamede yer veren kişi, iddianamenin savcısı; şehitler için fotoğraflı paylaşım yapan da geçmişte birlikte çalıştıkları arkadaşları ama bütün bu olan bitenlerden Barış Pehlivan ve Murat Ağırel ve mahkûm edilen diğer gazeteciler sorumlu öyle mi?

Ortada gerçekten bir suç varsa, şehitlerin kimliğini ifşa eden herkes yargılansın! Yok, yapılanların tamamı, iyi niyetli paylaşımlar veya faaliyetler ise ki öyledir; iyi niyet Cumhurbaşkanı için "Teşkilât Başkanı" için kaymakam için memur için şehitlerin arkadaşları için savcı için geçerliyse, gazeteciler için neden geçerli sayılmıyor da göz göre göre adaletin çiğnenmesine izin veriliyor?

***

Böyle adalet mi olur? Hani yasalar karşısında herkes eşitti? İki gazetecinin, başka konularda yayınladığı belgeli haberlerden dolayı, sadece basın kuruluşları tarafından değil devlet tarafından da ödüllendirilmesi gerekirken verilen bu ceza uygun düşmüş müdür?

Adalet Bakanı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, kamu vicdanını yaralayan bu karar karşısında, "yasalar önünde eşitliğe aykırılık" gerekçesiyle ve "kanun yararına bozma" yöntemiyle, infazı durdurmalıdır.

Böylece Türkiye''nin bir hukuk devleti olduğu da gösterilmiş olur.

İki gazeteci ile ilgili karar, hukuk tarihine nasıl geçecektir, hiç düşündünüz mü? 

Yazarın Diğer Yazıları