Müyesser Yıldız'ı, uyuşturucu kaçakçılığından, cinayetten, banka soymaktan, nitelikli dolandırıcılıktan filan göz altına almış olsalardı daha az gülerdik!.. 'Askerî casusluk' nedir ya!..

TSK'ya kumpaslarda bedel ödemiş, hak bildiği yolda gözünü budaktan esirgemeyen, devlete ve millete sadakati, milliyetçiliği herkesçe bilinen ve gıpta edilen Müyesser Yıldız 'askerî casusluk' yaptı öyle mi?

Müyesser, bu kumpası da atlatır atlatmasına da, ona bu karayı çalanlar insan içinde onun kadar rahat gezebilirler mi, işte o şüpheli…

***

Oda Tv'de avukatları vasıtasıyla gönderdiği mesajda her şeyi özetliyor aslında Müyesser: "Gazetecilik bir kez daha yargılanmak isteniyor. Ama iş bu kez öyle bir boyuta geldi ki, yapılmayan haberin hesabı sorulmak isteniyor. Haber kaynağı ile bir şey konuştun, ikna oldun veya olmadın veya doğrulatamadın veya devletin güvenliği açısından sakıncalı buldun; haberi yapmazsın. Veya ilgi ve bilgi alanına girmediğinden yapmazsın. Ben bir haberi en az 3 kaynaktan doğrulatmadan yapmam. Hele devletin güvenliğini ilgilendiren konularda -değil kelimeleri- noktayı, virgülü dahi düşünürüm…

Biriyle görüşmüşüm, söyledikleri doğru ya da yanlış, haberi yapmayınca, 'Niye haber yapmadın?' denerek casus olmakla, haberi yapsan da devlet sırlarını ifşa ile suçlanacaksın. "Kırk katır mı kırk satır mı?" yani. Çağ atlayan Türkiye böyle bir suçlamayı da gördü…

Vatandaşımızın anlaması için şu örneği vermek istiyorum: Yolda yürüyorsun, kiraz alıp evine geliyor ve o kirazı yemiyorsun. Sonra gelip sana: "Kirazı neden yemedin?" diye sorulması gibi bir şey bu…

***

Haber kaynağıyla görüşmek suç öyle mi? Yani o 'haber'i yapmamış olmak önemli değil!..

Gazetecilik ne kadar da zorlaştı böyle!.. Gazeteci 'yapmadığı haber'den suçlanıyor!.. Söz konusu haberi yapsaydı suç işlemiş olacaktı!.. Yapmadı, yine suçlu!.. O zaman suçlama türleri, demokrasimize uygun biçimde çeşitlendirilebilir...

Haberi yapmadı ama aklından geçirebilir!.. Aklından geçirme ihtimali var!.. Aklından geçirme ihtimalini aklından geçirebilir!.. Bunun gözü göz değil!..

Müyesser'in kendi örneğiyle yürüyelim: O kirazları neden yemedin? (Yeseydi eğer) O kirazları neden yedin? Kirazları yemedin ama aklından geçirdin!.. Kiraz yemeyi aklından geçirme ihtimali var!.. Kiraz yemeyi aklından geçirme ihtimalini aklından geçirebilir!..

***

Biz Müyesser'i uzun yıllardır tanırız… İnsanların kendisi hakkındaki iddiaları, kendisinden önce yandaş medyadan öğrendiği günlerden önce de tanırdık!.. TSK'ya kurulan kumpaslardan onlarla birlikte bedel ödediği günlerden önce de tanırdık… 28 Şubat'tan önce de tanırdık…

Tartışılmaz vatanseverliğine şahidiz… Katıksız milliyetçiliğine kefiliz… Türk devleti ve milleti için fedakârlığının sınır tanımadığını iyi biliyoruz… Dostluğuna, arkadaşlığına, vefasına, karakterine, dürüstlüğüne el basarız…

Onu 'askerî casusluk'la suçlamak, casusluğu bilinen birini asker yapmaktan daha absürt bir iddia olabilir ancak… Bu leke ona tutmaz da bu lekeden medet umarak ona yeni kumpas kuranlar vicdanlarını nasıl kurtaracaklar bilinmez…

***

Belki de bu 'yeni sürüm kumpas'ı hazırlayanlar haklı!.. Belki de biz yıllarca Müyesser'i yanlış tanımışız!.. Müyesser belki de azılı bir suçlu!.. Ama rica ediyoruz, onu 'askerî casusluk'tan değil de 'uyuşturucu karteli yönetmek'ten veya 'Ramazan'da sosyal mesafe kuralını hiçe sayarak kumarhane işletmek'ten gözaltına aldıklarını açıklasınlar da biz de rahatlayalım!..