Bu siyaset reform yapamaz

İçinde bulunduğumuz siyasi atmosferden nitelikli bir reform çıkmaz. Hem siyasal sistem ve hem de siyasal sistemin yönetiliş biçimi ve siyasal iktidarın aldığı tavır, tutum beklentileri karşılayacak özelliklere sahip değil.

Diyeceksiniz ki bu kanaate nasıl varıyorsun, nereden biliyorsun?

Bu kanaate, içinde bulunduğumuz siyasal gelişmeler ve süreçlerden varıyorum.

Nereden biliyorsun sorusuna da şöyle cevap veriyorum: Siyasetin çözüm üreteceği atmosfer olması lazım. Bu yok. Daha doğrusu işbaşındaki reform yapacağını söyleyen iktidarın bizzat kendisi yapacağını söylediği reformların önünü teker teker kapattı ve kapatmaya da devam ediyor.

Reformun önünü ilk kapatan hamle Çakıcı'dan geldi. MHP bu hamlenin arkasında durunca, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle" misali, AKP'ye "frene bas" çağrısı yapıldı.

Ardından Arınç olayı patladı.

Çakıcı etkisi, şekil değiştirerek Arınç'la birlikte saraydan ses verdi.

Sonuç; karşı siyasal aktörlerin istediği gibi oldu.

Arınç'a yapılan tasfiye, MHP'ye umut, Türkiye'ye "şimdilik bekle", uluslararası ekonomiye de küçük bir sinyal oldu.  Yükselen sese baktılar ama beklenen gerçekleşmedi.

Peki, hiçbir şey değişmeyecek mi?

AKP'nin yıkılışını durduracak büyük bir gelişme olmayacak.

Ne olacak?

Küçük çaplı, lakin okkalı sözlerle donanmış, birkaç adım olabilir.  Bunun dışında kimse, Türkiye'nin belini doğrultacağı çok önemli gelişmeler beklemese iyi olur.

Dikkat ederseniz, merkez siyasetin aktörleri tekrar makarayı eskiye sardı ve o tondan devam ediyor. Bunun son örneği, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, tank palet fabrikasından hareketle "Orduyu sattınız" şeklindeki sözlerinin çarpıtılmasıdır. "Orduyu sattınız" diye iktidarı suçlayan vekil, TSK'yı aşağılamıyor. Tam tersine tank paleti de orduyla (TSK) eşleştirerek her ikisini de sahipleniyor. Çünkü bu gerekçeyle iktidarı suçluyor.

Çarpıtılan bu durum, partilerin grup konuşmalarında, merkez siyasetin dilinde kitlelerin ikna edilmesi için kullanıyor.

Siyasi alanı germe ve düşmanlaştırma davranışı, bu olayla birlikte "CHP bir milli güvenlik sorununa dönüştü" ithamına kadar vardırılıyor.

Böyle bir siyasi atmosfer nasıl reform yaratabilir?

Muhalefete dayanamıyor.

Eleştirileri düşmanlık sayıyor.

Farklı görüşlere aşırı hoşgörüsüz ve tahammülsüz.

Bir tek kendini meşru görüyor.

Bir tek kendi söylemlerinin kabul edilmesini istiyor. Bu haliyle de aşırı bencil.

Öyle ki, şaşılacak derecede siyasal düzene karmaşa sokuyor. Hâlbuki her biri kurulu siyasal sistemin ve anayasal düzenin bir parçası olan muhalif siyaset, bir  "güvenlik sorunu" değil, anayasal düzenin aleni, zorunlu ve meşru bir parçasıdır.

İktidar ve çevresi bu meşruiyet alanını yok etmek istiyor. 

Çünkü düşman olarak algılıyor.

Bu durumda, böyle bir siyasi aklın Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu doğru tespit etmesi, kronikleşen problemleri doğru anlayıp çözümlemesi mümkün müdür?

Değildir.

Zaten hâl ve hareketleriyle bunu doğruluyor.

Sonuç olarak bütün bunlardan bir kanaate varıyoruz ve diyoruz ki: AKP iktidarıyla, kurduğu Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi, sorun çözemez, ancak sorun üretir. İşte üretiyor.

Öyle görülüyor ki, Cumhur ortaklığı getirdiği Partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte tarihten silinecek.

 

Yazarın Diğer Yazıları