Bütçeye bakınca
Kısaca ifade etmek gerekirse halkın vergileri başta olmak üzere diğer kamu gelirlerinin hükûmet tarafından nasıl harcanacağının belirlendiği kanundur bütçe kanunu.
Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM’ye sunulan 2025 bütçesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile kabul edildi. Bu ay Meclis Genel Kurulu’nun gündemine gelecek bütçe 14 trilyon 731 milyar TL olarak ön görülmüştür. Bütçe gelirlerinin 12 trilyon 800 milyar olarak öngörüldüğü teklife göre GSMH’ya oranı %3,1 olan 1,931 milyar TL bütçe açığı gerçekleşecek. Teklifin hiçbir harfi değişmeden genel kurula geleceği ve geçeceği görülüyor. Devlet faaliyetlerinin aksamaması için süreli olan bütçe kanunları Cumhurbaşkanlığı tarafından TBMM’ye geri gönderilemiyor.
Bütçe kanunları tarım, sağlık, eğitim, güvenlik ve savunma gibi alanlarda ödenekler içermektedir. İdarelerin bütçelerinin ayrıntılarına dikkatlice bakınca hükûmetin söylediğiyle yaptığı ve yapmak niyetinde olduğu ama gizlediği şeyleri de görebiliyoruz. Genellikle uzun yıllardır gelenekleri ve politikaları oturmuş bütçelere sahip idarelerin bütçeleri genel politikalarla örtüşüyor; ancak cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtikten sonra kurulan bazı birimlerin bütçelerinin görünürde yapılan işle orantılı olmadığı görünüyor.
Örneğin İletişim Başkanlığı sürekli olağandışı artan bütçesiyle bu açıdan dikkat çekiyor. İletişim Başkanlığı’nın bütçesi kurulduğu 2018 yılında 114.306.000 TL iken, 2022 yılında 1.969.521.000 TL’ye yükselmiştir. 2025 bütçesinde ise bu oran 6,1 milyar TL olarak yer almıştır.
İletişim Başkanlığı devlet için değil ama AKP için çok verimli bir hizmet sunmaktadır ve karşılığını artan bütçesiyle almaktadır. Bütçesindeki artışa bakılırsa önümüzdeki dönemde daha etkin olması beklendiği anlaşılıyor. Bütçesi gibi personel sayısı da artmaya devam etmekte olan kurumun kurulduğu 2018 yılında 584 olan personel sayısı, 2019 yılında 1.433’e yükselmiş. Sayının yerel seçimlerden sonra 721’e düşmesi de dikkat çeken bir gelişme… Yerel seçim yılı olan 2023’te bu sayı 1.404’e çıkmış. 2024 yılı Ocak-Haziran döneminde 1.656 personel kurumda görev yapıyor.
Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün yerini alan kurumun kendi sitesi incelendiğinde bu kurumdan devraldığı görevlerin dışında yeni görevler üstlenmiş olduğu ve bu görevlerin muğlak ifadelerle anlatıldığı görülüyor. Harcamaları şeffaf olmayan, sürekli artan bütçe ve personelle Türk halkına nasıl bir katma değer sağladığı merak edilen kurum kendini tamamen AKP’nin siyasi propaganda faaliyetlerine adamış bulunmaktadır. Diğer idarelerle kıyaslandığında hatırı sayılır büyüklükte bir bütçeye sahip olan başkanlık, millet iradesini milletin vergisiyle manipüle eden kurum haline gelmiştir.
Bu kurumun varlığı demokrasinin başlıca engellerinden birisidir. Bu kurumun var olmaya devam etmesi, Türkiye’de yapılacak hiçbir seçimin iktidar ve muhalefet arasında eşit şartlarda geçmeyeceğinin göstergesidir. Halkın iradesinin devlet imkânlarıyla manipüle edilmesidir.
Bugün yapılanların ilk çok partili seçim olan 1946 seçimlerinde yapılan açık oy gizli sayım garabetinden farkı yoktur. Trafolara kedi girmesi bahanesiyle oy sayım merkezlerinin bakanlarca basılması gibi, mühürsüz milyonlarca oyun geçerli sayılması gibi… Organize dezenformasyona en güzel örnek dezenformasyonla mücadele edeceği iddiasında bulunan iktidarın montajlı videolarla yaptığı mitinglerdi. Öyle ki, Cumhurbaşkanı bir televizyon programında “CHP Genel Başkanı sırtını PKK terör örgütüne dayamıştır. Kılıçdaroğlu'nun Kandil'dekilerle video çekimleri var. Bunları yayınladılar 'haydi, haydi, haydi' türü. Anladınız mı? Kandil'dekilerle bu şekilde; ama montaj ama şu ama bu. PKK'lılar bunlara destek verdi." sözleriyle yapılanları sahiplenmekte mahsur bile görmedi.
Bu kurum devletin değil hükûmetin aygıtıdır. Kamu menfaati yerine muktedirin, iktidar partisinin menfaatlerini her türlü kara propaganda araçlarını da kullanmak suretiyle hiçbir etik kaygı taşımaksızın gerçekleştirmek için kamu kaynaklarını kullanan bir örgüttür. Nasıl ki Almanya’da artık bir propaganda bakanlığı yoksa bu kurumun da modern ve medeni Türkiye’nin demokratik geleceğinde yeri olamaz, olmamalıdır.