Butto'yu öldüren strateji!

Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref, 2004 yılında İslam dünyasına rönesans çağrısında bulunmuştu. Washington Post ve Hürriyet gazetelerinde yayınlanan yazısından çok açık bir şekilde anlaşıldığı gibi Müşerref, İslam dünyası için ortaya attığı görüşleri ABD’nin Büyük Orta Doğu projesinden almıştı.
Müşerref,  “Ben, bu kördüğümü çözmek için, Müslüman ve Müslüman olmayan dünya için ’kazan-kazan’ yaklaşımını içeren ’Aydınlanmış Ilımlılık Stratejisi’ni öneriyorum. Bu iki cepheli bir stratejidir. Birinci cephede Müslüman dünya, militanlığı ve aşırılığı bırakıp sosyo-ekonomik kalkınmayı benimsemelidir. İkinci cephede Batı ve özellikle ABD, siyasi anlaşmazlıkların adil bir biçimde çözümlenmesine ve mahrumiyet içindeki Müslüman dünyanın sosyo-ekonomik kalkınmasına yardımcı olmalıdır” diyordu...
Müşerref, Taliban’dan El Kaide’den, aşırılıktan bahsediyordu!
Oysa, Taliban ve El Kaide’yi ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan ve Pakistan gizli servislerinin kurduğunu, daha sonra Taliban’a komuta edecek 200 kişinin Pentagon’da eğitildiğini dünyada en iyi bilen kişilerden biri Müşerref’ti. Söz konusu örgütlerin eylemleri üzerinden İslam dünyası suçlu durumuna düşürülüyordu.
Müşerref, Batı ve özellikle ABD’den yardım dileniyordu!
Oysa Batı ve ABD’nin stratejisi, İslam dünyasının elindeki enerji kaynaklarını ele geçirmeye dayalıdır. İslam dünyasında bir rönesans gerçekleştirmek için ABD’nin öğütlerine, planlarına göre hareket ederseniz, teslimiyeti hızlandırmış olursunuz!

* * *

Uzunca bur süredir Suriye, ABD’nin sıcak gündeminden düşürülmüştü. Son olarak İran’ın da nükleer silah yapmaktan vazgeçtiğine dair bir CIA raporu yayınlanmıştı. Çünkü ilk hedef olarak Pakistan belirlenmişti. ABD, aşırı grupların iktidarı ele geçirmesi halinde Pakistan’ın elindeki nükleer silahların özellikle İsrail aleyhinde kullanılabileceğinden endişe ettiğini açıklıyordu.
Pakistan’daki aşırılar, Taliban gibi bir rejim planlıyordu. Müşerref de kontrolden çıkan bu güçlere karşı mücadele ediyordu. ABD, Pakistan halkının önüne yeni bir alternatif çıkarmak için Benazir Butto ve Navaz Şerif’in ülkeye dönmesi ve seçimlere katılması için Müşerref’e baskı yaptı. Müşerref bu baskıya direnmedi ama, Şerif’in seçimlere katılmasını engelledi. Butto’ya ise ülkeye girişinde suikast girişiminde bulunuldu. 150 kişi öldü.
Bu sırada Amerikan basınında Pakistan’ın nükleer silahlarının ABD’ye taşınması veya ABD’nin Pakistan’a doğrudan müdahale etmesi gündeme getirilmeye başlandı. Bir ülkeye nasıl müdahale edilir? O ülkede iç çatışma çıkar, kan gövdeyi götürür! Bu durum, nükleer silahların ne olacağı, kimin kontrolüne gireceği sorusunun cevapsız kalmasına, dolayısıyla müdahalenin meşru sayılmasına yol açar. İşte Pakistan’da başlatılan operasyonun hedefi budur.
ABD, Afganistan ve Irak’tan sonra Pakistan’ı da işgal ederse, ekonomik olarak ne duruma düşer, üçüncü bir ülkeyi işgal etmeye takati var mıdır tartışılabilir. Fakat ABD’nin Rusya ve Çin karşısında başka şansı kalmamıştır. Pakistan kalesi elinden çıkarsa, Avrasya satrancını kaybedecektir.

* * *

Sonuçta, Benazir Butto öldürüldü, Pakistan’da kaos başladı. Çatışmalar iç savaşa dönüşürse, ABD, Pakistan’a da askeri müdahalede bulunacaktır. Ülke içinde İslam adına hareket ettiğini iddia eden gruplar, çatışmanın tarafı olarak dış müdahaleye davetiye çıkarmaktadır.
Butto’nun öldürülmesinden sonra Pakistan halkının, sağduyu içinde hareket etmesi çok zor. Navaz Şerif, intikamdan bahsediyor.
Büyük Orta Doğu Projesi, adım adım sürdürülüyor? Neydi projenin uygulama şekli? 22 İslam ülkesinde haritayı değiştirmek!
İslam ülkeleri, bu projeye karşı ortak hareket etmek için önce iç barışı sağlamak gerektiğini kavrarsa, asıl rönesans bu olur. Yoksa, daha çok Müslüman kanı dökülecektir!

Yazarın Diğer Yazıları