Bütün amaçları İstanbul’u Vatikan yapmak
ABD Başkanı Barack Obama’nın, Ruhban Okulu dayatmasına emekli büyükelçiler, uzmanlar ve siyasetçiler tepki gösterdi. İşte o tepkiler:
CHP Bursa Milletvekili Onur Öymen:
Patrikhane yetkilileri Türkiye’ye isteklerini kabul ettiremediklerini, bu nedenle uluslararası baskı yaptıracaklarını ifade ettiler zaten. AKP iktidarı ise bunun karşısında son derece dirençsiz davranıyor. Patrikhane kendisine bağlı bir okul açılması konusunda ısrarlı. Ancak anayasamıza göre bu mümkün değil. Obama’nın Ruhban Okulu açılsın isteğine karşı ise Başbakan Türkiye’nin tavrını ortaya koyacağı yerde bu yönde çalışmalarının olduğunu ifade ediyor. Hiçbir direnç olmadığı gibi, Türkiye’nin savunduğu görüş bile dile getirilemedi.
Emekli Büyükelçi
Nüzhet Kandemir:
Lozan Antlaşması çerçevesinde azınlık okullarının Türk eğitim sisteminin kapsamının dışında açılması ve görevini yürütmesi mümkün değildir. Bir ABD başkanı ilk defa kendi ağzından bunu söylemiş olabilir. Türkiye de buna formül arıyor anlaşılan. Bu formül ancak Türk eğitim sistemi çerçevesinde bulunabilir. Azınlık okullarının bu kapsam dışında açılması mümkün değildir. Eğer bağımsız olsun denmek isteniyorsa bunun olması elbette kabul edilemez. Bağımsız açıldığı takdirde Lozan Antlaşması kapsamının dışına da çıkılacağından bu formül uygun görülemez.
Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Nurullah Aydın:
Önümüzdeki günlerde Ruhban Okulu’nun açılması, Fener Rum Patrikhanesine ekümenik hakkının verilmesi ve Vatikan gibi İstanbul merkezli bir yapının kurulacağının bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan konu sadece Heybeliada Ruhban Okulu olarak düşünülmemelidir. Çünkü Roma kenti içinde Vatikan gibi devlet içinde devlet şeklinde İstanbul’da da Fener Rum Patrikhanesi gibi tamamen ABD’nin denetim ve kontrolünde olan bir dini merkez kurma projesi olarak değerlendirmek gerekir.
CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman:
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması Sevr anlaşmasının taleplerinden bir tanesinin hayata geçmesi anlamına gelir. Lozan’ın delinmesi bir yana Sevr’in hükümlerinden bir tanesini kabul etmektir. Bugün Fener Rum Patriği kendisine illegal olarak Ekümenik demektedir, yabancı devlet başkanlarıyla bu sıfatla görüşmektedir. Eğer Heybeliada Ruhban Okulu açılırsa, anayasanın eğitim birliği ilkesine aykırı bir tutum olacaktır. Bunun ardından gelecek tehlike bellidir. İstanbul Ortodoks kenti yapılmak istenecektir. Vatikan benzeri bir yapı kurulmak istenecektir. Türkiye’yi yönetenler edilgen davranacaklarına bunu görüp bilinçli adım atmalıdırlar.
Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran:
Heybeliada meselesi ABD ve Avrupalıların Türkiye’ye dayattığı politika. Okulun kapatılmasının nedeni Ruhban Okulunun devlete bağlı olmak istememesiydi. Şimdi de sanki özel, ayrıcalıklı bir kurum gibi kendi kendini yönetecek biçimde bir okul olmak istiyor ve Patrikhane ile bağlantılı olarak bu hareket yürütülüyor. Bu teslimiyetçi tavır karşısında da Batı ve ABD’de bu politikadan yararlanmak istiyor. Siyasi irade eğer kararlı davranabilse bu mesele bir daha ne Türk kamuoyunun önüne gelir ne de dünya kamuoyunun. Ama siyasi irade bu kararlılığı gösteremiyor.
Raporlarla baskı yapıyorlar
ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile ilgili yayımladığı 27 Ekim’deki sözde insan hakları raporunda, Ruhban Okulu’nu ön plana çıkardı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un açıkladığı 2009 Yılı Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu’nda Rum Ortodoks kiliselerinin yönetimine önemli kısıtlamalar getirildiği iddia edildi ve Türk hükümetinden buna çözüm getirmesi istendi. Raporda, Fener kilisesi ekümenik olarak tanımlanarak Türk hükümetin bunu tanımadığı vurgulandı. Raporda, ayrıca Heybeli Ada Ruhban okulunun yeniden açılması, Fener Papazı Bartholomeos’un ekümenik patrik olarak tanınması istendi.