Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş HOCAOĞLU

Durmuş HOCAOĞLU

Büyük Kitle’nin Derinliksiz ve Kaba Milliyetçiliği: Ekzistansiyel

Dile getirmesi hiç de kolay değil; çünkü ağzına alanın ağzını yakıyor, ama cesâretle neşter vurulması gereken gerçek de bu: Türkler artık eski Türkler değil. Ne mânâda ve neden dolayı? Şu mânâda ve şundan dolayı: Türkler, bin yıldır adlarını verdikleri, anayurtları Orta-Asya’dan daha bile fazla kendileriyle idantikleştirdikleri, üzerinde dünyanın en muhteşem insanlık adası olan Osmanlı’yı inşâ ettikleri ve o tarihten beri de muhafaza ve müdâfaa etmek içün kanlarını sebil gibi akıtmakta tereddüt etmedikleri vatanlarını ve bu vatan üzerinde müesses devletlerini ve bu ikisiyle, tabiatı ve mâhiyeti gereği, ayrılmaz bir bütünlük oluşturan millî hâkimiyetlerini, Avrupa Birliği tutkusu uğruna başkalarıyla bölüşmek, paylaşmak, devretmek husûsunda ciddî bir temâyül gösteriyorlar. Fakat beri yandan aynı Türklerde, bu temâyüle taban-tabana zıt olarak, gayet kavî bir ekzistansiyel milliyetçilik de var; hem de adetâ bir volkan gibi. Ne var ki, bu temâyül, artık onların, bütün taşkın ekzistansiyel milliyetçiliklerine karşılık, millet olmaklığın kemâl noktasına, zirvesine eriştikleri bu coğrafyada düşme çizgisinin de üstünde durduklarını göstermektedir.

İmdi, bu noktada, bâzı hususları mükerreren de olsa tavzîh etmekte fayda var.
İlk olarak, gerçekten de Türklerde gayet muhkem bir ekzistansiyel milliyetçiliğin mevcûdiyetinden vurgu ile bahsetmek lâzım gelmektedir; ideolojik bir formata sâhip olmadığından, milliyetçiliği dar kalıplar içerisinde algılayanlar için kabûl edilemez addedilen işbu milliyetçilik iddiası, açıkçası, her hâlinden bedâhat derecesinde bellidir. Lûtfen dikkat: Bu bir ekzistans, yâni bir var-oluş, bir yaşama tarzı hâlinde manifeste edilen bir milliyetçiliktir ve söz gelimi, belirli partilere - MHP ve BBP gibi - taban oluşturmaması, hattâ kendisini alenen milliyetçi olarak deklare etmemesi - meselâ,  “milliyetçi misiniz”  şeklindeki doğrudan bir suâle  “hayır”  şeklinde cevap vermesi - yokluğunun delîli değildir ve olamaz da. Ekzistansiyel Milliyetçilik, kendisini bu şekilde manifeste etmez; çünkü o, her cemiyette olduğu gibi Türk cemiyetinde de dâimâ bir ekalliyet teşkîl eden kognitif milliyetçiliğin aksine,  “kitle milliyetçiliği” dir ve eşyâyı, teferruatına dikkat etmeden bir bütün olarak ve kaba bir şekilde algılayan Kitle’nin bütün özelliklerini taşır: Travmatik bir hâfızaya sâhip Kitle’nin milliyetçiliği olan Ekzistansiyel Milliyetçilik, herşeyi bir bütün olarak ve kaba bir şekilde algılayan Kitle’nin rûhuna uygun olarak, ancak, karşısına travmatik ve bir bütün olarak çıkan kaba etkilere karşı kaba responslar veren, yerine göre sağlam, ancak naif ve kırılgan bir milliyetçiliktir. İşte, bu sebebe binâendir ki, Kitle, bir futbol maçını seyrettiğinde - hele bir de bu maç Viyana’da olunca -, Şâir’in  “duydum akıncı cedlerimin ihtirâsını”  mısrâlarında dile getirdiği gibi, hâla unutulmayan travmatik Viyana kuşatmasının bilinç altından gelen dürtüsü ile bu sportif müsâbakayı bir savaş gibi algılayıp akıncı cedlerinin ihtirâsını iliklerine kadar duymaktadır ve yine bu sebebe binâendir ki işbu ekzistansiyel milliyetçilik, ancak, kaba ve kırıcı, saldırgan, yâni detay bilgisine ihtiyaç hissettirmeden düşmanlık olduğu kavranabilecek düşmanlıkları algılayabilmektedir ve nitekim, gücüne aşırı güvenmekten ileri gelen fütursuzluğu ile, ülkesine karşı kaba bir düşmanca siyâset izlemekte olduğunu gizlemeye ihtiyaç duymayan Amerika’dan en fazla nefret eden ülkeler arasında Türkiye’nin birinci sıraya yükselmesi de bundan ötürü olduğu gibi, kezâ, Ermeni mes’elesini arsızca dayatmağa kalkıştığında ve benzeri konularda da aynı politikayı izlediğinde Avrupa’ya olan alâkasında düşüş olması da bundan ötürüdür.
Tabiatiyle bunda, çok baskın bir belirleyiciliği olan Gladio Kültürü’nün ve cemiyetimizdeki bilgi zaafiyetinin katkısını da gözardı etmemek îcapetmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları