Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU

Hulki CEVİZOĞLU

​​​​​​​Büyüsü bozulan dünya

"Virüs" ve virüs özelinde de "korona virüs" diyoruz.

Aslında bizi korkutan virüsün kendisi değil.

*

Biz insanlar, "ölümden" korkuyoruz.

"Ölümü" düşünüyor, "virüsü" telaffuz ediyoruz!

Zihnimizde ölüm, dilimizde virüs…

*

Evlerine "kapatılmış insanların" 24 saat ekranları başında bilim insanlarını dinlemesi, artık "retoriğe" dönüştü.

Kim daha "güzel konuşacak", kim daha etkili olup, toplumda ve kamu yöneticilerinin gözünde öne fırlayacak!

*

Bu tehlikeli bir boyut.

Çünkü, "kapatılmış insanlar", duydukları bilgilerin neredeyse her gün değiştiğini görüyor ve "Biz -hâlâ- bir şey bilmiyoruz" duygusunu geliştiriyor.

*

Söylemler değiştikçe algılar da karmakarışık oluyor:

Korona virüsü "ölümcül" (ama kurtulanlar, iyileşenler var); "maske bizi korur" (sonra, "sadece hasta olanlar taksın", daha da sonra "hastalık kendini başta gizliyor, herkes taksın"); "maske takmak yetmez" (o zaman niçin takıyoruz?); "dezenfektan kullanın" (sonra "hayır kolonya daha iyi"); "65 yaş üstü sokağa çıkmasın" (sonra "20 yaş altı da çıkmasın"); "virüs ağızdan, burundan ve gözden giriyor" (sonra "yemekle bulaşmıyor", "gözden değil burundan bulaşıyor"); "dezenfektanlar etkili mi?", "dezenfektan tüneli yararlı mı?" ve aklınıza gelen, aklınızda bulunan onlarca soru, onlarca farklı yanıt!

Sınırsız bir evren: Paranoya!

Paranoya sınırı olmayan, evren gibi sınırsız ve sürekli genişleyen bir psikolojik hastalık.

"Görünmeyen düşmanın" her yerde olduğunu "varsaymak" sonsuz ihtimaller doğuruyor.

Sağımda, solumda, önümde, eşyada, hapşırıkta, eşyaların üzerinde, kapı tokmağında, otomobil kapısında, bilgisayarda, cep telefonunda, kalemde, yediğimiz ette, eşimizin dudağında, çocukların oyuncağında, hastanede, klinikte, okulda, camide, askeriyede vd.

*

"Yaşlıları ziyaret etmeyin, onlara bulaştırırsınız" cümlesinde.

*

Böylece "sosyal fobi" ve panik ataklar salgınlaşıyor.

Travmatize dünya toplumu

McLuhan'ın dünyayı "küresel bir köy" olarak tanımlamasının üzerinden uzun yıllar geçti.

*

Şimdi bu kavramı çok daha iyi anlıyoruz.

Hepimiz küçücük bir köyün sakinleri olarak "ölümden" kurtulma yolları arıyoruz.

*

Birbirimize fiziksel olarak ne kadar yakın olduğumuzu, elimiz olmadan yaşayamadığımızı idrak ettik!

Bir "topluluk canlısı" olarak bir araya gelmek, toplaşmak için can atıyoruz.

 *

Korona olarak adlandırdığımız "ölümün" ilacı henüz bulunmadığı için çok korkuyoruz.

Cennet ve cehennem kavramlarını bile düşünemez olduk.

*

"Genelleştirilmiş güvensizlik" dünyasında, yakında, "toplumsal psikiyatrinin" varlığını hissedeceğiz, çünkü o bize "Ben buradayım" diye bağırıp kendisine çekmeye başlayacak.

Yabancılaşma ve kıyamet günü

Yabancılaşma, Marx'ın en ünlü kavramlarından biri.

Toplumda bireyler arasında ya da bireylerle toplum arasındaki bütünleşememeyi, izolasyonu, yüksek mesafeyi (uçurumu) anlatır.

*

Virüsün ölüm etkisi dünyada toplumları birbirine yabancılaştırdı ve toplum diye bir şey kalmadı.

*

Kıyamet günü, ayette "herkesin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün" olarak anlatılıyor.(Abese Suresi).

*

Korona salgını günleri yabancılaşma ve âdeta kıyamet günlerine döndü.

*

Sanki "simüle edilmiş bir dünyada" yaşıyoruz.

*

Artık dünyanın büyüsü bozulmuş olsa da bundan kurtuluş vardır!

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları