Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Çağrı, gündemin örtüsü olursa!..

Sağduyu çağrısı iyi de, bunun dayanacağı zemin ve gündem belli değilse, gerçekleri örtmeden başka bir işe yarar mı? Tehdit altında olan, vatanın bütünlüğü, milletin birliği, milli egemenlik, devletin üniter ve milli yapısı değil mi? O halde gerçek zemin  bunlar olmalıdır. Söz konusu bu kutsallarımızın çerçevesi Anayasamızla belirlendiğine göre, her parti, STK ve vatandaşın bunlara saygı göstermesi şarttır.
Gündem ise; bu kutsalları tehdit eden iç-dış strateji ve saldırılarla, öncelikler olmalıdır.
Türkiye iki koldan sarılmıştır. Bir kol, İstanbul’dan Güneydoğuya kadar uzanan alanda sürdürülen isyan provalarıyla, vatan bütünlüğüne kastediyor. Bu sadece terörist unsurlarla değil, dozu giderek artan ve malum milletvekillerinin öncülük ettiği şehirlerdeki kitlesel eylemlerle yürütülüyor. Devlet, kamu düzenini işletemez, can, mal ve sokak güvenliğini sağlayamaz konuma düşürülüyor. TBMM’de, devletimiz, vatanımız ve milletimize alenen meydan okunuyor.
İkinci kol, Ankara’da. Odak ise, iktidar sahiplerinin ısrarla sürdürdüğü, Türk milleti gerçeği, milli egemenlik, devletin kuruluş esasları ve kimliğine itiraza dayalı politika ve icraatlarıdır. Bunun için, Devletin beyni kabul edilen kurum ve kuruluşlar arasında yaratılan derin güvensizlik ve uçurum neticesinde Türkiye ortak karar alamaz hale getirilip, çözülüyor.
Milletimizin ve devletimizin temellerini hedef alan kalkışmalar bir türlü önlenemiyor. Zira alındığı söylenen tedbirler, son derece yetersiz ve etkisiz kalıyor, devletin gücü tam olarak kullanılmıyor, az sayıdaki polis birlikleriyle yapılan müdahaleler değil önleyici olmak, tam tersine ihaneti cüretlendirici etki yapıyor. Ülkenin dört bir yanında kıyamet kopuyor, Ankara ise derin bir sessizlik  içinde, seyrediyor. Bu vahim durum biraz daha devam ederse, korkarız ki, bugün tedbir olabilecekler, yarın bir işe yaramayacak, ülke bütünlüğü daha da tehlikeli duruma sürüklenecektir.
Onun için gündemin 1. maddesi bu olmalı diyoruz.. Gündemin 2. maddesi de hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması olmalıdır. Yargı, tam bir güvenlik içinde, her türlü tehdit ve hakaretten uzak bir ortamda çalışmalı, kişi, yandaş, şu veya bu partiye göre karar vermemelidir. Herkes bilmeli ve kabul etmelidir ki, suç varsa, müeyyide de olacaktır.
Bu iki zeminin sağlamlaştırılmasıyla, ülkenin kavuşacağı güvenlik ve huzur ölçüsünde; elbette demokrasi, kalkınma, eğitim başta diğer meseleler gündemdeki yerini alacaktır.
Sağduyu çağrısı yapan STK’ların, nelerin üstünü örttüklerini, kurtaralım derken neleri daha büyük tehdit altına soktuklarını iyi düşünmeleri gerekir. Türkiye’nin en hayati meseleleri ortada dururken, gündelik ve özel durumlara ait konularla uğraşılabilir mi? Devletin kendini meşru yargı yoluyla koruma görevini, siyasi müdahalelerle önlemeye çalışmak, mevcut gerilimi azaltmaz, aksine daha da arttırır. 
Hasılı iyi niyet yetmez, yolun ve gündemin de doğru olması şarttır.

Bizim Mayk Hammerler
Mayk Hammer polis romanlarını okuyanlar bilir. İlk cümlesi,  “Ben Mayk Hammer, önce ateş eder sonra işaretlerim. Hep 12’den vururum” dur. AKP nasıl kurtulur gayretleri de buna benziyor.
Malum hukuk, kendi mantığına dayalı bir sistemler bütünüdür. Gerçek kişi ile parti, şirket, dernek, vakıf vb.. tüzel kişilerin hukuku, yetki ve sorumlulukları farklı düzenlenmiştir. Bu görülmeyip,  “parti kapatılmasın, kişiler cezalandırılsın”  denirse, sistem ve mantık çöker, kişilikler hukuku birbirine karışır, hiç hesapta olmayan yeni sorunlar çıkar.
Kişiler cezalandırıldı diyelim. Bunlar genel başkan ve üst düzey bazı yöneticiler olacağından, yerlerine güvendikleri kişileri tayin edip, partiyi arka plandan yöneteceklerdir. Yani illegalite dönemi başlayacaktır ki, bu demokrasiye de, siyasi istikrara da büyük bir darbe olur.   
Kaldı ki rejime yönelen tehdidin, tüzel kişilerden geleni daha tehlikelidir. Çünkü tüzel kişiler birer örgütlenme olduğu için çok güçlüdür.
Rejimin, kendi temel kurumu olsa bile, partilere karşı korunması da zorunludur. Ülkemizde, demokrasiye, egemenliğe ve temellerine musallat partiler daima türemiştir. Bunlara karşı en başarılı çare de yargı yolu olmuştur. Demek ki, Parti kapatmak çare olmuş.
Evet, devletin temelleri daha fazla sarsılmadan, acilen gerçeğimize dönelim!..

Yazarın Diğer Yazıları