Çalım...

Bugünlere denk düşen bazı sözler var. Mesela, trafik kazası haberlerinde, “kişi direksiyon hakimiyetini kaybetti” ... Mesela, “Keskin sirke kabına zarar”, mesela, “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” gibi.
Ünlü Peter Prensibi’ne göre; siyasette veya iş hayatında insanlar yüksele yüksele en lâyık olmadıkları mevkilere gelebilirler...
Bütün bunlar şu sıralarda Başbakan Erdoğan için varit!
Hazret, öfkelendikçe kendisine zarar veriyor. Söyledikleri, daha önce söylediklerini tekzip ediyor. Ve en vahimi ülkeyi yönetirken direksiyon hakimiyetini kaybediyor.

***

Rahmetli -gerçek âkil adam- İhsan Sabri Çağlayangil’in gerçekten “bilgece” bir sözü vardı; “Ben bu günlere, meseleleri mesele yapmamakla geldim.” Bugünkü duruma bir bakalım; mesele yapılmaması gereken konular hergün mesele yapılmakta. Suriye konusu böyle... Eğitim konusu böyle... Zamanı ve gereği olmayan konular mesele yapılıyor ve muhalefetle tartışma konusu oluyor.

***

Lafın gelişi olarak söyledim ama, bazı konuların özellikle bugünlerda ortaya atılması ve “mesele” yapılması boşu boşuna da değil. Maksat mâlum; Türkiye Cumhuriyetinin kurucusunun ve Türk ordusunun bir şekilde tasfiyesi gündemde.
Ve yine mâlum plan gereği, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin temel taşlarından olan, Reşit Galip ve Mustafa Necati Beylerin, Mustafa Kemal’in direktifleriyle kurdukları eğitim sitemi de tasfiye planının içinde...

***

Erdoğan, Afyon’daki patlamada 25 şehit vermemizden sonra Genelkurmay’a ve Orgeneral Necdet Özel’e yapılan eleştirilere kızdı. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de bu elim facianın siyasete malzeme yapılmasına karşıyım. Henüz patlamanın gerçek sebebi ortaya çıkmadı. En büyük ihtimal Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi “uzaktan kumandalı sabotaj” ... Ancak, aceleyle suçlamak ve bu elim hadiseyi, muhalefet yapmak için koz olarak kullanmak “şık” değil, “ayıp”!.. 

***

Ne var ki, ülkedeki konuların tartışma düzeyini ve dozunu hep Başbakan tayin ede gelmiştir. Muhaliflerine, “alçak... şerefsiz...” diyen hep odur. Şimdi, “Benim ordum.. Benim Genelkurmay Başkanım..” diyor ama, bu ordunun komutanlarının çoğu, Kuvvet Komutanları, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ bugün Silivri’de tutsaktır. Davaların “fahri savcısı” da kendileridir!. O komutanlar başkalarının komutanları mı?..
PKK mensuplarıyla müzakere edildiği ortaya çıkınca, “Bunu söyleyenler şerefsizdir, alçaktır” demiş, sonra da Oslo müzakereleri bütün gerçekliğiyle gündeme oturmuştu... “Devlet eşkıya karşısında taraf olamaz” demişti ama, MİT müsteşarının taraf oldukları kanıtlandı... “Şerefsizlik, alçaklık” kimin üzerinde kaldı!..

***

Ağabeyim Gündüz Kılıç, iyi bir futbolcu olmaktan başka, iyi bir yazar ve “bilge” bir spor adamı idi. Hürriyet gazetesindeki bir yazısında mealen, “Futbol, akıl ve kafa sporudur. Oyuncu çok slalom yapar, lüzumundan fazla çalım hastası olursa sonunda ya ofsaytta kalır, ya kendi kalesine gol atar ya da kırmızı kartla oyun dışında kalır” diye yazmıştı. Kasımpaşa kökenli, eski futbolcu Erdoğan’a saygı ile ithaf olunur...
Ancak, bugünkü, ülkemiz için ölümcül olabilecek “oyunda” hakem nerede?.. Galiba bu şike ve fanatikler döneminde, hakem düdüğünün sesini boşuna bekliyoruz!..

Yazarın Diğer Yazıları