Çalışmak...

Mal-mülk, ilim-irfan, makam-mevki hepsi çalışılarak elde edilir. Talih, miras, dehâ gibi ferdî istisnalar bu genel hükmü değiştirmez. Çalışan kazanır, yatan kaybeder. Tembelin başına talih kuşu konduğu görülmemiştir. Ağzım balık yesin, ayağım suya girmesin. Bu mümkün değil...
Başarının temelinde çalışma azmi yatar. Kâşiflerin, mucitlerin, büyük düşünürlerin hayat hikâyelerini okuyunuz. Hemen hepsinin, başarılarını disiplinli bir çalışma aşkına borçlu olduklarını göreceksiniz. Bu konuda ünlü kimyacı John Dalton’un şu sözleri dikkate şayandır: “Benim dimağım bir arı kovanı gibidir; fakat vızıltılar ve gürültüler ile dolu olmasına rağmen bir nizam ve intizam içinde çalışır. Orada biriken gıda maddeleri tabiat hazinelerinin en iyilerinden, durmak bilmez bir çalışma sayesinde derlenmektedir.”
Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere, bütün mesele şudur: Tabiatın sırlarla dolu bir hazine olduğunu bilmek, dikkatli bir gözlem ve nihayet karınca gibi çalışmak... Bu üç özelliğe sahip bir insanın aşamayacağı engel ve başaramayacağı iş yoktur.
Başarının kabiliyetten ziyade bir yoğunlaşma işi olduğunu söyleyebiliriz. Güneşe tutulan bir merceğin ışınları belli bir noktaya sabitlendiğinde, nasıl orada bir enerji oluşur ve bir müddet sonra yanma meydana gelirse, bizler de düşüncelerimizi belli bir konuya teksif ederek üzerinde ısrarla durursak birtakım müspet neticelere ulaşacağımız muhakkaktır.
Ben şahsen okullarda çocukların beyinlerini hazır bilgilerle doldurmak yerine, onlara düşünce eğitimi vermenin, başarının sırlarını öğretmenin daha faydalı olacağını düşünüyorum. Kanaatimce en başarılı öğretmen, öğrencilerine, başarı yolunun şahsî gayretten geçtiği fikrini aşılayabilen öğretmendir. Azmin elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağını, çalışan kişilerin er-geç hedeflerine ulaşacaklarını genç zihinlere nakşedebilmekten daha büyük bir başarı olabilir mi?
Diğer taraftan, başkalarının başarılarından ders çıkarmak da bir çalışma metodudur. “Herhangi bir işi, bir başkası yapıyorsa ben niye yapamayayım?” diye sık sık kendi kendimize sormalıyız. Tespit edilen bir konunun cesaretle üzerine gidilir, sabırla üstünde çalışılır ve ümitle sonucu beklenirse niye netice alınmasın?
Ayrıca şunu da belirtelim ki çalışmak dinimizce de kutsal sayılmıştır. Bizim inancımıza göre çalışmak ibadettir. Şair ne güzel ifade etmiş değil mi?
Yaratılışın gayesi ibadet,
Çalışmayı da buna ilave et.
Allah da sever çalışanı kul da
Durma, çalış! Bu ne büyük bir nimet.
Kısacası; bugün insanlığın hizmetine sunulan bu büyük imkânların hepsi özverili çalışmaların ürünleridir. Derin bir dikkat, tükenmez bir sabır, disiplinli ve yorulmak bilmez bir çalışma azmi... Bunlar göze alınabilirse -hangi konuda olursa olsun- başarılamayacak bir iş yoktur!..

Yazarın Diğer Yazıları