"Can verir gibi" aday açıklama...

Belki biraz sevimsiz sayılacak benzetmeyle başlayacağım. Hani kimi insanlar ruhunu teslim ederken zorlanırlar, dualarla ahirete yolculuğu kolaylaştırılmaya çalışılır. Benim de şahit olduğum "ebedi göç"te, "Çok sevdiği birinin gelmesini bekliyor. Onun için bir türlü can veremiyor." denildi. Bu yorumu yapan yaşlı kadın hemen destek gördü. Diğerleri gelmesi arzulanan kişinin herhangi bir eşyasını istediler. Neticede  odadaki gardıroptan o şahsa ait gömlek bulundu. Hanımefendinin üstüne örtüldü.

Size bir şey söyleyeyim mi, bazılarınıza hurafe gelen uygulama iki dakika içinde sonuç verdi. Büyükannenin üzerine bırakılan en sevdiği torununun gömleğiydi. Bu olay sonrası uzun süre etkisinde kaldım.

Biraz daha farklı ama aynı yere ulaşan başka bir anımı daha aktaracağım. İlk gençliğimin anıt isimlerinden bir lokantacı-kasabın ebediyete göçüne de tanık oldum. Uygulanan işlem tuhaf geldi. Bu kez ihtiyarların talebiyle göbeği üstüne büyük bir bıçak yerleştirildi. Sebebini de "Hayatı boyunca binlerce can aldı. Eğer bunu yapmazsak kolay kolay can veremez." şeklinde açıkladılar.

 

Nereden nereye...

 

Bunları niye yazdığımı merak edenler için hemen örnekleme yapacağım. Mahalli seçimlere dört ay kaldı. Kimi partilerin adayları için hâlâ tık yok. Bazıları "can veremeyen oluşumlar"a dönüştüler. Canı çıkarılanlar ise sade vatandaşlar. Taksit taksit liste açıklanıyor ya da değişik benzetmeyle "arkası yarın" denen radyo dizilerini bekler hâle gelindi. Ak Parti'nin dünkü "pazıl parçası" son örnek. En merak edilen ismi de Erdoğan'ın G 20 Zirvesi'den yani Arjantin dönüşünde öğrenebileceğiz. Yeşilçam tabiriyle "esas oğlan" İstanbul'un adayını en sona bıraktılar.

 

Karşı Karşıya

Ekranda hız kesmeyen  sadece ekran yorumcuları. Hangi kanala takılacağım konusunda zor karar verdim. Tarafsız Bölgede'ki iki kişiyi görünce dayanamayıp CNNTURK'ten vazgeçtim. Bunlardan biri iyi eğitimli, bu yaşa geldiği hâlde konuşma engelli. İthal dizi yıldızımız Wilma Elles kadar bile Türkçe konuşamıyor. Diğerinin amacı sadece kavga çıkarmak.

Neticede TV NET'e döndüm. Faruk Aksoy'un Karşı Karşıya'sını izlemeye başladım. Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü Kemal Öztürk de buradaydı. Bir yerde yanlı olsa da objektif tarafları fazlaydı. En önemlisi Nazif Okumuş konuklar arasındaydı. Okumuş önemli  tespitlerde bulundu: "Ak Parti'nin İstanbul Belediye Başkan Adayı kesinlikle Binali Yıldırım" diye söze başladı. Sonra şöyle devam etti: "Yıldırım'ın en başta mega kentte kadrolaşma olmak üzere bazı şartları var. 2. İzmir yenilgisi yaşamamak için isteklerini sundu. Sonuna kadar ısrarcı. Cevap bekliyor"

Okumuş, CHP'de adayın İlhan Kesici olması ısrarını tekrarladı. Bu desteği görünce Kesici aradı teşekkür etti. Nazif Okumuş bu arada güzel bir de espri yaptı, "İstanbul'da yaşayan Erzincanlılar ve öbür canlılar arasında denge kurmaya çalışıyor"

Nihal Bengisu Karaca Yıldırım'ın isteklerine onay verirken"İstanbul'un statüsünün değiştirilmesi şart" diye konuştu. Gerçekten bu önemli şehri yönetecek bir numaralı ismin seçimle gelmiş Belediye Başkanı olmasının gerekçelerini anlattı. "Valinin yaveri konumunda kalmamalı" şeklinde konuştu. Bunun için  gerekli yasa ve mevzuat değişikliği  -biraz eyalet sistemini hatırlatıyor- istedi.

Üç saatlik programı bu kadar özetleyebildim. En önemli sözüm, artık TV NET'i bundan  sonra daha fazla izlemek olacak.

Haksızlık yapılmamalı

Yüz Yüze Futbol'da ligimizin özeti tek cümleyle yapıldı."Başakşehir diğer takımlardan çok farklı. Bambaşka futbol oynuyor" Bu yorumun sahibi Ömer Üründül'ün diğer tespitleri de önemliydi:

*Konya'nın kazandığı  penaltı hatalıydı. Suçlu VAR hakemi.

*Fenerbahçe'nin düzelme olasılığı çok zor. Çünkü sezon başındaki teknik heyet ve futbolcu seçiminde büyük hatalar yapıldı.

Üründül'ün sarı lacivertlilerin Trabzon yenilgisinden beş gün önce yazdığı yazının okunması belge gibiydi. Bu konuda Erdoğan Arıkan'ı kutlamak gerekir.

Öte yandan hakem Bülent Yıldırım'ın  Göztepe'nin bir penaltısını vermediği de atlanmadı.

Yükseköğretim Çalıştayı

Üniversitelerde görev yapan akademisyenler sorun ve çözümlerini kişisel yazılarla dile getirmeye çalışıyorlar. Ancak olumlu bir sonuç alınamıyor. Akademisyenler bu defa gençlerin daha iyi yetiştirilip mezun olmaları için toplantı düzenlediler. Daha fazla detay alıp istedikleri an ücretsiz kayıt yaptırmak isteyenler Yükseköğretim Platformu'ndan Derya Sönmez'e başvurabilirler: (0312-476 99 58 bilgi@ogesen.org )

Çalıştayın tarihi 8 Aralık 2018, saat 13.30 İstiklal Cad. İmam Adnan Sk. No: 9 Kat: 5 adresindeki Akademi Beyoğlu'nda. (Mango'nun karşı sokağı)

Bu önemli çalıştayın konuşmacıları ise şunlar: Prof. Dr. Şafak Ural, Doç. Dr. Michael Kuyucu, Dr. Muhammed Bamyacı, Dr. Can Ceylan, Dr. Vahdet Özkoçak, Doç. Dr. Mustafa Kumral, Doç. Dr. Süleyman Doğan, Doç. Dr. Özmen Öztürk, Araştırma Görevlisi Efecan Anaz ve "7100 Sayılı Yasa Ne getirdi Ne götürdü?" sunumuyla Dr. Göktan Ay.

Yazarın Diğer Yazıları