Çandar da gördü: “Türkiye, ABD’nin alt yüklenicisi!”

Arap Birliği’nin Suriye’ye yaptırım kararı, ABD, İngiltere, Suudi Arabistan, Türkiye ve İsrail yönetimleri ile Lübnan’daki Hariri ailesini memnun etti.
Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Arap Birliği bir adım atmıştır, bu kararları destekliyoruz. Artık Suriye yönetiminin çok net bir mesajı algılaması lazım. Kendi halkıyla sıkıntı yaşayan, kendi halkına karşı şiddet kullanan bir yönetimin meşruiyeti her yerde tartışılır” dedi.
Washington Post önlemleri, Arap ülkelerinin, Esad sonrası için planlar yapmaya başladıklarının işareti olarak yorumlarken analistlere dayanarak “Bu da, başta Rusya, Çin ve Türkiye olmak üzere şimdiye kadar Suriye’ye karşı eyleme geçmekten kaçınan diğer güçler üzerindeki baskıyı artıracak” diye yazdı.

***


Bu arada, bugüne kadar Türkiye’de “Amerikan projelerinin fikri temsilcisi” konumunda bulunan Cengiz Çandar beni şaşırttı..
Çandar, “Arap Baharı ‘Türk Sonbaharı’na dönüşür mü?” başlıklı yazısında Türkiye’nin Arap baharına sponsorluk yapmasını desteklediğini belirttikten sonra şöyle yazdı:
 “Bu yeni dinamiklerin etkisiyle, Türkiye, adım adım, ABD’nin bölgedeki ‘taşeronu’ durumuna kayıyor. Bu sıfat, aynen böyle ‘sub-contractor’ olarak Amerikan ve İngiliz basınında kullanılıyor. Suriye, Washington tarafından adeta Türkiye’ye ‘ihale edilmiş’ halde.
Obama, Tayyip Erdoğan’ı hemen her konuda arkalıyor. Bir buçuk ay içinde Irak’ta Amerikan askeri kalmayacak. Doğudan ardına kadar İran’ın önünde açık, Bağdat’taki merkezi hükümet yapısında İran nüfuzu besbelli bir Irak’ı da ‘ortak çıkarlar’ adına Amerika, Türkiye’ye devretmeye hazırlanıyor.
Arap Sokağı’ndaki müthiş popülariteye, Obama’nın kesin desteği de eklenince, Türkiye’nin yönetici unsuru, özgüvenden kibre doğru hızlı ve kolay geçiş yapma imkanı da kazanıyor.
Kendisiyle herhangi bir konuda herhangi bir düzeyde ters düşülmesine tahammül sınırları ortadan kalkıyor. Karşısında gördüğünü, kim olursa olsun, silindir gibi ezebileceğini görüyor. Yanında yer alan geniş propagandist ordusundan da güç alıyor.
Türkiye, hele erken uyarı radarını kendi topraklarına yerleştirdikten sonra, İran ile ABD arasında ‘dengeli’ bir noktada duramayacak ve ABD’ye daha da yaklaşacak.
Suriye’de rejimin altı ay daha ayakta kalacağı görüşü yaygın. Bu da, Türkiye’nin Suriye ve İran ile mesafesinin daha da açılması, sonucunu getirecek.
‘Arap Baharı’, paradoksal biçimde ‘Türk Sonbaharı’na dönüşebilir.”
Bizim bildiğimiz Cengiz Çandar, Amerikan derin devletinin ortaya attığı görüşleri, kavramları en ince ayrıntıları ile önceden öğrenmiş olarak Türkiye’de savunurdu. Şimdi ne oldu da birdenbire bu kadar net bir tutum değişikliği içine girdi bilmiyorum ama bu değerlendirmeleri çok doğru..

***


Bu tartışmalar arasında çok önemli bir haber bomba gibi patladı.
Çin, Güney Çin Denizi olarak adlandırdığı denizde kendisini Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın ikinci büyük petrol üreticisi haline getirecek 213 milyar varillik petrol rezervi buldu
ABD Enerji Enformasyon Ajansı’nın haberine göre dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahip olan Çin, söz konusu denizin büyük bir kısmında “kesin egemenlik” hakkı olduğunu iddia ediyor. Ancak Çin’in hak iddia ettiği suların bazı bölümleri Vietnam sularını da kapsaması nedeniyle arada gerginlik çıkıyor. Bölgede, Exxon Mobile ve Rus Gazprom şirketleri de arama faaliyetleri sürdürüyor.
Eğer Çin bu petrole sahip olabilirse, ABD’nin Çin ile ilgili bütün stratejik hesapları suya düşmüş olacak. Evet, bu projeleri hazırlayanlar sadece enerji kaynaklarını ele geçirmeyi veya Çin’e kaptırmamayı düşünmüş değildir ama Amerika’yı harekete geçiren en önemli sebep yine de petrol ve doğal gaz alanlarına hakim olmak hedefidir..
Dolayısıyla, asıl rakibin bu kaynaklara ihtiyacı kalmazsa, ne Suriye’de rejimin değiştirilmesine gerek kalacak ne de Büyük Orta Doğu Projesi’ne.. Belki İsrail’i yaşatabilmek adına proje bir süre daha devam edebilir ama Yahudi olmayan Amerikalılar, bu süreç yüzünden zarar ettiklerini, idrak ederse, Amerika’da da her şey altüst olur
Türkiye ise Amerika’ya yaptığı taşeronlukla itibarını tamamen kaybetmiş bir ülke haline gelebilir..

Yazarın Diğer Yazıları