Çanlar kimin için çalıyor?

“Çanlar kimin için çalıyor” diye sormayın; Türkiye için. Bir “iç savaşı” haber vermek için çalıyorlar. Bizim için ölüm, onlar için sevinç çanları! Bu müsait ortamda gittikçe artan çan sesleriyle, değişmez hedefleri büyük Kürdistan’a doğru adım adım yürüyorlar.

***

Menhus emellerine nail olmak için bütün hile, desise ve kanlı yolları denediler, olmadı... Şimdi tek seçenekleri-umutları iç savaş. Kürt-Türk kardeş savaşı...
Böyle bir savaş Türkiye’ye ve bütün insanlara çok pahalıya, çok kan ve gözyaşına mal olacak. Ama umurlarında mı?
Uluslararası zemin ve kamuoyu şu sıra müsait. Bir yandan GOP, bir yandan dünya kamuoyunda Kürtlere, bağımsız Kürdistan’a destek artıyor ve bir iç savaştan, uluslararası BM müdahalesinden “Büyük Kürdistan” çıkabilir.
Türkiye Cumhuriyeti, AKP iktidarının -Erdoğan’ın- dirayet ve basireti sayesinde(!) ordusu ve siyaseti en zayıf, kırılgan durumunda.
Açıkça, “bağımsızlık Kürtlerin hakkıdır” diyen yazarlar ve diğer taraftan da her gün ardı arkası kesilmeyen terör eylemlerinden bezen ve şehit cenazeleri ile canından canlar kopan milletin çaresizliği, kızgınlığı...
Bu durumda bir seçenek, “verip kurtulmak”! Bunu açıkça önerenler var. Ama hesap hatası yapıyorlar... Her gün şehit cenazeleri ile tarif edilmez acılar içine giren halkımız, eğer “bu savaş her ne pahasına olursa olsun bitsin” diye teslimiyete razı olmazsa; bu da Türk milletinin hasleti! Milletin teröre teslim olacağını umut edenler yanılıyorlar. Bu millet öyle bir milletir ki sabreder sabreder de, sonunda patlar, çıldırır! Tarihte de hep böyle oldu...
Ama ben gene de endişeliyim; milletimizi tanımadıkları için hesap hatası yapabilirler! Eşkıya -PKK, BDP- azdıkça bu azgınlık ve pervasızlık  yüzünden iç savaş çıkabilir!

***

Evet, Türk milleti sabırlıdır ama internetten, bu sabrın sona ermekte olduğu hakkında duyumlar alıyorum.
İşte bunlardan biri. Özetle, “PKK’lı eşkıyalar son bir aydır, canlarını dişlerine takmış saldırıyorlar... Son bir aydır asker ve polislerimizin şehit edilmediği gün neredeyse yok... Dağdaki pusularını şehirlerdeki kahpe tuzakları izliyor.. İzmir Foça’daki askeri otobüse saldırılarından sonra bu defa Gaziantep’te halk otobüslerine bombalı saldırı... Halk otobüsünde yanarak can verenler bu defa sivil vatandaşlarımız.
Dün İzmir’de halk “kan vermek” için hastanelere akın ediyordu, bugün Antep’te... Halkın kaderi, duyduğu saldırı ve yaralı haberinden sonra hastaneye koşup “kan vermek”.
Halk, yaralıyı yaşatanın kan vermek olduğunu biliyor, ama halk vatanı yaşatmak için kan vermek gerektiğini de biliyor... Bunun için, şehit cenazelerinde gözyaşı dökülmüyor, vatan şehitlerin döktüğü kanla yaşatılıyor çünkü... Ve bu tablodan cesaret alan teröristler sanıyorlar ki bu halk sadece kan vermeyi bilir... O nedenle rahat rahat alçak saldırılarına devam ediyorlar. Oysa bilmeleri gerekir ki, bu kan deryasına dönen toprakta bu millet artık kan vermekten kan dökmeye adım atmak üzere bilenmiş bekliyor...
Antep’teki terör saldırısının hemen ardından halk BDP binalarını ateşe vermiş.
Türkiye’yi kan yerine çeviren teröristlere de yandaşlarına da bir uyarı olmalı bu. Halk bir çağrı beklemeden sadece kan vermek için değil kan dökmek için meydana inmek üzeredir.”
Açıkçası, “kanımızın dökülmesinden bıktık, yaralılara kan vermekten de kanımız kalmayacak... Artık kan dökmemizin sırası geldi” diyenler çoğalıyor. Çok tehlikeli ve yanlış ama maalesef gerçek.
Bir kardeş kavgasını istemek ve bundan hayır beklemek yanlış, fakat bu musibetten bir realite olabilir... Milletimiz gene uyanıyor; ülkemizde oynanan bütün oyunlar da AKP iktidarı ile birlikte sona erer. Tabii bunda milletin ödeyeceği ağır bir bedel olur.!

***

Şemdinli’de, BDP-PKK “grup muhabbeti” zaten patlamaya hazır barut fıçısına, bilinçle çakılan kıvılcımdı. Orada ışıklar söndükten sonra neler oldu bilemem ama gözleri dönen BDP’li kadınlar; Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ve BDP eş başkanı Gültan Kışanak, insanlarımızı kahpece katleden PKK’lılar için “Biz onlara terörist olarak bakmıyoruz. O gençler bu halkın çocuklarıdır ve tabii biz o gençlere sarılırız. Onlar eline silah almak zorunda bırakılmış gençlerdir” demişler!
Ben de bu kadınlar için ne diyeceğimi biliyorum ama editörlerim, yazı işleri müdürlerim ve gazetemizin değerli hukuk danışmanları müsaade etmezler... Malum ya demokrasi var. Hainlere hain denmeyecek ve BDP’li Sırrı Sakık’a göre insanlarımızı kahpece öldürerek şehit eden eşkıyalar itlaf edilince “geberdiler” denmeyecek. Malum ya teröristler de onların şehitleri!..

Yazarın Diğer Yazıları