Çantacı!

Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak konuşurken, zaman zaman parti başkanlığına dönüyor. Yoksa iki ayrı metin hazırlanıyor da biri değerine mi serpiştiriliyor?
Konuşma metinlerini yazanlar, Erdoğan'ın dilinden gerçekleri anlatmaya değil, sadece olumsuz algıları, veriler oluşturarak silmeye, yerine olumlu algı yerleştirmeye çalışıyor.
Meselâ Erdoğan, "damat kadar taş düşsün başınıza" dedikten sonra "Türkiye, Berat Bey döneminde üç sondaj gemisini 450 milyon dolara mal etmiştir. Bu gemileri sıfırdan inşa ettirmeye kalksaydık 2 milyar 100 milyon dolar ödememiz gerekecekti. Anladın mı Bay Kemal? Bunun adı finans yönetimidir. Kalkıp da sen bize 'Merkez Bankası'nın şu kadar parası nereye gitti?' bunları sorma. Siz tarihinize bakın. Sizin dönemlerinizde IMF'ye olan borçlanma, Merkez Bankası'nın rezervleri nasıl buharlaştı, siz bize onun hesabını verin. Bizim böyle verilecek bir hesabımız yok." diyor
İyi de Türkiye'nin üç sondaj gemisinden 1 milyar 650 milyon dolar kâr ettiği varsayılsa bile bunun, aynı dönemde boşaltılan Hazine ile ne ilgisi var? Kayıp 128 milyar dolar nerede, 1 milyar 650 milyon dolar nerede?
IMF'ye olan borçlar hangi dönemde yapıldı? Merkez Bankası rezervleri ne zaman buharlaştı? CHP döneminde mi? Türkiye'nin Merkez Bankası'ndaki altınları, İngiltere'ye askerî uçaklarla Menderes döneminde taşınmadı mı? Buna rağmen Merkez Bankası tarihinde eksi rezerv diye bir olay yaşanmamıştı!
Ne önemi var? "Bay Kemal" düşünsün. SSK Genel Müdürü'yken Türkiye'yi kendisi yönetiyormuş gibi o dönemin de hesabını versin?
***
Gerçi son günlerde, Erdoğan'ın metin yazarları, SSK malzemesinden geçici olarak vazgeçerek CHP sözcüsü Faik Öztrak'a taktı. Öyle ki Öztrak'ın dedesinin sorumlu olduğu konular bulduklarını zannettiler ama baltayı taşa vurdular. Zira bahsedilen olayların dede Öztrak'ın bakanlığından önce yaşandığı ortaya çıktı. Üstelik dede Öztrak, "işgale karşı ilk sivil cepheyi kuran adam"dı.
Fakat "en iyi savunma saldırıdır" mantığıyla yine Öztrak üzerinden veri geliştirmeye çalışıyorlar.
Meselâ Erdoğan'a "İktidarı CHP zihniyetinden devraldığımızda, Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu vardı. Merkez Bankası'nın rezervi neydi? 27,5 milyar dolardı. Kimden devraldık? Yine sizden devraldık. Sizin şu anda sözcünüz, Hazine'de aynen çantacı olarak dolaşırdı. Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara kadar döviz rezervimiz çıktı bizim. Şu anda da hamdolsun yine döviz rezervimiz kendini toparlamaya başladı." dedirttiler.
Bir kişinin Hazine'deki görevi "çantacılık" ise ülkenin ekonomik politikasından sorumlu tutulabilir mi? Kaldı ki Cumhurbaşkanı'nın itibarlı bir devlet memuriyeti için "çantacılık" tabirini kullanması doğru mudur? Bugün Hazine'de aynı görevi yapanlar da "çantacı" mıdır?
Ama "çantacı" kavramı üzerinden gidilecek ya, Erdoğan metinden okumaya devam ediyor:

"Bu tesis, (Akkuyu) tek başına ülkemizin ihtiyacının yüzde 10'unu karşılayacak elektrik üretimi gerçekleştirecektir. Bay Kemal bunlardan anlar mısın? O yanındaki çantacıların bunlardan anlar mı? Biraz bunlara kafa yorun, kafa. Kafa yorun da millet de sizi adam sansın."
Çantacılık kesmemiş, adam olup olmamak da konu edilmiş...
***

Erdoğan, ülkenin risk haritasına bölünmesinin adil olduğunu da söyledi ve "O şehirdeki insanlar, hangi renkte yer alacaklarına, dolayısıyla hangi imkânlardan faydalanabileceklerine kendileri karar veriyorlar" dedi! Orta ve Doğu Karadeniz illeri, beşer onar bin kişilik AKP kongrelerini yapmaya kendileri mi karar verdi de bölgeyi kırmızıya çevirdi?
Metin yazarları ve danışmanları, Erdoğan'a demagoji yaptırıyor ama bu tür konuşmalar hiç inandırıcı olmuyor artık.

Yazarın Diğer Yazıları