Cari açık kader değil

Cari açık kader değil

2003-2021 yılları arasında geçen 19 yılda Türkiye 626,1 milyar dolar cari açık verdi. Cari açık, dış ekonomik ilişkilerimiz sonucu ortaya çıkan  kaynak kaybımızı gösterir.

Merkez Bankası ödemeler bilançosuna göre bu sene ilk beş aylık cari açık 28,1 milyar dolar oldu. 2022 yılı cari açık geçen yılın iki katı en az 50 milyar dolar olur. Buna rağmen Merkez Bankası Başkanı enflasyon raporunu açıklarken;

''''Türkiye ekonomisi, üretim, ihracat ve istihdamı artırmayı merkeze alan bir yapısal dönüşüm sürecindedir. Bu sürecin yansıması olarak çevrimsel etkilerden arındırılmış cari dengemizdeki iyileşme eğilimi de devam etmektedir'''' diyor.

Merkez Bankası Başkanı ya kendi dünyasında yaşıyor, ya da bilerek farklı algı yaratmak için yanlış söylüyor. Ama mızrak çuvala sığmaz. Cari açık kan kaybıdır ve yoksullaşmamıza neden oldu. Ekonomik istikrarı bozdu. Bu nedenle, Hükümetin ve Merkez Bankası''nın önce kendi hayal dünyalarından çıkmaları ve cari açığı nasıl düşüreceklerini açıklamaları gerekir.

Cari açık hiçbir ülke için kader değildir. Temel sorun yanlış politikalar ve yanlış yönetimdir.

Küresel süreçte hiçbir ekonominin dışa kapanma veya ithal ikameci politikalar uygulama imkânı yoktur. Buna rağmen Türkiye''nin cari açık kıskacından kurtulması için önce üretimde kullanılan ithal ara malı ve ham madde payını en aza düşürmesi gerekir.

Özel sektör yatırım yapmadığına göre; pamuk gibi ham maddelerin, iplik gibi ara malların Türkiye''de üretimine devletin yüksek destek vermesi ve gerekirse geçici bir süre için devletin bu alanda piyasaya girmesi gerekir.

Türkiye için optimal kur rejimi, ekonomik konjonktürü, mevcut riskleri, piyasa şartlarını dikkate alan ve kurdan dolaylı ortaya çıkabilen sosyal maliyetleri minimize eden bir rejim olmalıdır. Bu rejim "yönetimli dalgalanma rejimi" olabilirdi. Ancak yönetimli dalgalanma için MB''nin elinde döviz rezervinin olması gerekir. Bugünkü şartlarda ancak Çin''in uyguladığı, yarı sabit kur rejimi uygulanabilir. Çin, parasını en fazla dış ticaret yaptığı ABD dolarına göre ayarlıyor.

Rezerv meselesine gelince, dengeli bir kur politikası olmadan hiçbir ülke rezerv sahibi olamaz. Önce dengeli ve uygun kur politikası olmalıdır.

Kambiyo rejimi değiştirilmelidir. Sıcak para girişi kontrollü olmalı, buna karşılık doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi için bürokrasi, vergi ve yatırım teşvikleri verilmelidir.

Dahası hukuki ve demokratik altyapı yeniden tesis edilmelidir. Türkiye''ye özellikle son zamanlarda doğrudan yatırım sermayesi güven ortamının kaybolması ve izinlerin şu veya bu şekilde yüksek maliyete çıkmasıdır.

Kambiyo rejimi değişince, Merkez Bankası''nın bağımsız para politikası uygulayarak TL''yi gözetmesi yanında ayrıca kuru gözetmesi de mümkün olur. Bu durumda İmkânsız üçlü-Üçlü açmaz (The Impossible Trinity-Trilemma) sorun olmayacaktır.

Bu sene ilk 6 ayda Avrupa Birliği''ne olan dış ticaretten 7,7 milyar dolar fazla vermişiz. Çin ve Rusya''ya karşı ise 43,7 milyar dolar açık vermişiz. Toplam dış ticaret açığımızın yüzde 85''ini Rusya ve Çin''e vermişiz.

Çin''den çok sınırlı yatırım malı ve teknoloji ithal ediyoruz. Tekstil, plastik eşya, bisiklet gibi ithal mallara kota getirmek ve vergileri artırmak gerekir. Rusya''dan gaz alımında da alternatif aramak gerekir.

Bütün bunlar bir plan içinde ve diğer iktisat politikaları ile koordineli olarak ve de bir istikrar programı kapsamında yapılmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları