Çav bella ve sonrası var mı?

Bir kültürel kod olsa gerek. Türkiye'de siyaset, hiçbir zaman, doğal akışı içinde ve olması gereken ahlaki zeminde ilerlemedi ve yine ilerlemiyor.

Hep kavgalı ve hep itham yüklü.

Ayak oyunları, entrikalar, gizli hesaplar, gerekirse rakibe çelme atma..

Yöntem bu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu "seçimlerde hile yapılacak" diyor.

Şaşırdınız mı?

Şaşırmadınız.

Niye?

Çünkü Türkiye'de neyin ahlakı var ki siyasetin de ahlakı olsun, değil mi?

Aynen öyle.

Son olaylara bakın.

Adana'da CHP Gençlik Kolları Başkanı genç, hapsedildi.

Muhalefet belediyelerinin "askıda fatura" sistemine saldırı oldu. Türkiye'nin ve insanlığın en zor günlerinde "ekmek dağıtımı" yapılmasına mani olundu.

En son İzmir'de cami hoparlörlerinden sosyalist Çav Bella Marşı çalındı.

İYİ Parti'ye omuz attılar.

HDP'li Sırrı Süreyya Önder, siyasi ortamı karıştıracak bir laf attı. İktidar medyası anında altın madeni bulmuş gibi hücum etti. Yıllar önce Beka Vadisine elinde kırmızı gülle gidip Abdullah Öcalan'la terör mangası önünde poz veren ve aynı yıllarda "Fırat'ın Doğusu" lafını dilinden düşürmeyen Perinçek bile, saldırıya geçti.

Hâlbuki Sırrı Süreyya, AKP ile "çözüm sürecini" birlikte yürüten, iktidarın izniyle sık sık İmralı'ya gidip gelen ve oradan aldığı bildirileri getirip Diyarbakır meydanlarından okuyan kimse değil miydi?

Öyle idi. Ama olsun. Herkes kendi günahını unutturup başkasına yıkmak niyetinde.  Şimdi önemli olan, seçmen kaçıran Cumhur İttifakının yama tutmayan dibini tıkamak ve kaçakları önlemekti.

Türkiye'de siyaset rakip ve rekabet duygusuyla yapılacak değil ya.

Doğru-yanlış fark etmez. Bel altı vur gitsin.

Çav Bella, eğer gerçekten bir siyasi hamleyse oldukça endişe verici. Herkesi Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu'nun tespitlerine götürecek işaretleri içinde barındırıyor.

Nedir o?

İktidar çevresi, seçmen kaybını en aza indirmek ve seçmen kaçaklarını önlemek için bazen "trafoya kedi kaçtığını" söyleyebiliyor. Bazen "camide bira içtiler" yalanıyla, yeni bir operasyon yeni bir siyasal yönlendirme, yeni bir kitle kontrol başlatmak isteyebilir.

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu'nun "28 Şubatta başörtülülere baskı yapıldığını" söylemesi, hem bir tespit ve hem de siyasal kitle yönlendirmesinin nasıl yapıldığının açık ve net bir izahı değil mi?

Youtube'daki bir videoda, Erol Mütercimler, AKP'nin daha kurulmazdan evvel, kendisine "iktidar olacağını, başbakan olacağını" söylediklerini anlatıyor? 2000'li yıllardan bu tarafa süreci incelediğinizde tüm sosyal ve siyasal olaylara bakıldığında bu büyük toplum ve siyaset mühendisliğinin nasıl yapıldığını görmek mümkündür. Son günlerin deyişi ile "büyük resme bakılınca" taşlar nasıl dizilmiş anlıyorsunuz.

İşte o taşlardan biri, 28 Şubat sürecidir. Toplumu yönlendirme aracı da dini semboller ve olaylardır. Bunların başında da başörtüsü geliyor.

Sosyal mühendisler şimdi de Çav Bella'yı mı kullanıyor acaba?

Yakın dönem en büyük kırılma alanlarından biri, AKP'lilerin vesayet dediği, sistemin damarına basarak, kitleleri yönetmekti. Vesayetçilere birkaç dini sembolle zarf attınız mı, anında topa giriyor ve oyun kurucuların amaçlarına istemeden hizmet ediyorlardı. Oyunu görüp, stratejik hamle yapıp boşa çıkarma becerileri yoktu.

 Şimdi, aynı mühendislerin, CHP'ye Menderesvari taktiklerle oyun kurma amacında oldukları gözleniyor. Hatırlayın, o günlerde Sakarya savaşlarının kumandanı İsmet İnönü için "asker kaçağı" propagandasına yüzlerce inanan çıkmıştı. Algı böyle bir şey. Adamlar, ikide bir boşuna algı algı demiyor; yapıp, yönetip yönlendirdikleri için, neyin ne olduğunu biliyorlar da ondan söylüyorlar.

Sonuç olarak, hile, sadece seçimlerde değil, seçimlere kadar nelerle karşılaşacağımızı bilemiyoruz ve ülkemiz siyasetinin içinde bulunduğu duruma üzülmekten başka çaremiz yok.

NOT. Okuyucularımın Ramazan Bayramını kutluyor, sağlık, mutluluk, esenlikler diliyorum.

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları