Cemaat- operasyon- firar!!!

Türkiye'nin neredeyse her köşesinde, örgütün "uyuyan hücre"leri, kriptoları ya da ankesörlü telefonlar üzerinden yeniden hareketlenen gruplarına yönelik durmayan operasyonlar devleti de ürkütüyor... Soru nettir; "nasıl bu kadar örgütlenebildiler, daha ne kadar varlar?.."
Operasyonlarda; müritten militan - tarikattan terör örgütü yaratan, hatta Anadolu'nun en ücra köşesindeki kamu kurumundan devletin tepesine, yani cumhurbaşkanlığı yaverliği kadrolarına kadar sızan bir örgütün insanı dehşete düşüren haritası deşifre ediliyor...
Eski polisler, görevdeki güvenlik görevlileri, MİT mensupları, muvazzaf askerler, emekli subaylar, bürokratlar, memurlar, esnaf vs. birçok kesim kuşatmada...
Velhasıl, cumhuriyet tarihinin en büyük terör operasyonu ne PKK'ya ne El-Kaide'ye ne de IŞİD'e karşı yapıldı... Çünkü tüm bunların toplamından çok daha fazla militan FETÖ içinde deşifre edildi!..
Devletle kol kola yürüyen - siyasetle haşır neşir olan bir cemaatin terör örgütüne dönüştürülmesi "nasıl fark edilmedi" sorusu hep yanıt arayacak ama başka sıkıntılar da var...
İçişleri Bakanlığı'nın zaman zaman açıkladığı rakamları yan yana getirdiğinizde, 250 bini aşkın müridin gözaltına alındığı ve büyük bölümünün tutuklandığına dikkat çekiliyor... Diğer yandan en az 40 bin FETÖ'cü de aranıyor...
Cemaatle ilgili operasyonlarda güvenlik güçlerinin taviz vermediği öne sürülse de, bazı AKP milletvekillerinin, "FETÖ borsası kuruldu"ğu şeklindeki yakınmalarını haklı çıkartan olaylar da yaşandı!..
Örneğin Bank Asya'ya kooperatif aidatı yatıran devlet memurları ihraç edilirken, Türkiye'nin en büyük otel zincirlerinden birinin sahibi Fettah Tamince, cemaatle ilgili yargılandığı davada ne tuhaf ki beraat etti!!! 
Diğer yandan, Anadolu'da çok sayıda iş adamı da örgüte destek verdikleri bilinmesine rağmen salıverildi, "FETÖ'nün siyası ayağı" ise örtbas edildi!!!
Son günlerde ise insanı dehşete düşüren bir ölüm videosu tartışılırken, diğer yandan devletin güvenlik birimlerindeki sızıntıyı da deşifre eden çok vahim bir "firar" açıklaması yapıldı!..
Önce FETÖ sızıntısına dikkat çeken o şaşırtıcı açıklamaya odaklanalım...

Edirne "yolgeçen hanı" mı?..

Rasim Ozan Kütahyalı adlı devlet korumasındaki AKP yandaşının, heykelinin dikilmesini bile önerdiği FETÖ'cü savcı Zekeriya Öz'ün Doğu'daki bir sınır kapısından, başında şapkasıyla - elini kolunu sallayarak nasıl kaçtığı kamera görüntüleriyle deşifre olmuştu...
Hem cemaatin, hem iktidarın televizyonlarında ve gazete köşelerinde Atatürkçülere - cumhuriyetçilere hakaretler eden, taarruzlar gerçekleştiren cemaat kucağında büyümüş yüzlerce kalemşörün yurtdışına nasıl kaçtığı da soru işaretleri barındırıyor...
En önemlisi de, 15 Temmuz 2016'daki darbe sırasında gözaltına alınan ancak esrarengiz biçimde serbest bırakılan FETÖ'nün Genelkurmay imamı Adil Öksüz'ün ortadan kaybolması çok derin kuşkular içeriyor!!!
Evet; cemaat içerisinde tepe noktalara gelmiş isimler, paşalar, gazeteciler, akademisyenler ve tetikçiler devletin gözü önünde firar edip Amerika ve Avrupa ülkelerine yerleştiler de, Edirne üzerinden en az 8 bin FETÖ'cünün yurt dışına kaçabilmesine ne demeli?..
Bu rakam bize ait değil, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçen hafta yaptığı basın toplantısında açıkladı bu sayıyı... 
İçişleri Bakanı, bu kaçışlara dikkat çekerken bölgenin göçmen kaçakçılığının merkezlerinden biri olmasına vurgu yapmış!!!
Ancak cemaatle en küçük bağlantısı olan, hatta cemaatin gazetesine abone oldukları, Fethullah'ın kitaplarını okudukları ya da örgütün bankasına para yatırdıkları için bir sürü şüpheli tutuklanırken, 8 bin militanın Edirne'den kolaylıkla kaçıvermesi vahim kuşkuları da gündeme getiriyor!!!
Sahi, ne zaman-nasıl kaçtı bunlar, sıvışırken kimlerle bağlantı kurdular, kapıları bunlara kimler açtı, tel örgüleri kimler araladı?.. Kime ne verdiler, neyin karşılığında sınırdan sızıp yurtdışına kaçabildi bu kadar mürit?..
Mesela, 8 bin kişinin kolayca kaçışı ile ilgili Edirne Valiliği, emniyet nüdürlüğü ya da sınırları koruyan askeri yetkililerle-kurumlarla ilgili derinlemesine bir soruşturma yapıldı mı?..
Evet; konu "kaçmak" ise başka bir soru daha var!.. Peki ya kaçamayanlar?.. İşte asıl mesele...

Gözaltında ölüm videosu!!! 

FETÖ operasyonlarına uğrayacaklarını bilenler ya da habersiz olanların başına neler geliyor acaba?..
Bunların büyük bölümünün gerçekten hak ettiği için cezaevinde olduğu biliniyor, bir bölümünün ise "haksız yere mağdur" edildiği tartışılıyor...
Peki, gözaltında yaşamını yitiren insanlara ne demeli?.. İşte sosyal medya böylesi bir vahametin kurbanını ve ölümü sonrasında yaşananları tartışıyor...
Çünkü 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında 6 metrekarelik hücrede 5 sanıkla birlikte 13 gün gözaltında kalan ve "kalp krizi" geçirerek yaşamını yitiren Gökhan Açıkkollu'nun son anlarını gösteren video 3 yıl sonra ortaya çıktı... 
2016'da "hainler mezarlığı"na gömülmek istenen ve Diyanet'in cenaze namazını kıldırmadığı öğretmenin çırpına çırpına öldüğünü gösteren video infial yarattı...
Ölümünün ardından, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 1.5 yıl sonra görevine iade (!) ettiği genç öğretmen, neyin-kimin kurbanı oldu acaba?..
"ByLock kullandığı" iddiaları da medyaya yansıyan Gökhan Açıkkollu'nun gerçekten cemaatçi olup olmadığını, ilişkilerini, suçlamaları bilemiyoruz... Öldü ve dosyası da bu yüzden kapatıldı...
Ancak ölümünün ardından "göreve iade" (!!!) edilmiş olması, ailesinin çığlıklarıyla birleştiğinde, kamu vicdanının yanıt aradığı sorular da ortaya çıkıyor... 
Ve belli ki, cemaate yönelik operasyonlar devam ederken, o sorular hiçbir zaman yanıt bulamayacak!.. Tıpkı FETÖ tertibi "Ergenekon" kurbanlarının "kuşkulu" ölümleriyle ilgili soruların yanıt bulamaması gibi!!!
 

Yazarın Diğer Yazıları