Cemil Meriç ve "Bu Ülke"...

Yıl 1975... Lise öğrencisiyim. Daha önce “Hisar” ve “Türk Edebiyatı” dergilerinde yazılarını okuduğum Cemil Meriç’in “Bu Ülke” (Ötüken Yayınevi, İst. 1974) adlı bir kitabı çıktığını duydum. Kitabı alıp okumaya başladığımda ilk dikkatimi çeken “veciz ifadeler” olmuştu. “Murdar bir ’hal’den muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.”, “Aydınlarımız, Batı’nın her hastalığını ithale memur bir anonim şirket.”, “Kamûsa uzanan el namûsa uzanmıştır.” gibi vecizeleri hâlâ hafızamda kazılı...
Bana sorarsanız “Bu Ülke” kitaptan ziyade bir aforizmalar manzumesi... Necip Fazıl’ın “Öfke ve Hiciv” leri ne ise Cemil Meriç’in “Bu Ülke” si de o...
Geriye dönüp baktığımda sanat ve edebiyat dünyamı Necip Fazıl’ın “Öfke ve Hiciv” serlevhalı beyitleriyle, Cemil Meriç’in “Bu Ülke” adlı eserinin büyük ölçüde şekillendirmiş olduğunu görüyorum. Bir gazetenin haftalık kültür-sanat ekinde “Aczimin Giryesi” başlığı altında çıkan beyitlerimde “Öfke ve Hiciv” lerin tesiri açıkça görülür. Diğer taraftan, denemelerimin kısa ve aforizmalarla müzeyyen oluşu da “Bu Ülke” den mülhem olsa gerek...
Her liseli genç gibi o yıllarda biz de şiir yazıyorduk. Ancak, Cemil Meriç’in: “Nâzım, ifadenin çocukluğu: Sevimli ve serkeş. Nesir, bütün nâzımları kucaklayan bir orkestra: Girift ve kâmil. Kur’ân  mensurdur: Yedi Askı şairlerini secdeye kapandıran bir nesir.” (s. 15) uyarısı bir anda şairlik hülyamızı altüst etmiş, şiir defterimizi yırtarak nesre yönelmiştik...
Bundan yaklaşık 30 sene önce Cemil Meriç’in “Bu Ülke” sinden altını çizdiğim satırları bugün incelerken, bazı dostların “Niçin siyasete girmiyorsun? Millete hizmet etmenin yolu politikadan geçiyor, elini taşın altına sokmalısın. Çık artık şu fildişi kuleden” yollu sitemlerine bir türlü müspet cevap veremeyişimin altında yatan gerçeği görür gibi oldum: “Önünde birçok yol var. Politika bunlardan biri. Belki en aldatıcısı olduğu için en cazibi. Mutlakın ve sonsuzun rüyası. Mukaddes bir abes. Bana sorarsan kütüphanene dön, yani kitap ol. Aydınlan ve aydınlat. (s. 166)
Evet, politika da bir yol. Ama biz ta o günden Cemil Meriç’e uyarak kitap olmaya karar vermişiz. En büyük idealimiz aydınlanmak ve -karınca kararınca- aydınlatmak...
Bence “Bu Ülke”, iyi insan ve dürüst vatandaş olmak isteyenlerin ilk okuması gereken kitaplardan biridir. “Bu Ülke”ye gerçek aydınların âmentüsü desek fazla abartmış sayılmayız. İşte size söz konusu eserden altı çizili birkaç satır:
“Kendini yığın haline getiren bir millet pâyidar olmaz. Tek kaygısı para olan bir yığın yaşayamaz.” (s. 115), “Dinsizlik, Batı’nın yükselen sınıfları için ne kadar hayırlıysa, bizim için o kadar meş’umdur; dinsizlik onlar için ilerleyiş, bizim için çözülüş ifade eder.” (s. 80), “Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat: Müstağrip. Edebiyatımız bir gölge-edebiyat; düşüncemiz bir gölge-düşünce. Üç edebî nevi itibarda: Taklit, intihal ve tercüme.” (s.49), “Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını “yaşanmaz” laştıranlardır.” (s. 24), “Cinayete ses çıkarmayan, cânînin suç ortağıdır.” (s. 102)
Kısacası, “Bu Ülke” dürüst insanların ilticagâhıdır. İster fikir adamı olunuz, ister sanatkâr, doğru yolda ilerlemek istiyorsanız “Bu Ülke”ye bîgâne kalamazsınız.
Vefatının 21. yıldönümünde Cemil Meriç’i rahmetle anıyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları