Cevabı verilememiş sorular

R. T. Erdoğan 13 Kasım'dan beri neredeyse her gün ekonomi ve hukuk reformundan bahsediyor.  Bu kadar sık bahsettiğine göre, hepimizi şaşırtacak, "Hiç aklımıza gelmemişti böyle bir şey!" dedirtecek, köklü bir reform yapılacak, yer yerinden oynayacak...

"Ekonomide reform" deyince, "hukuk"la bağlantılı "rüşvet", "yolsuzluk", "haksızlık", "kayırma" reforma dahil mi? Meselâ ihaleler...

Reformdan bahsetmeye başladığı gün, TBMM'de, ihale kanununun 191. defa değiştirilmesi için teklif verildi. 10 yılda neden bu kadar çok değişiklik?

Enerji Piyasası kanun teklifi ile her türlü doğalgaz ithalatı ihale kanunu hükümlerinden istisna tutulacak. Bir muhalefet partisi milletvekilinin açıkladığına göre; devlet ve devlete bağlı iştiraklerin doğalgaz üretimiyle ilgili yurt dışında kurdukları şirketlerin Türkiye'deki şirketlere varlık devrinde KDV kaldırılacak.

Belimiz bükük de olsa vergiyle ayakta duruyoruz. Tarım ve sanayide gelirimiz ithalatımızın hep altında. Bunun bir anlamı dışarıya borçlanmadır.

Ne zaman ihale kanunu değişse, yine hangi "yandaş" kazançlı çıkacak ve hangi "yandaş" bu kazancından, "birilerine" dolaylı bir bedel ödeyecek, diye insanlarımız endişe ediyor.

Millî Piyango Varlık Fonu bünyesindeydi. Geçen yıl özelleştirildi. Saray'a yakın "biri" ihaleyi kazandı. O "biri" o kadar yakın ki, hükûmete muhalefet eden yayın grubunu satın aldı, yüklü bir miktar ödedi. "Yüklü miktar" nasıl karşılanacak? Bu soru meselenin farkında olanların aklına ister istemez geliyor. Çaresi bulundu. KDV, yani devlete ödenen vergi sıfırlandı.

"Türkiye Varlık Fonu"nun başında kimin olduğunu biliyorsunuz.

Tabiî ihtiyaçların hemen hepsinden yüzde 8'den yüzde 18'e kadar vergi alınırken, "kumar" dedikleri şans oyunlarında KDV alınmaması nasıl izah edilecek?

KDV'yi sıfırlamayı da kanuna uydurmuşlar. Türkiye Varlık Fonu bu vergiden muafmış!

Ekonomide reformdan bahsedildikten sonra, KDV sıfırlamaları insanın aklını karıştırıyor. Yoksa "reform" dedikleri birilerinin çıkarlarını daha belirgin gözetmek mi?

Yukarıda "reform"da "kayırma"dan bahsettik. En çok tartışılan bir konu Arifiye Tank Palet Fabrikası'nın satışı. İktidar aksini iddia ediyor. Bir yabancının müdahil olması ister istemez "satış"ı akla getiriyor.

Bütçe görüşmeleri, her yıl sonu çetin geçer. Muhalefet yılın muhasebesini yapar, iktidar cevap yetiştirmeye çalışır. Bu yıl ana muhalefet partisi adına Kemal Kılıçdaroğlu kürsüye çıktı. Tank Palet Fabrikası için: "Erdoğan doğru söylüyor, tank-palet satılmadı, bedava verildi!" diye laf dokundurdu.

K. Kılıçdaroğlu, "büyükelçi" ve "rüşvet" bağına hemen her grup toplantısında temas eder. Bütçe konuşmasında da hatırlattı:

"Türkiye Cumhuriyeti devleti, Millî Kurtuluş Savaşı'nı veren devlettir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne rüşvet alan birisinin büyükelçi olarak atanması yakışır mı? Arabasında Türk Bayrağı taşıyacak bu adam. Benim ağrıma gidiyor, sizin ağrınıza gitmiyor mu? Neden rüşvetçiler büyükelçi olarak atanıyor?"

Ak Parti Grup Başkan Vekili Mehmet Muş, Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, bu partinin Saray kanadından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, K. Kılıçdaroğlu'nun hemen her sözüne laf yetiştirdi; ama, bu mesele hariç! Neden?

Muhalefetin iddialarına cevap verilmeden hukuk reformundan ve hatta hiçbir reformdan bahsedilemez.

Ülkeye davet ettiğiniz yabancı sermayeciler, sizin ne verdiğinizden önce muhalefetin neyin cevabını alamadığına bakar.

 

Yazarın Diğer Yazıları