CEZAEVLERİMİZ 59 ÜLKEDEN KALABALIK

Ansiklopedilerden dünyadaki 206 ülkenin nüfuslarına baktım ve şu dehşet verici bilgiye ulaştım:

Yaklaşık 400 bin hükümlü ve tutuklu bulunan cezaevlerimiz tam 59 ülkenin nüfusundan daha kalabalık.

İşte nüfusları bizim cezaevlerimizden az olan ülkeler:

İzlanda, Kuzey Kıbrıs, Lihtenştayn, Marshall Adaları, Monako, San Marino, Cebelitarık, Saint Martin, Virjin Adaları Transdingester, Vanuatu, Fransız Polinezyası, Yeni Kaledonya, Barbados, Abhazya, Sao Tome-Principe, Samoa, Saint Lucia, Guam, Curaçao, Grenada, Kıribati, Saint Vincent, Jersey, Aruba, Mimronezya, Antigua-Barbuda, Şeyseller, Tonga, Virgin Adaları, Andora, Dominika, Cayman Adaları, Bermuda, Guernsey, Grönland, Güney Osetya, Fareo Adaları, Amerikan Samoası, Saint Kiti-Nevis, Kuzey Mariana Adaları, Caicos Adaları, Sint Maarten, Aland, Palau, Anguilla, Cook Adaları, Tuvalu, Saint Barhelemy, Saint Helena, Montserrat, Falkland Adaları, Norfolk Adası, Christmas Adası, Tokelau, Niue, Cocos Adaları, Vatikan, Pitcairn Adaları.

Bu tuhaf tablo iktidarı da rahatsız ediyor olmalı ki şimdi infaz düzenlemesi adıyla yeni bir af çıkarmak istiyor.

Böylece cezaevlerinden kimi hesaplamalara göre 55 bin, kimi hesaplamalara göre ise 100 bin kişi tahliye edilecek.

Bana kalırsa yine yanlış yapılıyor.

Cezaevleri aflarla boşalmaz, çıkanların yeni bir suç işleyip dönmesiyle kısa sürede yeniden dolar.

Ayrıca affın suç işlemeye meyilli kişileri teşvik edici bir yanı vardır. “Yakalanırsam cezaevinde fazla kalmam, yeni bir afla özgürlüğüme kavuşurum” diye düşünmelerine neden olur.

59 ülkenin nüfusundan daha kalabalık cezaevlerimiz olması istenmiyorsa yapılacak şeyler belli:

Enflasyon düşürülmeli, okullarda mesleki eğitime ağırlık verilmeli, istihdam olanakları artırılmalı, genç nüfus tarıma yönlendirilmeli, kamu harcamalarında israf önlenmelidir.

---

AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ

DEPREMDEN ETKİLENİR Mİ?

Yapımı süren ve birinci ünitesinin bu yıl açılacağı belirtilen Akkuyu Nükleer Güç Santralinin o yöredeki olası bir depremden etkilenme riski var mı?

Bu sorunun en ayrıntılı yanıtını İnşaat Mühendisleri Odası’nın yayımladığı derginin geçmiş sayılarından birinde buldum.

Dergide yayımlanan bir söyleşide, ODTÜ mezunu, Japonya’da Deprem Mühendisliği Enstitüsü’nde eğitim görmüş, Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünde çalışmış, depreme dayanıklı binaların yapımı konusunda kitaplar yazmış İnşaat Yüksek Mühendisi Nejat Bayülke özetle şöyle diyor:

“Akkuyu Nükleer Santralinin, şu anda çok etkin olmayan Akdeniz kıyısından Kayseri’ye kadar uzanan Ecemiş fayına yakınlığı hep bir güvenlik kuşkusu yarattı.

Ecemiş fayının uzun olması, üzerinde büyük deprem riskinin yüksek olduğunu göstermektedir.

Bu fayın kuzey ucu olan Kayseri’de 1715’li yıllarda çok büyük hasar ve can kaybı yaratmış bir depremin yaşandığı biliniyor.

1835 yılında yine Kayseri’de yüzlerce can kaybı yaratmış bir başka deprem daha meydana gelmiştir.

Ayrıca Doğu Akdeniz’de başka aktif fay hatları da vardır.

Dolayısıyla santral ciddi risklere yol açabilir.”

...

Bir görüş böyle.

Karşı görüşü de ifade edelim.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni yapmakta olan Rus devlet enerji şirketi Rosatom’un açıklamasında özetle şöyle deniyor:

“Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesi, 9 büyüklüğüne kadar hesaplanmış maksimum depremlere dayanabilecek şekilde tasarlanmıştır. Santral, deprem, sel, tsunami, kasırga gibi aşırı dış etkilere ve bunların birleşimine karşı dirençli olacak şekilde inşa edilmektedir.”

Yazarın Diğer Yazıları