Cezerî de bizim Ahmed-i Hanî de!

Cezerî de bizim Ahmed-i Hanî de!

 "Kürtler"i HDP''den atmak istediklerini düşünenler, HDP''den daha etnikçi olup çıkıyorlar. Bu tavırları, PKK''ya hizmetten başka bir manaya gelir mi?

Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Diyarbakır çıkarmasında Cezerî''den şiir okudu. Cezerî (Cizirî) Cizrelidir. 1640''da vefat etmiştir. Güçlü bir şairdir. Kendi bölge dili yanında Arapça, Farsça ve Türkçe bilirdi. ("Bölge dili"ni özellikle kullanıyorum. Doğup yetiştiği yerden biraz uzaklaşsa dil anlaşmazlığına düşecek. Ahmed-i Hanî meselâ, Mem u Zîn''i Kurmanç diliyle yazdığını kaydeder.)

Cezerî mutasavvıftı. Bitlis Hanı Şeref Han''a övgü düzmüştür. Şeref Han''ı yüceltmesi, neredeyse, Orta Asya''ya kadar hâkimiyet kurmasını dilemesi, yaşadığı dönem geleneği itibarıyla, "gücü" elinde tutanlara abartılı övgüden başka bir şey değildir. Nice divan şairinin padişaha şiirler yazdığını hepimiz biliyoruz. Şeref Han (Öl. 1603), 1597''de hanlığı oğluna bırakmış, oturmuş "Kürt" ve "Osmanlı" tarihi "Şerefname"yi yazmıştır. Bu Farsça eserini kime takdim etmiştir, biliyor musunuz? Osmanlı padişahı III. Mehmed''e! Peki çocukluğundan hanlığına kadar nerelerde yaşamıştır? Safavî sahasında Tebriz''de, Nahçivan''da. Sonra Osmanlı sahasına geçiyor. Onun için kimse, o bizden, şu sizden''e girmesin, yıkıcılığına, bölücülüğüne malzeme toplamaya kalkmasın.

R. T. Erdoğan, Cezerî''nin şiirini Ankara''da veya Cizre''de okusaydı bir manası olurdu. Ama Diyarbakır''da okuyunca maksat değişiyor.

Şeref Han da bizimdir, Cezerî de... Birilerinin abarttıkça abarttığı Ahmed-i Hanî de bizimdir. (Ahmed-i Hanî''nın Mem u Zîn''ini Prof. Dr. Namık Açıkgöz yayınlamıştır. Fikrî kimliği yıkıcıları çok şaşırtacak ve çok üzecektir!)

Divan edebiyatında, Arapça ve Farsça yazan şairler kıymete biniyor, "bizim" diye bağra basılıyor da yaşadıkları bölgelerin diliyle divan tertip edenler neden içimizden koparılıp apayrı bir yere konuluyor?!

Dünden devam ediyoruz. Mehmet Metiner, "Diyarbakır ne kadar Kürtlerin şehri ise bir o kadar da Türklerin şehridir... İstanbul ne kadar Türk ise bir o kadar da Kürt''tür." dedikten sonra şöyle devam ediyor:

"Bu ülke ve bu ülkenin bütün şehirleri etnik, dinî ve mezhebî aidiyeti ne olursa olsun herkesindir/hepimizindir. Bu sözlerim demografik gerçekliği veya etnik aidiyeti inkâr anlamına gelmiyor. Tam tersine aidiyetlerin kabulü ekseninde oluşmuş birlikçi bir anlayışa yaslanıyor… Kürtçe ne kadar ana dilim ise Türkçe de bir o kadar ana dilimdir. Her ikisi de benim dilimdir. Dillerimizin arasına nifak ve düşmanlık sokanların o zehirli dilini kesmek de hepimizin boynunun borcudur. O yüzden Türkçemizin yanında Kürtçemizin de Arapçamızın da vs.. dillerimizin de kardeşçe boy atıp büyüdüğü zengin bir dil bahçesine ihtiyacımız var. Türkçemiz de hepimizi ortaklaştıran bir dilimiz olsun bizim." ("Serok Erdoğan, Çözüm süreci Yeniden mi?", Yeni Şafak, 16 Temmuz 2021).

R. T. Erdoğan, Diyarbakır''a sadece açılış ve ziyaret için gelmediklerini "Aynı zamanda Diyarbakır''ı dinlemek, istişare etmek, Diyarbakır''la olan kavlimizi yenilemek için geldiklerini" demesinin rahatsız edici olduğunu belirtmeliyim.

Mehmet Metiner "kavil"den tutturmak istiyor. Ama bu "kavil" neden Ankara''da merkezde değil de Diyarbakır''da ifade ediliyor? Problem burada.

Saray, "Biz ''bir''iz". diyen Mehmet Metiner''i herhâlde dikkate alacaktır. Ölçü "Reisçilik" ise, en Reisçi o.

Yazarın Diğer Yazıları