CHP lideri Kılıçdaroğlu Halk TV'de Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı

CHP lideri Kılıçdaroğlu Halk TV'de Şirin Payzın'ın sorularını yanıtladı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV ekranlarında Şirin Payzın’ın sunduğu Sözüm Var programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ülkeyi bu hale 18 yıldır yönetenler getirdi diyen Kılıçdaroğlu, "Erdoğan’ın ekonomik buhran yaşanırken, bunun sorumlusu ben değilim, dış güçler diyorsa, o zaman dış güçlerin her dediğini yaptınız demektir. Kriz belli bir sürede çözülür ama bugün ekonomide geldiğimiz nokta kriz olmaktan çıkmıştır" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Bir kişi televizyonlara çıktı, dini bir akıma yollama yaparak, silahlanıyorlar dedi. Şimdi bunu söyleyen kim. Bir de cümleyi şöyle sürdürüyor, ben cemaatin nerelerde silahlandığını söylerim diyorum. Merak ediyorum, hiç mi duyulmadı. Savcılık, kişinin söylemi üzerine harekete geçti. Eğer bir kişi, kendisinin rakibi olarak gördüğü bir cemaatin silahlandığını biliyorsa ve bunu Türkiye’nin birçok ilinde olduğunu söylüyorsa, savcı söyleminden sonra harekete geçiyorsa sormak lazım.

"BEN KALAYIM DİYEREK ALIYORSANIZ, GİDİCİSİNİZDİR"

Gücünü akıldan değil de gücünü silahtan alanlar, dünyanın hiçbir yerinde başarılı olamazlardır. Gücünüzü akıl ve bilimden kullanıyorsanız, korkmayacaksınız. O ülkenin geleceği güzeldir. Ancak gücünüzü silahtan, ne olursa olsun ben kalayım diyerek alıyorsanız, gidicisinizdir.

Polis orada, ordu orada, ne güvenliği. Her şey onların elinde. Biz gazetelerden, il başkanlarımızdan, bürokratlardan bize yansıyan bilgileri değerlendiriyoruz. Hem elinizde silahlı güç olacak hem de güvenlikten bahsedeceksiniz.

Bütün ülkeler kendi bilgilerini normal alanda paylaşmazlar. Üçü de Saray’a bağlı. Ben güvenlik içinde, ağırlıklı grubun Türkiye’nin çıkarlarını her daim önde tutan kişilerden olduğuna inanıyorum. Ama bunun yanında sadece sarayın talimatlarını yerine getiren ve o çerçevede belli karar organlarına yükselen kişileri de biliyorum. Bunlar da Türkiye’nin aleyhine gelişen durumlar. Çünkü doğru bilgi verilmezse, durum Türkiye’nin aleyhine işler.

Anayasa Başkanının belli bir görev süresi var. Ancak ben bütün yargıçların hukukun üstünlüğüne inanarak görev yapmalarını isterim. Erdoğan’ın avukatlarından talimat aldıklarında, savcıların o avukatların sigara küllerini dökmek için kül tablası getirdiklerini biliyoruz. Ama bunların sayısı çok az. Tazminat davalarımdan da tanık olduğum durumlar var. İstenilmeyen bir karar alındığından, farklı şekillerde kararlar değiştiriliyor. Akıllarını saraya kiralamış kişilere yargıç demiyoruz biz.

Cumhuriyet’in savcısı olmak ayrı. Cumhuriyet sözcüğü, sadece savcılar için kullanılan bir kavram. Eğer siz Saray’ın savcısı olursanız, Cumhuriyeti kullanmamalısınız. Erdoğan’ın avukatı önünde esas duruşa geçen savcılar da var. Bu savcılık ve yargıçlık mesleğini seçen kişilerin özel hayatına da çok dikkat etmesi gerekir. Çünkü bunlar bir anlamda adaleti temsil ediyor. Adalet dediğiniz kavramı yaralarsanız, bir kişinin beklentilerine karar veren yargıç konumuna getirirseniz, en büyük zararı adalete vermiş olursunuz.

Herkes eleştirinin ne kadar değerli olduğunun farkına varmalı.

CHP oylarını artıramıyor demek haksızlık olur. Ama beklediğimiz kadar yükseliyor mu bunu tartışmak lazım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin belli bir kesiminde CHP’den uzak durulması yönünde bir kanaat var. Bugün yarın oluşan bir kanaat değil. CHP’nin özellikle yoksul kesimlerden kopuk olduğu şeklinde bir kanaat var. Eksiğimiz var mı evet var. Eksiklerimiz olabilir ama şunu kimse unutmasın biz gerçekten söylediklerimizde sahiciyiz. Bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmemeli, bunu biz söylüyoruz. Eğitim sistemi baştan sona yanlış, adalet sistemi yara almış durumda.

Bizim özellikle seçim öncesi, seçim sonrası süreç içerisinde bize mesafeli olan gruplarla oturup konuşuyoruz.

Bütün mesele şu, hep birlikte çalışmak zorundayız. Yumruğunu masaya vuran, bağıran muhalefet değil. Bilgiye dayalı muhalefet. Bir şeye karşıysak, neden buna karşıyız. Bunu sorguluyoruz. Biz siyasete yeni bir dil getirmeye çalışıyoruz. Siyaseti, ülkenin çıkarlarına yönelik nasıl inşa edebiliriz bunu yapmak istiyoruz.

Okullar iyi olsun derken, AKP'li ailelerin çocuğu kötü okula gitsin mi diyeceğiz. Bütün mesele şu, Ak Partililerin gözüne çekilen bantları çıkarmamız lazım. Senin gelirin neden düşük, bunu ben sorguluyorum, senin de sorgulaman lazım. Hiçbirimiz aklımızı siyasilere kiraya vermemeliyiz. Siz, vatandaşın aklını, dur sen konuşma ben konuşacağım diye durduramaz. Kavganın bu ülkeye hiçbir yararı olmaz. Kavganın yararı yoksa, kavgasız ortamda siyaset yapmasını bilmiyoruz. Ben hep şunu söylüyorum, vatandaş vergi ödüyor değil mi. Çocuk doğduğu andan vergi veriyor. Emzik, su hep vergi. 84 milyon kişi vergi veriyorsa, 84 milyon kişinin benim vergim nereye gidiyor diye sorması lazım. Şu soruyu sormak lazım, bütçe açığı nereden çıkmış. Ayrıca bırakın ödediğim vergileri, ayrıca benim torumun da borç ödeyecek. Bugüne kadar siyasetçiler halka doğruları söylemediler. Yani, vatan millet, Sakarya edebiyatı ile olmuyor.

CHP sağcı bir parti olmadı. Sağ sol kavramları artık eskidi. Biz hangi yüzyıldayız. 18. Yüz yıla ait kavramlarla bu yüzyılın sorunlarını çözemeyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nde 3 katmanlı bir toplum var. Aynı daire derken aynı oda, dışarıda da bir oda. Diğer bölgelerde de benzer durumlar var.

Siz tabakayı, katmanı nasıl yapacaksınız. Alttakileri yukarı çekmek lazım. Alttakileri nasıl uyutuyorlar, vatan millet Sakarya ile uyutuyorlar. Gerçek Müslümanlıkta ezilmişlere sahip çıkmak gerekiyor. Onun hakkını elinden alıyorsunuz. Siyasetçiye mahkûm olmadan devlet, yoksulların sözünü çeksin diye aile sigortasını öneriyoruz.

Geliri düşmeyen bir kişi, siyasal iktidarın düşmesini istemez. Şimdi, geniş kitlelerin gelirleri düşmeye başladı. Şimdi, geniş kitleler iktidarı sorgulamaya başladı.

İster Gazi deyin ister Gazi Mustafa Kemal Atatürk deyin. Aynı kişiyi anlatıyorsunuz aslında. Bunlar yapay tartışmalar. Sorunların nasıl çözüleceğini anlatma gücümüz var. Biz bunu yapıyoruz. Bana sorunu söylediklerinde biz bunun nasıl çözüleceğini anlatıyoruz.

Doğu Akdeniz’i kaybediyoruz, bunun farkında bile değiller. Karadeniz’de petrol çıktı diye seviniyoruz.

Bizim üye sayımız hiç azalmadı, hep artıyor. Ölenler var, iki partiye üye olup takınlar da var. Ama bizim sayımız hep artıyor.

CHP’de istifalar olabilir ama kaç tane yeni üye oldu. Buna bakalım. Ak Parti’nin üye sayısında ciddi bir düşüş oldu.

Gelecek Partisi’nin yeni genel merkez binasını kutlamak için gittik. Kendisi ile konuştuk. Davutoğlu’nun ekibi ve benimle beraber gelen arkadaşlar tanıştı. Adaylık meselesi gibi konuları konuşmadık. Oraya bir beklenti içinde gitmek doğru olmazdı. Onlar da yeni bir parti. Sayın Davutoğlu iddialı.

Bu tartışmalar çok gereksiz ama sorular sorulduğunda parti liderleri yanıt veriyorlar. 2023 seçimlerine daha var. Erdoğan ve Bahçeli öyle söylüyorlar. Türkiye’nin bu kadar sorunu varken, on binlerce sorunu var.

Cumhurbaşkanlığı kim olacak tartışmasını yapmak gereksiz. Yeri geldiği zaman Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin liderleri oturur konuşur.

"ÜLKEYİ BU HALE, 18 YILDIR BU ÜLKEYİ YÖNETENLER GETİRDİ"

Ülkeyi bu hale, 18 yıldır bu ülkeyi yönetenler getirdi.

Erdoğan’ın ekonomik buhran yaşanırken, bunun sorumlusu ben değilim, dış güçler diyorsa, o zaman dış güçlerin her dediğini yaptınız demektir. Kriz belli bir sürede çözülür ama bugün ekonomide geldiğimiz nokta kriz olmaktan çıkmıştır.

Türk lirası, milli paramız değer kaybediyor. Kimse bizim ekonomimize güvenmiyor. Bankalarda mevduatın yarısından fazlası dolarsa, Türk lirası nereye gidiyor, bunun sorumlusu kim. Özellikle bunu Ak partili kardeşlerime sormak istiyorum.

Türkiye şu anda, sadece ekonomik değil, siyaset ve toplumsal açısından da bir buhranın içinde. Demokrasinin olmadığı yerde, sağdan soldan da Sosyalizm ’den de Kemalizm’den de bahsedemezsiniz. Demokrasiden yana olanların birleşmesi gerekiyor. Demokrasi isteyen herkesin oturması lazım. Önce bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz, sonra herkes kendi düşüncesini dile getirecektir. 

Millet İttifakı’nın özünde yatan da bu zaten. Demokrasiden yana olanlar bir tarafta, tek adam rejiminden yana olanlar bir tarafta. Yargı karar verirken Saray’a bakıyor. Dolayısıyla özgür iradeler parlamentoda dile getirilmeli. Gazi meclisimizi, milli kurtuluş savaşındaki ruha dönüştürürsek, milletvekilli özgür ortamda konuşabilirse, o zaman güzel olur. 

Şöyle, önemli olan söylemlerdir. Biz ortak olarak şu cümleyi kullanıyorsa, Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırırsak, olur. Türkiye Cumhuriyeti, cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak zorunda.

İktidarın yaratmak istediği bir korku iklimi var.  Benim gibi düşünmeyen insanların da fikrini söylediği bir toplum yaratmalıyız.

İktidarın yaratmak istediği bir korku iklimi var. Abdullah Gül ismini bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Ben niye korkuyorsunuz diye sordum gündem oldu. Benim tek başıma oturup karar almam, bulunduğumuz ittifaka ihanet olur. Yani, şu belediye başkanları güven tazeleyecekler. 

Benim siyaset anlayışım, diğer liderlerden çok farklı. Benim siyaset anlayışım farklı. Benim siyaset anlayışımda kim millete hizmet ediyorsa ve kim milletin 5 kuruşuna ihanet etmiyorsa, onun bizim başımızın gözünün üstünde yeri var.

PARLAMENTER SİSTEM

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hakkını teslim etmek gerekiyor. Orası demokrasinin kalbi ve Kabe’si mi? Evet… Bu organı bir kişinin iki dudağına teslim edemezseniz. Bu organı, bir kişinin iki dudağı arasına teslim etmek ne zaman çıktı?

Bugün Erdoğan kanun teklifi verse, Türkiye 85 ildir diye ne olur, Ak Partili ve MHP’li milletvekili evet der.

Eğer bir milletvekili soru önergesi verdiğinde Bakan süresi içinde hiçbir gerekçe göstermeden cevap vermezse, o bakan görevini doğru yapamaz. 

Eğer bir milletvekili soru önergesi verdiğinde Bakan süresi içinde hiçbir gerekçe göstermeden cevap vermezse, o bakan görevinden ayrılmalıdır.

Millet ittifakını bir araya getiren liderler, bir araya getirerek protokol imzalamalı. Ve biz, güçlü parlamenter sistemi getirirken neleri yapacağız, bunları alt alta yazacağı ve imzalayacağız. Daha sonra halktan oy isteyeceğiz.

Biz iktidara geldiğimizde Sayıştay'ın hesap sormasını sağlayacağız. 

Hesap vermekten korkan değil, hesap vermekten şeref duyan bir anlayış geliştireceğiz. Bu ittifakın alanı neydi, güçlü yerel yönetim ve ittifak içinde seçilen belediye başkanlarının da kendilerini seçen beldeye hesap vermelerini getiren bir anlayış. Bugün ihaleler belediyelerde açık yapılıyor. Yeni bir şeffaflık anlayışı getirilmeli. Siyaset kurumu halkı aşağılamayacak. Zorla topladığı vergilerin hesabını verecek. Eğer bir ülkede vatandaş, ödediği vergilerin hesabını sormuyorsa, o ülkeye demokrasi gelmez.

Ya arkadaş, dükkanını kapat dedin, kapattık ama aç kaldık. Sen bana 40 gün bakamıyorsun.

Erken seçim olur mu olmaz mı buna Saray karar verecek. Ama sayın Bahçeli de açıklama yaptı, 2023 seçim olacak dendi. Önümüzdeki dönemde devlet, borç aldığı kişilere borç ödeyecek. Peki bu kadar borç ödeyecek para var mı? Hayır yok, peki ne yapacaklar, yeniden borç alacaklar. Bütçe açığı tarihi seviyelere ulaştı. Dolayısıyla alınan borçları bütçe açığını kullanmak için de kullanacaklar. Daha sonra da faiz ödeyecekler. Faiz haramdır diyorlardı, faizi düşüreceğiz diyorlardı. Hayatımda bunlar kadar yalan söyleyen hiçbir iktidar görmedim. Erdoğan çıkıp dese ki, aya 4 şeritli yol yaptık, inananlar çıkar.

Önümüzdeki dönemde bu ülke, o dış güçlere bu paraları ödeyecek.

Şimdi, yol yapıyorlar değil mi, dolar bazında ödüyorlar. Havaalanı yapmışlar, hastane yapmışlar garanti vermişler, yani hasta yatsa da yatmasa da o rakamı vereceksiniz. Yani tam bir soygun düzeni. Ve tam bir soygun düzeni ile çalışan hastaneler var. Onları kamulaştıracağız.

Şehir hastaneleri değil, şirket arazileri. Sadece arazi devlete ait. Devlet para ödüyor bu hastanelere. 

1 milyonun üzerinde kahvehane var. Acaba kahvecilerin nasıl geçindiklerini, bu insanların evlerine ekmek götürüp götürmediklerini biliyorlar mı? Ben esnaf arkadaşlarımıza söylüyorum, bakkal dükkânın, berbere söylüyorum… Ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak bütün garibanların sözcüsüyüm. En azından kâğıt oynansın dediler, biz 7 deste kâğıt açarız. Sen kâğıt oynamasını bilmiyorsun diye dalga geçmeye çalıştılar. Onlar kahvecilerin nasıl yaşadığını bilmiyor.

Ben halkın adamıyım. Ben sadece halkın sesini dinlerim.

(Soru) Siz Tuncelilisiniz, aileniz İzmit’te. Kendi reklamını hiç yapmıyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk belediye başkanı akrabanız ve Seyit torunusunuz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Köklerim bana aittir ve tabii ki bunlarla gurur duyuyoruz. Ancak köklerimiz mütevazı olmayı gerektiriyor. 

Enis Berberoğlu konusunda Meclis bir karar vermiş değil ama biz konuşacağız. Meclis başkanı Enis Berberoğlu konusunda gereğini yapmak zorunda.

Biz, bu ülkeyi yönetirken hiç kimsenin yaşam tarzına bakmaksınız ona hizmet etmek ve ondan aldığımız her kuruşun hesabını ona vermek namus borcumuzdur diyor muyuz? Her doktorun siyasi görüşü olabilir, sadece doktor değil bütün sağlık çalışanına bu ülkenin 83 milyonun vicdan borcu vardır. 

Definler kaç kişinin öldüğünü zaten görüyoruz. Ölüm sayısı az oldu diye bundan bir başarı hikayesi çıkarsa yanlış olur.  Anketlerde yüzde 59'u bu rakamların doğru olmadığına inanıyor. Devleti yönetmek ahlak ister. 

Devleti yönetenlerin bilgi sahibi olması gerekiyor. Bilim kurulunun hangi kararları aldığını biliyor musunuz?

Müsteşarlıkları kaldırdılar, yerine Bakan koydular. Sonra eski milletvekillerinden de bakan yardımcıları koydular. Bunların kendi iradeleri yok zaten. Olmaz da. Berat Bey yerinde kalır. Çünkü kayınpeder- damat beraber yönetiyorlar. Berat Bey’in pozisyonu üst bakan, diğerleri alt bakan. Berat Bey’in durumu diğer bakanlarla aynı değil. O üst bakan, diğerleri alt bakan. Milli Eğitim Bakanı yatırımımız yok diyor ama öğretmen maaşlarından şikâyet ediliyor. Kaç kişinin evinde internet yok. Sayın Erdoğan ya da Milli Eğitim Bakanı, sağlayıcıları çağırıp, interneti düşürün diyemez mi? 

İktidardan gitmeme konusunda kuralları kendilerine yönelik değiştirmek istiyorlar. Esnafa, çiftçiye ve emekliye sormak lazım. Kin ile intikam ile devlet yönetilmez. Milletvekili olduğu gün kendi mal varlığını internet sitesine koymuş biri olarak söylüyorum, öfke ile kin ile devlet yönetilmez. Bugün bazı kişiler hapisteyse, Erdoğan’ın öfkesi yüzünden. Bu şekilde devlet yönetilmez.

Bu ülkede yüz binlerce konteynerlerden beslenen insan var, bir taraftar da Manhattan da gökdelenler var. Bunları hangi para ile yaptınız? 

Parası olan, FETÖ’cüymüş, hatta 17-25’ten sonra FETÖ’yü ziyarete giden bir sürü insan var. Parası olmayan insanlar ise hapse atılmıyor. Askeri öğrenciler var mesela, nedir bunların günahı. Komutan çıkın dedi, çıktılar. Bu operasyonlarda alınanlar FETÖ’cü müdür değil midir zaman çıkarır ortaya. Bunlar FETÖ’ye destek verirken, biz yanlış yapıyorsunuz diyorduk. Hala silahlanan gruplar var diyorlar, bu devlet uyuyor mu? Çalışmıyorlar mı, hayır kendi etraflarına çalışıyorlar. Sanıyorlar ki Kılıçdaroğlu bunun hesabını sormayacak. 

Ben Erdoğan değilim. Yumruğu masaya her seferinde vuracağım olmaz. Devlet kin ile yönetilmez. 

Ama asacağım, keseceğim dediğimiz andan itibaren olmaz. Her eleştiriye saygımız var ama yeter ki bu eleştiri eksiklerimizi ortaya çıkarsın.