CHP’deki Anadolu ateşi!

CHP’nin tartışmalı tüzük kurultayı, Anadolu Ateşi Grubu’nun gösterisi ile başladı. Partinin içinde bulunduğu karmaşayı yansıtmak için bundan daha iyi bir seçim yapılamazdı!
 “Büyük Resim”  yazı dizisinde hatırlattığım gibi, bugünkü Anadolu Ateşi Grubu’nun kurucusu Mustafa Erdoğan, 19 Mart 1991 tarihli Güneş gazetesinde yayınlanan  “Dünden bugüne Kürtler”  başlıklı dizi yazıda  “Kürt folkloru Türkleştiriliyor”  iddiasında bulunmuştu. Ancak sonraki yıllarda kurduğu ekiple çok başarılı bir iş yapmış görünse de Mustafa Erdoğan, Türk folklorunu stilize ederken gerçekte özünden koparmıştı.. Sadece kıyafetleri ele alsak, bunun nasıl bir dönüştürme çabası olduğunu görebiliriz. İşte CHP de tıpkı Anadolu Ateşi gibi bir dönüşüme zorlanıyor.. 

***


Kim mi zorluyor?
Bu sorunun cevabı, aslında WikiLeaks belgelerinde var. ABD’nin CHP politikalarından hoşnut olmadığı ve CHP’yi dönüştürmeye çalıştığı biliniyor. Fakat bunda Amerikalılara brifing veren polis yetkililerinin yani mevcut iktidarın payını da unutmamak gerek. Bir de Tayyip Erdoğan ABD adına Suriye’ye müdahaleye zorlanırken, son MİT krizinde görüldüğü gibi üzerine çarpı işareti konulmuşçasına köşeye sıkıştırılıyor. Buna CHP yetkililerinin ABD derin devletinin önemli isimleri ile yaptıkları son temasları ve ardından Tayyip Erdoğan aleyhindeki kampanyayı sürdürenlerle eş zamanlı propaganda atağına girişmelerini de ilave etmek gerekir. Hatta son olarak geçtiğimiz günlerde Yeniçağ’da yayınlanan Ceyhun Bozkurt’un haberine göre ABD Başkanı Obama’nın danışmanlığını da yapan Washington merkezli Center for American Progress adlı düşünce kuruluşu temsilcileri, CHP ve USAK’ı ziyaret ederek  “yeni anayasa çalışmaları ve açılım”  konularında bilgi aldı. USAK yetkilileri,  “Amerikan heyeti, özellikle Suriye konusunda Washington’un Türkiye’den beklentilerinin yüksek olduğunu ifade etti(!)”  açıklamasında bulundu.
Diyeceğim o ki, Washington’da bir dama taşı yerinden oynatılınca etkilerini Türkiye’de görebiliyoruz. Bazen bu etki, CHP kurultayında olduğu gibi yüksek ateşe sebep olabiliyor. Aynı kuruluşun, son Türkiye raporunda  “Yeni CHP” nin olumlu adımlar attığı ifade edilerek,  “CHP’nin Onur Öymen ve Şükrü Elekdağ gibi Türkiye’nin yeni dış politikasına direnen isimlerden kurtulmasının önemli bir adım olduğu” vurgulanıyordu..

***


İşte  “Yeni CHP” ye direnenler  “Yeniden CHP”  diyerek bir mücadeleye giriştiler. CHP’deki etkinliği yeniden ön plana çıkmış görünen Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in telefon etmesi üzerine katıldığım CHP kurultayında, Mersin Milletvekili İsa Gök’ün yuhalanması ve bir ara salon dışına atılmasına bakılırsa, ateşin kaç dereceye kadar yükseldiğini ölçmek mümkün. Ateş yükselmişse, vücut kana karışan virüslerle mücadele ediyor demektir. Kan, antikor üreterek bu virüsleri yenerse vücut ateşi normale döner. Tabii bir de ateşin 42 dereceyi geçmesi durumu var ki o zaman ölüm bile gerçekleşebilir.
Gerçi Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasının hemen başında tam bir antiemperyalist tavır koydu, 1925’te ilk Türk uçak fabrikasını CHP’nin kurduğunu, 1937’de ilk Türk denizaltısının Haliç tersanesinde kızağa konulduğunu hatırlattı ve konuyu 22 Eylül 1947’de, Merkez Bankası’nda 176 ton altın bulunmasına bağlayıp;  “İşte CHP budur. CHP yabancılara el açmayan bir partidir. CHP’li olmak demek Mustafa Kemal olmak demektir” dedi.
Kılıçdaroğlu,  “4 Ağustos 1958’de Türkiye iflas ettim diyor. CHP iktidarında var olan 176 ton altını yok ediyorsunuz, borcunu ödeyemeyen bir ülke haline geliyorsunuz”  dedi.
Gerçekten o 176 ton altını, İngiltere’ye rehin olarak Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı uçaklar taşımıştır. Pilotlar, ne taşıdıklarını İngiliz yetkililerden öğrenmiştir. Yani Türkiye ekonomik bağımsızlığını Menderes döneminde kaybetmiştir.

***


Peki ama ABD, Tayyip Erdoğan’ı gözden çıkarmışsa, CHP, iktidara gelmek için, Amerikalılarla  “Yeni Anayasa ve Kürt açılımı” nı tartışmak veya ABD derin devletine teminat vermekle milli, demokratik ve bağımsız bir Türkiye oluşturabilecek mi?
Bu konuda şüphelerim var.
Sütten ağzım yandığı için yoğurdu üfleyerek yemek durumundayım. Söylemler milli olabilir ama asıl eyleme bakmamız gerekir.  “Okyanus ötesi”  ile yapılan görüşmelere bakarak,  “CHP’den sadece söylemde değil, eylemde de Mustafa Kemal duruşu bekliyorum”  dersem herhalde haksızlık etmiş olmam.

Yazarın Diğer Yazıları