CHP'li Oya Tekin'den 'Serap Öner cinayeti' hakkında açıklama

CHP'li Oya Tekin'den 'Serap Öner cinayeti' hakkında açıklama
CHP Adana İl Kadın Kolları Başkanı Oya Tekin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadın cinayetleri ile ilgili konuştu.

CHP Adana İl Kadın Kolları Başkanı Oya Tekin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günün’de kadın cinayetleri ile ilgili yazılı açıklama yaptı.

Adana'da, geçtiğimiz Eylül ayında Ceyhan ilçesindeki geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığı 8 yıllık eşi Ali Öner'in (24) yanından ayrılan iki çocuk annesi Serap Öner'in (26) öldürülmesi olayı ile ilgili de konuşan CHP'li Tekin, koroma kararına rağmen cinayetin işlendiğine dikkat çekti.

CHP'li Oya Tekin'in açıklaması şöyle:

"Değerli basın mensupları,

Sözlerime Mustafa Kemal Atatürk’ün Başöğretmen olduğu bugünü anarak başlamak istiyorum. 24 Kasım aynı zamanda ülkemizde “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır. Pandemi koşullarında da en büyük sorumluluk bilinciyle hareket eden ülkemizin aydınlık meşalesini ellerinde tutan tüm öğretmenlerimizin gününü kutlarım.

Değerli basın, değerli katılımcılar;

Kadına şiddet sarmalının her geçen gün arttığı bu süreçte 25 Kasım’ı karşılarken, gün geçmiyor ki bir kadın şiddete maruz kalmasın, öldürülmesin…

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü’de, uluslararası alanda şiddetle mücadelenin sembolleştiği çok önemli bir gün olması sebebiyle,

Biz de Cumhuriyet Halk Partisi Adana İl Kadın Kolları olarak 25 Kasım’ı karşılarken, toplumda yaşanan şiddetin her geçen gün arttığının farkında olarak sizlerle bir araya gelmek istedik….

Adana’da;

29 Eylül 2020 tarihinde Serap Öner Ceyhan’da, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı, boşanma aşamasında olduğu eşi Ali Öner tarafından,

01.10.2020 tarihinde Tuğba Keleş Kozan’da, defalarca reddettiği için tehditler aldığı ve suç duyurularında bulunduğu Erdoğan Küpeli tarafından,

04.10.2020 tarihinde Hülya Güllüce Adana’da, birlikteliğine son vermek istediği Abdullah Kaya tarafından,

28.10.2020 tarihinde Gülay Açıkgöz Çankırı’da, hakkında uzaklaştırma kararı aldırdığı ve boşanma aşamasında olduğu eşinden aldığı tehditlerden, kendisini koruyabilmek yaşadığı şehri Adana’yı terk ederek kaçtığı Çankırı’da, eşi Mesut Açıkgöz tarafından öldürüldü.

Ülke genelinde ise;

Eylül ayında, erkekler tarafından 16 kadın öldürüldü, 20 kadının ölümü ise şüpheli bulundu.

Ekim ayında, erkekler tarafından 21 kadın öldürüldü, 8 kadının ölümü şüpheli bulundu.

Bu yıl 269 kadın öldürüldü, 152 kadının ölümü ise şüpheli bulundu.

Kadınlar her gün kendi hayatlarına dair karar almak istedikleri için,

Toplum içerisinde eşit ve özgür yaşamak istedikleri için,

Eşlerinden ya da birlikte oldukları erkeklerden ayrılmak istedikleri için,

Çalışmak istedikleri için, okumak, eğitim almak istedikleri için öldürülüyorlar.

Bu ülkede kadınlar her gün yaşam mücadelesi veriyorlar.

Fakat doğrudan kadın hareketini hedef alan siyasal iktidarın aldığı tutum mücadelenin ciddi anlamda tehditlerle karşı karşıya olmasına sebep oluyor. Siyasal iktidar adeta kadın hareketine savaş ilan eder durumda!...

Oysaki kadınların yaşadığı, fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet, psikolojik şiddetin ve bütün bunların sebebi patriyarka sistemin tartışılması gerekiyor, konuşulması gerekir.

Bu sistemin ve anlayışın sebep olduğu toplumsal cinsiyet rolleri ve kalıp yargıların tartışılması konuşulması gerekiyor ki sorun çözümlenebilsin.

Değerli Basın mensupları;

Biz Cumhuriyet Halk Partisi Adana İl Kadın Kolları olarak, göreve geldiğimiz ilk günden bu yana özellikle Covid-19 pandemi sürecinde artış gösteren şiddete karşı önleyici girişimlerimiz oldu.

Toplum olarak en büyük sorunumuzun şiddet olduğunun farkında olarak 7/24 hizmet veren destek hattı oluşturduk ve şiddetle mücadeleye katkı vermeyi amaçladık.

İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasının tartışıldığı bu süreçte, kadınlarımızın haklarını öğrenmeleri konusunda bilinçlenmelerine katkı verebilmek adına mahalle mahalle dolaşarak sözleşmeyi ve ilgili yasanın uygulanmasını anlattık. Bunun yanı sıra çevremizde yaşanan şiddet olaylarının birebir takipçisi olup şiddet gören kadınlar ve ailelerine hukuki destekler sağladık.

İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

Bu takiplerimiz ve tanıklıklarımızla, sizlere geçtiğimiz aylarda ilimizde yaşanan dört kadın cinayeti üzerinden, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmadığını anlatmak istedik.

25 Kasım’ı karşılarken ve Serap Öner dosyasında “koruma tedbirlerinin uygulanmasında ihmal göstererek, kasten ihmali davranışlarla ölüme sebebiyet suçunu işleyen kamu görevlileri hakkında neden suç duyurusunda” bulunduğumuzu bugün siz değerli basına anlatmak istiyoruz.

Serap Öner Davası ve İhamaller

“Ali ÖNER tarafından kendisine uygulanan fiziki şiddete dayanamayan Serap ÖNER, öldürüldüğü 29.09.2020 tarihinden bir süre önce, annesinin yanına sığınmıştır. Ali ÖNER 14.09.2020 tarihinde sabah saatlerinde Serap’ın yaşadığı eve izinsiz girerek, odasına dalmış ve onu zorla evden götürmeye çalışmıştır. Serap’ın kabul etmeyip direnmesi karşısında, bıçağını çekerek “gelmezsen seni ve aileni vururum” şeklinde tehditte bulunmuş ve ayrıca küfürler etmiş ve devamında yaşanan birtakım olaylar silsilesinde,

Serap ÖNER, Ceyhan Emniyet Müdürlüğüne başvurarak suç bildiriminde bulunmuş ve 6284 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca ikameti olan babasının evindeki adresi için Ali ÖNER hakkında uzaklaştırma kararı almıştır. Önleyici tedbir kararı olan 60 gün uzaklaştırma ve iki çocuğun velayetinin üç ay süreyle anneye verilmesi kararı süresi içerisinde de 29.09.2020 tarihinde eşi tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.

Serap için ölüm geliyorum demiştir ama Serap’ı korumakla görevli kamu görevlileri ısrarla bu durumu görmek istememiştir. Olayın niteliğine uygun değil de her olay için ezbere uygulanan koruma ve önleme tedbirleri ile geçiştirme anlayışı Serap’ın yaşam hakkını elinden almıştır.

Ali ÖNER’in adli sicil kaydı incelendiğinde, önceki yıllara ait sabıka kayıtları olduğu, olaydan birkaç ay önce hükümlü olarak yatmakta olduğu cezaevinden, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanuna eklenen Geçici 9 uncu madde ile ‘Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlülerin, izinli sayılmalarına karar verilmesi nedeniyle çıktığı açıkça görülmesine, onun bir bağımlı olduğu bilinmesine rağmen ,hakkında önleyici koruma tedbiri alınıp tedavi edilmemiş, rehabilite edilmemiştir.

Gülay Açıkgöz Davası ve İhmaller

“Gülay Açıkgöz’ün ise eşi ile boşanma davası sonuçlanmıştır. Fakat karar kesinleşmemiştir. Fail eş Gülay ve ailesini sürekli tehdit etmektedir. Artan tehditler karşısında uzaklaştırma kararı aldıran Gülay bu karara rağmen ayrıldığı eşinin tehditlerini artırarak devam ettirmesi üzerine hayati tehlikesinin farkında olarak yaşamını sürdürdüğü Adana’yı çocukları ile beraber terk etmek zorunda kalmış ve adresini gizleyerek kısa bir süre önce Çankırı’ya yerleşmiştir. 28.10.2020 tarihinde ise Çankırı’ya yerleşmesinin kısa bir süre sonra ayrıldığı eşi Mesut Açıkgöz tarafından öldürülmüştür.

Mesut Açıkgöz, Gülay’ın adresini nasıl mı tespit etmiştir?

Gülay Çankırı’ya yerleştikten sonra uzaklaştırma kararının süresi dolması üzerine, tehditlerin devam etmesi sebebi ile yeniden uzaklaştırma kararı almak üzere Karakola oradan da Aile Mahkemesine başvurmuştur. Uzun uğraşlardan sonra ayrıldığı eşi hakkında yeniden uzaklaştırma kararı almıştır.

Fakat bu uzaklaştırma kararında Gülay’ın gizli olması gereken adresi açık bir şekilde yazılarak Mesut Açıkgöz’e tebliğ edilmiştir! Mesut Açıkgöz zaten Gülay’ın adresini aramaktadır gece gündüz…

Suçun işlenmesini önleyici tedbir kararının verildiği süre içersinde Türkiye’de yüzlerce kadın öldürülmektedir. Devlet ısrarla İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmemekte ,bütüncül politikalar uygulama yaklaşımında bulunmamaktadır.

Koruyucu, önleyici tedbirler ile kovuşturma yükümlüğünü ise etkin bir şekilde yerine getirmemekte ısrar ederek, her olaya aynı kalıplaşmış tedbir kararlarını vermeye devam etmektedir.

Oysaki;

Suç işleme eğiliminde, şiddet eğiliminde olanı izleyerek tedavi süreçleri başlatan, Kadın Sığınma Evine sığınan kadının psikolojik tedavisi ve güçlendirilmesi koruma tedbirlerini uygulayan bir yaklaşım sergilese Serap,

Kimlik ve adres bilgilerini gizleme tedbir hükümlerini uygulasa Gülay,

Şiddet eğiliminde olan kişilerle ilgili olarak bütüncül politikalar geliştirse Hülya, Tuğba ve katledilen diğer kadınların yaşam haklarını korumuş olacaktı.

Buradan İçişleri Bakanı Süleyman Soyluya ’da seslenmek istiyorum.

Sayın Soylu dün katıldığı Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Değerlendirme toplantısında,

Erkeklere seslenerek;" Erkeklere sesleniyorum: Kendinize gelin yahu. Fiziksel olarak güçlü olabilirsiniz. Böyle bir ayıp olur mu? Neyi tatmin ediyorsun? Neyi ortaya koyuyorsun?" demiştir.

Biz de Sayın Soylu, erkekleri ayıplatarak kadın cinayetlerinin çözüleceğini düşünüyorsanız, büyük bir gaflet içerisindesiniz !.. diyoruz

Cinayet, şiddet bir suçtur. Suçla ve suçluyla mücadele de, ayıptır bir daha yapma diyerek çözeceğimiz bir şey değildir.

İşgal ettiğiniz makam bu suçlarla etkin mücadele konusunda siyasi irade ortaya koymanız, politika geliştirmeniz gereken bir makamdır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, hiçbir kadının öldürmediği eşit ve özgür bir toplum umudumuz ve mücadelemizle katılımız için çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum."