Zulme karşı milliyetçi duruş sergilenmeli!
Bilkent Üniversitesi’nden Dr. Karasar: Dünya Türklerinin sorunlarının çözümü için milliyetçilikten taviz vermemeliyiz
Doğu Türkistan’da yıllardır yaşanan zulmü değerlendiren uzmanlar, Türklerin duruşlarından vazgeçmemesi gerektiğine dikkat çekti. Dünya Türklerinin ortak hareket etmesini isteyen uzmanlar, Türkiye’nin sorunların çözümünde kararlı tutum sergilemesini istedi. Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hasan Ali Karasar, “Doğu Türkistan, Azerbaycan ya da dünyanın başka bir ülkesinde yaşayan Türklerin sorunlarını doğru değerlendirip çözüm üretebilmemiz için Türk milliyetçiliğine dayanan sağlam duruşumuzdan taviz vermememiz gerekir” ifadesini kullandı.

Güç dengeleri iyi okunmalı
Bu duruşla sorunların sağlıklı çözümlenebileceğini belirten Karasar, “Türklerin bulunduğu ülkelerdeke güç dengelerini ve stratejik ilişkileri iyi okumak gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında Doğu Türkistan topraklarının bulunduğu coğrafyada ne tür güç dengelerinin birbiri ile mücadele içerisinde bulundukları önemli. Bu olguyu dışarıda tutarak Doğu Türkistan sorununu anlamamız mümkün görünmüyor” diye konuştu. Doğu Türkistan’ın bağımsızlığını yeni dönemde kaybetmiş bir ülke olmasının önemli bir nokta olduğune vurgu yapan Karasar, şunları dile getirdi: “Doğu Türkistan bağımsızlığını 1950 yılında kaybetmiş bir ülke. Daha sonra sürgünde hükümet kurdular ve mücadelelerini oradan devam ettirdiler. Bu mücadelede çeşitli yerlerden destek de buldular. 11 Eylül saldırılarının ardından Pekin yönetiminin, Doğu Türkistan Türklerine olan yaklaşımı da konjonktürel düzlemde değişikliğe uğradı. Daha önceleri baskıların odağı farklıyken, bu saldırıların ardından Çin, Doğu Türkistanlı Türklere ’Sen Bin Ladin misin’ demeye başladı. Bu değişimleri gözden kaçırmamak gerekli.” Türkiye’de Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde yayınlanan genelgenin de Doğu Türkistan Türkleri açısından önemli olduğunu kaydeden Karasar, bu genelgenin ardından Doğu Türkistan Türklerinin sürgünde verdiği mücadelenin Avrupa ülkelerine kaydığını söyledi. O dönemde yayınlanan başbakanlık genelgesinin Doğu Türkistanlı örgütlerin Avrupa’ya gitmesine neden olduğunu ancak bunun karşılığında Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin değişmediğini ifade eden Karasar, sözlerini şöyle sürdürdü:

ABD çıkarlarında değişim oldu
“Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde sağlam temellere dayalı milliyetçi duruşundan vazgeçmemesi derken aslında biraz bunu tanımlamak istiyorum. Burada dikkat edilmesi gereken nokta dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan Türklerin haklarını uluslararası güç dengelerine kurban etmememiz gerekiyor. Burada da aynı şey geçerli.” Amerikan çıkarlarının artık eskisi gibi Orta Doğu ve Türkiye’yle fazla örtüşmediğine dikkat çeken Karasar, bu değişikliği göz önünde bulundurarak, hareket etmeliyiz “ dedi.

Ankara’nın desteği güç verir
Çin’in menfaatleri doğrultusunda her türlü politikayı uyguladığını söyleyen Hacettepe Üniversitesi’nde doktora yapan Ekrem, Türklerin Çin ile tek başına mücadele etmelerinin zor olacağını dile getirdi. Türkiye’nin Çin ile ilişkilerinde artık bir denge tutturması gerektiğini belirten Ekrem, şunları söyledi: “Bu konuda realist olmak gerekiyor. Çin ile Türkiye arasındaki ilişkilerde belli menfaat gruplarının beklentileri olabilir. Türkiye uluslararası ilişkiler baz alındığında belli oranlarda dengeli gitmek durumunda da olabilir. Ancak soydaşlarına karşı duygusal anlamda tatmin edici bir takım girişimlerde bulunması gerekir. Ankara’nın desteği Türklere güç verecektir.”

Hedef; Türkleri kimliksizleştirmek
”Pekin yönetimi, Doğu Türkistan Türklerine ’terörist’ muamelesi yaparak özgürlük taleplerini sindirmek istiyor”
Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü’nde doktora yapan Doğu Türkistanlı Erkin Ekrem, Doğu Türkistan Türklerinin bölgede yaşadığı sorunlara bir çok açıdan yaklaşılabileceğini söyledi. Sorunun tüm boyutları birlikte değerlendirilmesi gerektiğine işaret eden Ekrem, gücün Çin’de olmasından dolayı Pekin yönetiminin bölge üzerindeki baskısını her anlamda gün geçtikçe arttırdığını belirtti.

Stratejik önemi büyük
Ekrem, “Pekin, Doğu Türkistan Türklerine ’terörist’ muamelesi yaparak özgürlük taleplerini sindirmek istiyor. Hedef, Türkleri kimliksizleştirmek” dedi. “Doğu Türkistan Türklerinin sosyal sorunları her geçen gün artıyor” ifadesini kullanan Ekrem, şunları kaydetti: “Elbette bu sorunların temelinde yatan etken ekonomik. Doğu Türkistanlı Türklerin arasında yaşanan sorunların başında işsizlik geliyor. İşsizlik her geçen gün artan bir olgu. Dolayısıyla bölgede siyasi, kültürel güç de Çin’in eline geçmeye başlıyor. Bunlar bir toplumu ayakta tutan olgular. Çin bunun üzerine bir de insanlar üzerine ’terörist’ baskısını ekleyince toplum bir anlamda dengesini bulmakta zorlanıyor. Çin’in Doğu Türkistan üzerinde baskı kurmasının en önemli nedeni stratejik. Çin yönetimi, bir türlü bölgeden vazgeçemiyor. Eğer bölgeden vazgeçerse o zaman Orta Asya ve Hazar bölgesine geçişte önemli bir köprüyü de elinden kaçırmış olacak. Çin yönetiminin uzun zamandan bu yana Doğu Türkistan toplumu üzerinde baskı kurmasının altında yatan önemli nedenlerin başında bu gelmekte.” Pekin yönetiminin Doğu Türkistan üzerindeki baskılarının başında kültürel baskılar geldiğini dile getiren Ekrem, “Çin’in asimilasyon politikaları elbette ki önemli. Ancak asimilasyon politikalarını kültürel yasaklarla destekliyor. Bunların başında Doğu Türkistan’da Türklerin kendi diliyle eğitim yapmasının kısıtlanması geliyor” diye konuştu.

Her anlamda kıskaç
Türklerin her anlamda kıskaç altına alındığını vurgulayan Ekrem, “Bir taraftan sosyal çoğalmayı kontrol altına alacaksın, diğer taraftan bölgeye göçün önünü açacaksın, en son olarak da toplumun diliyle eğitim yapmasını engelleyeceksin. Tüm bunların sonucunda bir toplumu kimliksizleştireceksin. Çin’in bugün Doğu Türkistan Türkleri üzerinde gerçekleştirdiği baskıların özeti kısaca bu şekilde yapılabilir” şeklinde konuştu.