Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Cinayet işlerken dahi, yargılanırken deli!

Adam internetten aldığı siyanürle şerbet yapıp anne ve babasına içirerek öldürür.

Zanlı, sorgusu sırasında adını soran polislere, 4 yaşındaki kardeşinin ismini söylüyor. Annesinin ismini soran polise ise "Fadime miydi? Neydi? Hatırlayamadım" diyor.

Daha da ilginci, "Evet ben öldürdüm ama sebebini bilmiyorum" demiş.

Başta rol yaptığı düşünülen caniye "şizofren teşhisi" konulmuş.

Adam siyanürü internetten alıyor, onunla şerbet yapıyor ve anne ile babasını içmeye ikna ediyorken dahi gibi hareket ediyor. Soğukkanlı ve ikna edici oluyor. Öyle olmasa siyanürü ne düşünebilir ne temin edebilir ne de böyle içirebilirdi.

Dahası katil "Siyanürü 3 ayrı bardağa ikişer çay kaşığı koyarak karıştırdım" diyor. Buradan da öldürme işinin en ince ayrıntılarına kadar farkında olduğu anlaşılıyor.

Sorguda küçük kardeşinin adını söylüyor, annesinin adını hatırlayamıyor. Ancak cinayeti işlediğini hatırlıyor yalnız nedenini hatırlayamıyor.

Katil cinayeti organize ederken bir dahi, yargılanırken de tam bir deli kimliğine bürünüyor.

İlginç değil mi?

Zehiri son anda içmeyen kardeş ifadesinde, 'Ağabeyim 1, 2, 3 fondip' diyerek karışımı içirdiğini söylüyor. Ölen annenin ise hayatta kalan oğluna son nefesinde "Sakın polisi arayıp ağabeyini ihbar etme" diye vasiyet ettiği ortaya çıkıyor.

Böylece her yerde, her zaman, her şart altında ana yüreği ve analık duygusu nüksetmiş oluyor. Kendisini öldüren -evlat denilebilirse- çocuğunu "polise ihbar etme" diye vasiyette bulunuyor!

Başıboşluğun boşluğu!

Bu olguyu "şizofrenik" vaka diyerek geçirmek en büyük yanlıştır. Bir evlattan ana/baba katili nasıl oluyor? Sorusuna psikolojik, davranış bilimleri, sosyolojik, sosyal medya, dini, vicdani, ahlaki ve teknolojik yönden yeterli cevap bulmak şarttır.

Nitekim siyanürlü katilin yaklaşık 2 yıl önce duygusal birliktelik yaşadığı kız arkadaşından ayrıldığı söyleniyor. Katilin duygusal bir yıkım yaşadığı böylece anlaşılıyor.

Katil ifadesinde internet ve sosyal medyayla ilişkileri konusunda ise şunları söylüyor.

"İnternet üzerinden ticaret yaptım. Kız arkadaşımdan ayrıldıktan sonra üniversitenin laboratuvarında sadece benim görebildiğim bir şahısla tanıştım. Bu şahıs sanki beynimin içine girdi. Kırmızı gözlü, siyah pelerinli ve mekanik sesli bir şahıstı. İsmini sorduğumda bana 'isim yok' diyordu. Bu şahıs laboratuvarda ve uyuduğumda geliyordu. Sürekli 'gel beraber deney yapalım, beni baban gönderdi' diyordu. 'Seninle uyku deneyi yapacağız' diyordu. Sonraki süreçte bu gizemli kişi benden siyanür bulmamı istedi. Daha önce uyuşturucu temin ettiğim kişiden 1 kilogram siyanürü 220 lira karşılığında satın aldım."

İçe kapanma, hayal ile gerçeği karıştırma, kendi iç dünyasını ve ilişkilerini oluşturarak uydurduğu kuruntuların kölesi konumuna düşüldüğü görülüyor. Kendi kendine verdiği emirle harekete geçip ailesinin katledilmesine sebep olan bir eyleme girişmiş oluyor.

Bilgisayar, internet, watsap, facebook, cep telefonu vb. teknolojik aygıtlar günümüz insanını çevresinden kopartıyor. Halbuki insan sosyal bir varlıktır. İnsanın sosyalliğini kaybetmekle insanlığını kaybetmek arasında doğru bir ilişki vardır. Herşey insanın ailesinden, çevresinden dahası toplumdan kopmasının sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Siyanürlü katil olgusu sanıldığı gibi münferit bir vakıa değildir. Günümüz insanlarının büyük bir çoğunluğu farkında olmadan teknoloji tarafından kullanılan birer araç haline gelmişlerdir. Manevi, kültürel, ahlaki ve vicdani bağlarından kopmuş bu insanlar çok rahat teknolojinin büyüsü ve cazibesine kendisini kaptırabiliyorlar.

Sağlıklı toplum için her şeyden önce gençlik sosyal psikolojik yönden güçlendirilmelidir. Bireylerin kullandıkları teknolojik aygıtlar tarafından etkileme/etkilenme katsayıları gözden geçirilmelidir!

Hiç bir şeyin sebepsiz meydana gelmediği ve hiç bir şeye karşı da hiç kimsenin sigortalı olmadığı bilinmelidir!

Yazarın Diğer Yazıları