Çocuk istismarından ceza alan "saygın iş insanı"

"Sayaçları teröristler okuyacak" dediler, tutmadı. Aksine seçimlerden sonra, ne kadar vatansever kadro varsa, Ankara Belediyesi'nde liyakatına göre değerlendirilmeye başlandı.

"Bunlar belediyeyi batırır" dediler, Ankara belediyesi 200 günde yüz milyonlarca lira bütçe fazlası verdi.

İktidara yakın medya ve AK Parti'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Özhaseki, seçimlere sayılı günler kala Necmettin Kesgin diye birini piyasaya sürdüler.

Talimat yukarıdan gelmişti. "Ne yapın ne edin Ankara belediyesini kaptırmayın" denilmişti.

"Saygın iş insanı" dediler, saatlerce canlı yayın yaptırdılar, gazetelere manşet yaptılar.

Dilinde sürekli Mansur Yavaş vardı. İftiralar, yalanlar…

Belgesi yoktu, iddiası boldu.

AK Parti o kadar panik hâlde hareket ediyordu ki, Yavaş'a karşı en büyük koz olarak sundukları adamın seceresini bile araştırmamışlardı.

Oysa, Kesgin resmi belgede sahtecilik, şantajda bulunmak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek suçlarından sabıkalıydı.

Daha da kötüsü "saygın iş insanı" dedikleri bu şahsın bilgisayarında çocuk istismarına yönelik görüntüler (153 fotoğraf, 17 video)  bulundurmaktan devam eden bir davası vardı.

Buna rağmen, "saygın iş insanı" unvanı vermekten ve siyasi propaganda yaptırmaktan çekinmediler.

O dava önceki gün sonuçlandı.

"Saygın iş insanı" Necmettin Kesgin, bilgisayarındaki çocuk istismarı görüntülerinden 3 yıl hapis cezası aldı.

Ama utanması gerekenlerden tek bir açıklama gelmedi.

Onu milletin önüne çıkartıp, iftiraları üzerinden saatlerce yayın yapanlar, dava sonucuna haber bültenlerinde 1 saniye bile yer vermedi.

Bu vebaldir, bu günahtır, bu kul hakkıdır.

***

Hatırlayalım…

AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimlere günler kala Kesgin'in iddialarını esas alarak şu yorumda bulunmuştu:

"Şimdi Ankara'da yine yolsuzluklar içerisinde olan bir aday koymuşlar. Adamda her türlü yolsuzluk var. Buyurun, vergi, senet... Hesabını veremiyor şu anda. Hadi ver hesabını. Bay Kemal çık, adayının bu karşılıksız senediyle ortada dolaştığını sen izah et."

AK Parti sözcüsü Ömer Çelik ise şunları söylemişti:

"Ortada iftira yoktur. Mesele Mansur Yavaş'ın bunu nasıl izah ettiğidir. Bu iş birkaç günlük mesele değil. İftira, tezgah gibi bir takım manipülasyonlar bizim kapımızdan içeri giremez. Bu konuda daha deneyim sahibi olanlar var. Etrafına bakmasında fayda var. Bu mahkeme kararıyla sabit. Biz hayal mahsulü bir durumdan bahsetmiyoruz."

Gazete manşetleri, canlı yayınlar, köşe yazıları, sözde gazetecilerin haberleri de cabası…

Peki ne oldu?

Saray'ın onayladığı bu plan tutmadı mı?

Saray'ın bizzat desteklediği bu operasyon çöktü mü?

Böyle bir siyaset, böyle bir söylem, böyle bir anlayış olabilir mi?

Taraf olun, taraf olmayın ama neresinden bakarsanız bakın, Mansur Yavaş'a yapılanlar büyük bir ahlaksızlıktır.

Her türlü iftirayı at, her türlü yalanı söyle, itibar suikasti yap ve bunları tek bir kişi üzerinden sürdür.

O kişi de çocuk istismarına ilişkin görüntü bulundurmaktan ceza alsın.

İlahi adalet gibi!

Tek kelimeyle rezalet, tek kelimeyle çöküş.

AK Parti'nin benzer söylemleri, yaklaşımları Ergenekon ve Balyoz sürecinde de olmuş, FETÖ tarafından ordunun lime lime edilmesine göz yumulmuştu.

Benzeri algı operasyonları, seçimler öncesinde birçok siyasetçi için de yapılmak istendi.

Ama millet artık bazı şeyleri çok iyi görüyor.

Mesele, AK Partili, CHP'li, İYİ Partili, MHP'li olmak meselesi değil.

Mesele, insan olmak meselesi.

Kul hakkının yendiği, insanlara yalanlarla, dolanlarla kumpas kurulup, iftiralar atıldığı siyasetin yaşama şansı yoktur, çöker.

"Büyükşehir belediyelerini nasıl kaybettik" diye suçlu aramayın, aynaya bakın.

Ve sonra da iftira attıklarınızın göreve geldiklerinde yaptıklarını değerlendirin.

Eğer bir gram vicdan kaldıysa bir daha bu tezgahları kurmazsınız.

Yazarın Diğer Yazıları