Çok pis işler

RTÜK kanunu, basın ahlak kanunu, Türk ceza kanunu, medeni kanun ve anayasa yerle bir hale geldi. Hem televizyonlarda hem de gazetelerde öyle akıl almaz iftiralar ve tehditler yer alıyor ki, hepsi birer yargısız infaz.

Bir televizyon kanalında gece yarısı herkes uyurken CHP eski milletvekili ve ATO eski başkanı Sinan Aygün canlı telefon bağlantısı ile şunları söylüyor.

"CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'nun abisi Genelkurmay İstihbarat Dairesi'nden FETÖ'cü olduğu gerekçesi ile ihraç edildi ve halen yargılanıyor…"

Bülent Kuşoğlu, sosyal medya hesabından dün sabah şöyle Tweet attı:

"Nedir bu bana yönelik kampanya? S. Aygün'le (Sinan Aygün) üç yıldır görüşmedim. Sayın Kılıçdaroğlu ile Aygün'le ilgili tek kelime konuşmadım. İddia ettiği gibi Genelkurmay'da çalışmakta olan bir ağabeyim yok. Kardeşim ise 6 yıl önce emekli oldu. Allah'a şükür hiç bir pis işe beni bulaştıramazlar."

Aynen Kuşoğlu'na katılıyorum ve diyorum ki, pis işler bunlar…

Değerli okurlarım,

Bir de Akit TV'de skandal var ki savcıların derhal harekete geçmesi gereken ve "pis" olmaktan öte terör suçuna teşvik eden bir yayın yapıldı.

Sunucu Fatin Dağıstanlı konuğu Yeni Akit Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ali İhsan Karahasanoğlu'na şöyle dedi:

"Şeriat Çalıştayı, Işık Kansu yazıyor. Son dönemde Işık Kansu ilginç haberler ve yazılar yazıyor. Neredeyse tek başına Cumhuriyet gazetesini çıkarıyor gibi dersem yerinde olabilir.

Ben içerisine bakmadım ama Cumhuriyet'te "Şeriat Çalıştayı" diye kocaman, ne kadar da büyük yazmışlar öyle değil mi?

Bunu görünce bana yetti. Dedim ki Cumhuriyet bizi tuzağa çekiyor.

Hadi gidelim. Madem Cumhuriyet şeriata savaş açtı, e Milli Gazete'de orada duruyor. Hep birlikte toplanıp Cumhuriyet gazetesi önüne bir el bombası atalım."

Gerçekten çok pis işler bunlar…

Erdoğan aldatıldı

Küstah Donald Trump'ın yazdığı alçakça mektup üzerine; özür dilemezse asla Amerika'ya gitme dememize rağmen Erdoğan dinlemedi ve giderek Trump ile görüştü.

Yandaş medyaya yeni katılan Ahmet Hakan, 15 Kasım 2019 tarihli yazısında Erdoğan'ın Amerika'da Trump ile buluşmasından çıkan sonuçları özetle şöyle yazdı.

-"ABD'deki Türkiye karşıtları, bu kritik görüşmeye arzu ettikleri türde bir hasar veremediler. İplerin kopması söz konusu bile olmadı.

-Türkiye ile ABD arasındaki en önemli sorun S-400 sorunu... Bu sorun, bir tıkanmaya yol açmadı. Bunun yerine iki tarafın tezlerinin teknik olarak yeniden değerlendirilmesi sürecine geçildi.

-Türkiye, S-400 konusunda ABD tarafını ikna edecek bir teknik müzakere sürecine geçilmesini sağladı.

-Trump'la yapılan görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkinin boyutlarını her açıdan ortaya koydu.

-Hem ABD ile hem de Rusya ile dostluğun mümkün olduğunu anlattı…"

Erdoğan-Trump anlaşması buymuş…

Değerli okurlarım,

Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senatosu tarafından kabul edilen yasayı "imzalamaz" denilen Trump, Erdoğan'ı bir kez daha aldatarak imzaladı.

Erdoğan'ın açıklamalarının tam tersi oldu ve "Türkiye'ye yaptırım içeren yasa" şu hükümlerle yürürlüğe girdi:

- Türkiye'ye "ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Yasası" (CAATSA) kapsamında yaptırım uygulanması gerektiği ifade ediliyor.

-Türkiye'nin, F-35 programından çıkarılması ve üretilenlerin de teslim edilmemesi kesinleşti.

-Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne yönelik silah ambargoları kaldırıldı…

-İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile birlikte Doğu Akdeniz'deki enerji iş birliğini kolaylaştırmak için ABD-Doğu Akdeniz Enerji Merkezi kurulacak

-Yunanistan'a 3 milyon dolar 'dış askeri finansman' desteği ödenecek.

-Kıbrıs'a ise 2020'de 200 bin, 2021'de 500 bin ve 2022'de ise 750 bin dolar yardım aktarılacak.

-Kıbrıs'ın münhasır ekonomik bölgesine ve Yunanistan'ın hava sahasına ilişkin herhangi bir müdahalenin ABD Dışişleri Bakanlığı ve diğer ilgili mekanizmalarca tespit ve rapor edilmesi de tasarıya eklendi.

CAATSA ile başka yaptırımların da kapısı sonuna kadar açıldı…

Çok pis kararlar bunlar…

Erdoğan sessiz kalırken, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "S-400, F-35 ile başlayan süreçte bizi yaptırımlarla tehdit edenler, tehditlerin bizi yerli tasarım ve üretime daha motive edeceğini bilmelidir" dedi.

-Kim haklı çıktı?

Erdoğan mı, Trump mı?

Ahmet Hakan mı, ben mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları