'Cumhurbaşkanlığı zarar görür!'

'Cumhurbaşkanlığı zarar görür!'

Bülent Arınç''ın uzun süredir sesi duyulmuyordu. En son Selahattin Demirtaş''ın kitabını övmüş, bu övgü bardağı taşıran son damla olmuş ve B. Arınç, kontrolde tutulmak için alındığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden ayrılmak mecburiyetinde kalmıştı.

Allah B. Arınç''a belâgat vermiş. Kuru dikeni bile çiçek yapabiliyor. Selahattin''in kitabını yere göğe sığdıramamıştı. Selahattin ve gibilerin geldiği yer belli. Yazı gücünü kazanacak geniş alanı yoktur. İdeolojileri onu ve onun gibilerini sınırlar. Türkçenin derinliğine, ifade gücüne erişemezler. "Etnik sınır"dan bahsetmiyorum. Böyle bir sınır olamaz. Bahsettiğim, saplantılı sol ideolojinin kalıplarıdır. Şişirilen isimlere bakın. Aynı tezgâhtan çıkmış gibi. Derinlik, ihata bulamazsınız. Tuhafı şu ki "Türkçü" değillerdir ama "arı Türkçe" kullanırlar.

Arınç, Selahattin''i niçin övdü? O çevrede itibar mı görmek istiyordu?

İstişare Kurulu''nda yapacağı bir şey yoktu. Aynı kurul üyesi Cemil Çiçek de gerektiğinde görüşlerini milletin huzurunda açıklıyor. Çok mühim şeyler de söylüyor. En son, "Suç Örgütü Lideri" diye andıkları, bir zamanlar el üstünde tutulan kişi, yurt dışından peş peşe videolar yayınlayıp hükûmet edenlerin açıklarını ortaya çıkarınca, "Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır. Binde birken önünü alamazsanız. Bu yüzde bir, sonra onda bir olur sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış. Türkiye bu konuda yeteri kadar geçmişte tecrübe sahibi oldu. Gerekli ders çıkartılarak gereğinin yapılması lâzım." demişti.

Eski Adalet Bakanı Cemil Çiçek bu sözleri üç ay önce söylemişti. Netice?

Ne olursa olsun Çiçek de Arınç da tecrübeli isimler. Geçmişte, MSP ve uzantılarında, ANAP''ta sonra Ak Parti''de söz sahibi oldular. Bakanlık yaptılar.

Arınç, bu defa ormanlarımız yanarken ortaya çıktı. "Kamuoyuna Duyuru" yayınladı. "Bu yangınlardan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi zarar görür." dedi. Geçmişte ormana dair yaptıkları çalışmaları hatırlattı.

1998''de TBMM''de RP ve ANAP ortak önergesiyle "Ormanların ve Orman Köylülerinin Korunması, Orman Yangınlarının Nedenlerinin Belirlenmesi, Yangınların Önlenmesi ve İtfaiye Teşkilatının Yeniden Yapılanması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Tespit Edilmesi Amacıyla Meclis Araştırması Komisyonu" kurulmuş, bu komisyonun raporu Meclis Başkanlığı''na sunulmuş.

Son 23 yılda bu alandaki tek araştırma komisyonu raporuymuş. Ancak TBMM Genel Kurulu''nda görüşülmemiş. Arınç, yine "Meclis Araştırması Komisyonu kurulmalıdır." diyor. Daha önemli bir şey söylüyor: "Kamuoyunda Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına yöneltilen eleştiriler artmıştır. (...) Yangınların çıkmasında ihmal ve kastın olup olmadığını ortaya çıkarmak için Devlet Denetleme Kurulu görevlendirmelidir." ve ekliyor:

"Terör örgütleri, farklı yerlerde aynı zamanda yangınlar çıkartarak ekonomik ve sosyal bir tahribatı ve hatta benzeri olaylar ile kendi işine yarayacak sosyal ve sınıfsal bir çatışma ortamı için zemin hazırlamak amacı güdüyor olabilir. Bu tarz eylemlere karşı alınabilecek en büyük tedbir, gerekli bilgiye önceden sahip olunarak emellerin boşa çıkarılması olacaktır. Bu konuda gösterilecek en küçük zaaf dahi toplumumuzda telafisi mümkün olmayacak tahribatlara yol açabilir."

Arınç, acılı insanlara çay atma meselesinde de tecrübesini konuşturmalıydı.

Bir başka orman kanunundan bahsedeceğim. 19.yy.''a ait. Sonra.

Yazarın Diğer Yazıları